- ♥ Leylâ •••♥ -
Elâ gözlerinden kopar vaveylâ! ..
Sevdâya tutulmuş gönül kırgını.
Serâba dalarken bir mumdur Leylâ! ..
Kirpikleri oktur bir tül yangını.
Elâ gözlerinden kopar vaveylâ! ..
Yaralı gönlünde ne sı ...
- ♥ Leylâ •••♥ -
Elâ gözlerinden kopar vaveylâ! ..
Sevdâya tutulmuş gönül kırgını.
Serâba dalarken bir mumdur Leylâ! ..
Kirpikleri oktur bir tül yangını.
Elâ gözlerinden kopar vaveylâ! ..
Yaralı gönlünde ne sı ...
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Fatima Humeyra Kavak Nedire Yazılan Yorumlar Sayfası
14 Aralık 2024 Cumartesi - 23:28:16
berat kandili
03.07.2012 - 09:40BERAT KANDiLiMiZ MÜBÂREK OLSUN; KURTULUŞA ERENLERDEN OLMAMIZ DiLEGi iLE:
Berat nedir?
Günah, borç ve cezadan kurtulmak gibi anlamlara gelen berat, günahlardan arınmayı ve Yüce Allah’ın rahmet ve mağfiretine ulaşmayı ifade etmektedir.
Berat Kandili, Müslümanların, sınırsız af ve merhamet sahibi yüce Allah’a sığınarak günahlardan arınma, ilahi lütuf ve bereketlere erişebilme fırsatını yakalayabilecekleri müstesna zamandır.
'Apaçık kitaba yemin olsun ki, Biz Kur'an-ı mübarek bir gecede indirdik. Biz, gerçekten uyarıcıyız. O mübarek gecede, her hikmetli iş katımızdan bir emirle ayırt edilir...‚ (Duhan, 44/1-4)
Ayette geçen, 'mübarek gece'den maksat; Berat gecesidir. Kur'ân bu gecede, Yedinci semadan dünya semasına indirildi. Kadir gecesinde ise ilk kez Peygamber Efendimize indirilmeye başlandı.
Bu hikmetli işler nelerdir ve âyetin mânasi nedir?
Bu yıldan gelecek yıla kadar meydana gelecek olayların hepsi melekler tarafından defterlere yazılır.
Rızıklar, eceller, zenginlikler, doğumlar, ölümler, hep bu esnada kaydedilir. Herkesin ve her şeyin o sene içindeki mukadderatı kaydedilir. O yılki hacıların sayısı bile bu devrede takdir olunur.
Berat Gecesinde Rızıkla ilgili defterler Mikail Aleyhisselâma, Savaşla ilgili defterler Cebrail Aleyhissalama, Ameller nüshası İsrafil Aleyhisselâma, Ölüm ve musibetlerle ilgili defter Azrail (a.s) a teslim edilir. (Hülâsâtü'l-Beyân. 13:5251)
Bu gece af dışı kalanlar kâhinler, ana-babasını incitenler, sihirbazlar, zinaya ısrarla devam edenler, çok kin güdenler, içkiye düşkün olanlar, müşrikler, Fesat çıkaranlar bu hallerinden vazgeçmedikçe af dışı kalacaklardır. (et-Tergîb ve't-Terhib, 2:118. İbni Mace, İkametü's-Salât, 191; Tirmizî, Savm, 38.)
HADİSLERLE BERAT KANDİLİ
- Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimiz şöyle buyurmuşlardı:
“Recep, Allah’ın ayıdır. Şaban, benim ayımdır. Ramazan, ümmetimin ayıdır”. (Hülâsâtü'l-Beyân. 13:5251.)
Ebu Hüreyre Radıyallahu And’dan rivayet edildiğine göre: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimiz şöyle buyurmuştur:
—“Şaban ayının on beşinci gecesinin ilk vaktinde Cebrail (a.s) bana geldi; şöyle dedi:
—“Ya Muhammed, başını semaya kaldır. Sordum.
—“Bu gece nasıl bir gecedir? Şöyle anlattı:
—“Bu gece, Allah-u Teala, rahmet kapılarından üç yüz tanesini açar. Kendisine şirk koşmayanların hemen herkesi bağışlar.
