Uzun hava vuruşlarını duyuyorum mızrapın
Divan sazının perdelerinde
vuslata inliyor abdalın yanık sesi dokuzuncu perdeden
davul seslerine karışan perde araları
aralanıyor name name sana olan vuslat
daha da dumanlanıyor yureklerimizde özlem,
sana ve bana inat...
inatlaşıyor uzun hava,
taksim de uzadıkca uzuyor
zorluyor sınırlarını ülkelerin, uzak memleketlerin
zorluyor insanin tahammülünü
tahammül edemiyorum artık
açıyorum musluklarımı ozanın yanık sesinin üstüne
söndürmecesine türkünün yanığını
susturmacasına BirDelinin feryadını
Bozlak var sırada abdalın repörtuarında
halaya duruyor kınalanmış kızlar,
al poşulu oğlanlar…
Özleme dem vururcasına
hasrete rest çekercesine
ağırlama ile karşılıyorlar
zurnadan çıkan nefes kesen notayı
davula vuran yürek gümbürteden tokmağı…
Ağıtlara halay çeken milletin oğluyum
ezgilerle kınası yakılan kadınların kızısın
ve benden kaf dağı kadar uzaksın…
Fizan denilen şehirde oturuyorum
burdan sana şiir üstüne şiir okuyorum
Şiirlerim yanık,
sen yanıksın,
ben yangın yeriyim...
durun halaya ezgiler
oynayın hadi Çengiler! ....
BirDeli
16.12.2009
Kayıt Tarihi : 17.12.2009 13:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Öyküsü unutulmaya yüz tutmuş gönüllerden…
ezgilerle kınası yakılan kadınların kızısın
ve benden kaf dağı kadar uzaksın…
Fizan denilen şehirde oturuyorum
burdan sana şiir üstüne şiir okuyorum '... ne güzel anlatmışsınız. Bu memleketin havasına uyulup söylenen her şey şiir oluyor. Yeter ki sizin gibi söyleyebilsin.
almış başını gitmiş bir şiirin akıntısına kapılmak kadar güzel şey var mı
TÜM YORUMLAR (22)