Gecenin dörtte biri geçtikten sonra, Cebrail yine geldi ve şöyle dedi: 'Ya Muhammed başını kaldır. Bir de baktım ki, cennet kapıları açılmış.
Cennetin birinci kapısında bir melek durmuş şöyle sesleniyor: 'Ne mutlu bu gece rüku edenlere.
İkinci kapıda bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: 'Bu gece secde edenlere ne mutlu'.
Üçüncü kapıda duran melek şöyle sesleniyordu: 'Bu gece dua edenlere ne mutlu.'
Dördüncü kapıda duran melek şöyle sesleniyordu: -'Bu gece, Allah'ı zikredenlere ne mutlu'.
Beşinci kapıda duran melek şöyle sesleniyordu: 'Bu gece Allah korkusundan ağlayan kimselere ne mutlu.'
Altıncı kapıda duran melek şöyle sesleniyordu: 'Bu gece Müslümanlara ne mutlu.'
Yedinci kapıda da bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: 'Günahının bağışlanmasını dileyen yok mu ki, günahları bağışlansın.
Bunları gördükten sonra, Cebrail'e sordum: 'Bu kapılar ne zamana kadar açık kalacak?
Şöyle dedi: 'Ya Muhammed, Allah-u Teala, bu gece, Kelp kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısı kadar kimseyi cehennemden azat eder.'
BU GECENİN BEŞ ÖZELLİğİ VARDIR:
1. Bütün hikmetli işlerin ayırımına başlanması.
2. Bu gecede yapılacak ibadetlerin diğer vakitlere nispetle kat kat sevaplı olması.
4. Allah'ın af ve bağışlamasının coşması.
5. Peygamberimize tam bir şefaat yetkisinin verilmiş olması.
3. İlâhi rahmetin bütün âlemi kuşatması.
Peygamberimize tam bir şefaat yetkisinin verilmiş olması şöyle olmuştur.
üçte biri Şaban'ın onüçüncü günü
üçte biri Şaban'ın ondördüncü günü,
geri kalan üçte biri de Şaban'ın onbeşinci günü verilmiştir.
BERAT GECESİNİN MAHİYETİ VE ÖNEMİ
Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde Berat Gecesinin feyiz ve bereketini şöyle anlatmaktadır:
'Şâban'ın 15. gecesi geldiğinde geceyi uyanık ibadetle, gündüzü de oruçlu olarak geçirin.
O gece güneş battıktan sonra Allah rahmetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir:
'İstiğfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım.
'Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim.
'Başına bir musibet gelen yok mu, hemen sağlık ve afiyet vereyim.
'Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder.'
Bir Berat Gecesinde uyanıp da Resulullah Aleyhis-salâtü Vesselamı yanında bulamayan Hz. Âişe kalkarak Efendimizi aramaya başladı. Sonunda Peygamberimizi Cennetü'1-Bakî mezarlığında başını semaya kaldırmış halde buldu.
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam mübarek hanımına Berat Gecesinin faziletini şöyle anlattı:
'Muhakkak ki, Allah Teâlâ Şâban'ın onbeşinci gecesinde dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve Benî Kelb Kabilesinin koyunlarının kılları sayısınca insanları mağfiret eder. (Tirmizî, Savm:39.)
BERAT GECESİ DUASI
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bu gece Rabbine şöyle dua etmiştir:
'Allahım, azabından affına, gazabından rızana sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin.“ (et-Tergib ve't-Terhîb, 2:.119, 120.)
Bazı mâna büyüklerinin de şöyle bir duası vardır:
'Allahım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, 'Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz Onun katındadır.“ (Ra’d Suresi, 39; Mecmuatü’l-Ahzab, 1:597.)
BERAT GECESİ NAMAZI
Şaban ayının on beşinci gecesi kılınacak olan namaz; yüz rekattır. Bu namazın her rekatında, Fatihadan sonra on kere ihlas süresi okunur. Yüz rekat kılan kişi bin defa ihlas süresini okumuş olur.
Bu namaza hayır namazı da denmiştir. Geçmiş büyükler bu namazı toplu halde cemaatle de kılmışlardır. Bu namazın çok fazileti olduğu gibi, hesaplanamayacak kadarda çok sevabı vardır.
Berat gecesi kılınan namazlardan biri de iki rekat olarak kılınır.
Birinci rekatta Fatiha okunduktan sonra kısa bir sure okunarak rükuya gidilir. Rükudan doğrulur ve secdeye gidilir. Secdede dayanabildiğin kadar uzun sure kalınır.
İkinci rekatta da aynı şekilde Fatihadan sonra kısa bir sure okunur. Yine secdede dayanabildiğin kadar uzun sure kalınır. Secdeden kalkılır tahiyatta okunacaklar okunur ve selam verilir. Selam ile birlikte eller dua için alemlerin Rabbine kalkar...
Bu namaz hakkında Hz. Aişe Radıyallahu An-hum'a validemiz, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir.
-'Ya Aişe, bu gecenin nasıl bir gece olduğunu bilir misin? Ben de
-'En iyisini, Allah ve Resulü bilir.' Dedim. Şöyle buyurdu:
-'Bu gece şaban ayının yarısıdır. Dünya işleri ve kulların işleri bu gece Yüce Hakka arz edilir.
Bu gece cehennemden azat edilenlerin sayısı; kelb kabilesinin koyunları sayısı kadardır. Bu gece bana izin verir misin'?
-'Olur' dedim. Kalkıp namaza durdu. Ayakta durması hafif oldu. Fatiha suresini okudu; sonra da küçük bir sure okudu. Gecenin yarısına kadar secdede kaldı. Daha sonra ikinci rekata kaktı. Ayakta iken, birinci rekatta okuduğu kadar bir şey okudu. Sonra yine secdeye vardı. Bu secdede ise, tan yeri ağarıncaya kadar kaldı. Secdede o kadar kaldı ki, bunun için Yüce Allah ruhunu aldı sandım. Bana gelmesi uzayınca, kendisine yaklaştım. Hatta ayaklarına elimi sürdüm. Hareket ettiğini görünce rahatladım.
Secdesinde şöyle dediğini işittim:
'Azabından affına sığınırım. Dargınlığından rızana sığınırım. Senden sana sığınırım. Şanın yücedir. Sen kendi zatını övdüğün gibi, seni övemem...'
Sonra kendisine sordum: 'Ya resulullah, bu gece secdende bir şeyler okuduğunu duydum. Bunları daha önce okuduğunu hiç duymamıştım. Böyle demem üzerine, bana sordu: 'Sen onları öğrenebildin mi'? Bu sorusuna karşılık: 'Evet' deyince, şöyle buyurdu:
'Onları hem sen öğren, hem de başkalarına öğret.'
Cenab-ı Hakk hepimizi Beraata erip kulluk şerefiyle haşrolacaklardan eylesin! Amin...
dua etmek
30.09.2009 - 01:19DUA VE NİYAZLARIN YANKILANDIĞI EVREN
Gafletimizin, günahlarımızın, negatif enerji yüklerimizin çevremize, dünyamıza ve evrene zarar vermesinden başkalarını koruyabilmemiz için kurtuluşumuzu talep etmeliyiz. Bizler dua ve niyazlarımızla felaha erebilirsek, belki kendimiz bile farkında olmadan nice maddi ve manevi yücelikleri yeşertmiş olacağız.
Allahın isimleri, sıfatları ve ayetlerinden tezahür etmesini dilediği her birinin ortak mekânı olan evren, Yüce Yaratıcımıza yapılan bütün dua ve niyazların cûş u hurûşa geldiği, bir başka ifadeyle, dualarımızla her bir zerresinin coştuğu, neşe ve ahenk içerisinde kaynayıp taştığı bir alandır.
Şükür yerine yapılan dualarımız olsa da, genelde duada istemek vardır; niyazda ise Allaha teslimiyet ve halimizden dolayı Ona karşı mahcubiyet vardır. Ancak her ikisinde de Allahın varlığının kabulü ve kendi yaratılışımızın idraki gerçekleşmektedir.
Duaya yöneldiğimiz zaman, güvendiğimiz bir limana demir atıyoruz demektir. Duaya yöneldiğimiz zaman, Allahı ve dertlerimize derman olacak yarattıklarını arıyoruz demektir. Böylece dua eden insan, hiçbir varlık dışarıda kalmamak şartıyla, evreni kucaklamaya hazır hale gelmiştir.
Necip Fazılın şu beytini burada hatırlamak uygun olacaktır:
Seni aramam için beni uzağa attın!
Âlemi benim, beni kendin için yarattın!
dua etmek
30.09.2009 - 01:14DUANIN FAYDALARI
1- Duâ, Allah'tan hidayet ve başarı talebidir. Duâ insanı başarıya ulaştırır.
2- Rızkın genişlemesine, sağlığın artmasına, ömrün bereketlenmesine vesile olur.
3- Duâ, hazinesi sonsuz, kerem ve ihsanı bol olan Allah'tan istemektir. O, bir şeye ol deyince olur. Bir isteği yerine getirmekle hazinesi eksilmez.
4- Duâ edeni Allah'ın rahmeti kuşatır. Allah'ın ihsanı ve yardımı ona yönelir.
5- Duâ eden, Allah'a itaat etmiş olur. Duâyı terk etmek günahtır, Allah'a karşı kibirlenmektir.
6- Genişlik ve sağlık zamanlarında duâ etmek, darlık ve hastalık zamanlarında fayda verir.
7- Allah, kulunun çok ve ısrar ile duâ etmesini sever.
8- Duâ hayrı çeker, zararı savar.
9- Duâ eden, duâsının yararını ya hayatında, ya da öldükten sonra muhakkak görür.
10- Her duâ, Allah'ın indinde muhafaza edilir, karşılığı ya dünyada ya da âhirette verilir.
11- Duâ, öyle kerim bir zattan istemektir ki, O kendisine açılan elleri boş döndürmekten utanır.
12- Duâ insanı belâdan korur, inmiş ve inecek musibetlere karşı bir kalkandır. Belâların etkisini azaltır, Allah'ın kaderini hafifletir.
13- Kazâ ile duâ arasında bir çarpışma olur, duâ kazânın acı etkilerini önler, gücünü azaltır.
14- Duâ, Kadir-i Mutlak'a karşı son derece küçülme, hudu' ve huşu'dur. Bu küçülme ve huşu', Kerem ve rahmeti sonsuz olan Allah'ın rahmetini celbeder. Bunun için duâ, ibadetin özü kabul edilmiştir.
15- Duâ, düşmanların düzenlerini bozar, üzüntü ve sıkıntıları defeder. İnsanı ruhunu tasalardan arıtıp temizler.
dua etmek
30.09.2009 - 01:11DUA NASIL YAPILMALIDIR
Sual: Kur'an-ı kerimde, (Dua edin, duanızı kabul ederim) , hadis-i şerifte ise, (Rabbiniz kerimdir, kendine açılan eli boş çevirmekten hayâ eder) buyurulduğu halde, bazı dualar niçin kabul olmuyor?
CEVAP
Duanın kabul edilmesi için bazı şartlar vardır. Duanın kabul edileceğinden şüphe etmemeli, şartlarına riayet edilip edilmediğinden şüphe etmelidir. Gereken şartlara riayet etmeden duanın kabul edilmesini beklemek uygun olmaz.
Önce çalışmak, sonra dua dinin esası!
Kabul edilir ancak, çalışanın duası!
Duanın kabul edilmesi için gereken şartlardan bir kısmı şöyle:
1- Haram lokmadan sakınmalıdır!
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Haramdan sakının! Midesine haram lokma girenin kırk gün duası kabul olmaz.) [Taberani]
Sad bin Ebi Vakkas hazretleri dedi ki: Ya Resulallah, dua buyur da, Allahü teâlâ, benim her duamı kabul etsin! Cevabında buyurdu ki:
(Duanızın kabul olması için helal lokma yiyiniz! Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri haramdır. Sonra ellerini kaldırıp dua ederler. Böyle dua nasıl kabul olunur?) [Şir’a]
Yine buyurdu ki:
(Duanın kabul olması için iki şey gerekir. Duayı ihlas ile yapmalıdır. Yediği ve giydiği helalden olmalıdır. Müminin odasında, haramdan bir iplik varsa, bu odada yaptığı dua kabul olmaz.) [Tergibüs-salât]
2- İtikadı düzgün olmalıdır.
Bid’at ehlinin duaları kabul olmaz. Hadis-i şerifte, (Bid’at ehlinin duası ve ibadetleri kabul olmaz) buyuruldu. (İbni Mace)
Âyet-i kerimenin, duanın tesir edebilmesi için, okuyan ve okunan kimsenin buna inanması ve okuyanın itikadının düzgün olması, Allah rızası için okuması, kul hakkından sakınması, haram yememesi ve karşılığında ücret istememesi şarttır.
3- Uyanık kalble ve kabul edileceğine inanarak dua etmelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâya, kabul edileceğine tam inanarak dua ediniz! Biliniz ki, Allahü teâlâ gafil bir kalb ile yapılan duayı kabul etmez.) [Şir’a]
4- Dualarım niçin kabul olmuyor dememelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, duanızı kabul eder. Dua ettim, hâlâ duam kabul olmadı diye acele etmeyiniz! Allah’tan çok isteyiniz! Çünkü kerem sahibinden istiyorsunuz.) [Buhari]
İstenilen şeyin olmaması, duanın kabul olmadığını göstermez. Onun için duaya devam etmelidir! Duanın kabulünün gecikmesinin başka sebepleri de vardır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mümin dua edince, Allahü teâlâ, Cebraile, 'Ben onu seviyorum, isteğini hemen yerine getirme! ' Facir, [günahkâr] dua edince de 'Ben onun sesini sevmiyorum. İsteğini hemen yerine getir' buyurur.) [İbni Neccar]
Şu halde, duanın kabulünün gecikmesi zararlı değildir.
5- Bela gelmeden önce çok dua etmelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Sıkıntılı iken duasının kabul edilmesini isteyen, refah zamanında çok dua etsin!) [Tirmizi]
Ebu İshak hazretlerinden dua istediler. Dua etti. Duasının kabul edildiğini gören bir talebesi, (Efendim, bu duayı bana da öğretin, ihtiyaç halinde ben de edeyim) dedi. Buyurdu ki: (Duamın kabul edilmesinin sebebi, otuz yıldır kıldığım namazlar, ettiğim dualar ve haram lokmadan sakınmamdır.)
6- Duaya hamd ve salevatla başlamalıdır.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ey namaz kılan, acele ettin. Namaz kıldıktan sonra dua ederken önce Allahü teâlâya layık olduğu şekilde hamd et, sonra bana salevat getir, sonra dua et!) [Tirmizi]
7- Yalvararak dua etmelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Gafil olan kalb ile yapılan dua makbul değildir.) [Tirmizi]
Hazret-i Davud zamanında kuraklık oldu. Halk dua etmek için aralarından üç âlimi seçtiler.
Âlimlerden biri şöyle dua etti:
(Ya Rabbi, Kitabında kendimize zulmedenleri affetmemizi bildirdin. İşte biz, nefslerimize zulmettik. Senden af diliyoruz. Bizi affet!)
İkinci âlimin duası da şöyle:
(Ya Rabbi, Kitabında köleleri, azat etmemizi bildirdin. İşte biz kul olarak huzurundayız. Bizleri azat eyle!)
Üçüncü âlim de şöyle dua etti:
(Ya Rabbi, Kitabında, kapımıza gelen saili kovmamamızı, yüz çevirmememizi bildirdin. İşte biz de sail olarak huzurundayız. Senden rahmet istiyoruz. Bizi boş çevirme!)
Duaları kabul olarak rahmet yağdı.
8- Sebeplere yapışmadan istemek kuru bir temennidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Çalışmadan dua eden, silahsız harbe giden gibidir.) [Deylemi]
9- Günah işlemeyen dil ile dua etmelidir.
Peygamber efendimiz, (Allahü teâlâya günah işlemeyen dil ile dua edin) buyurdu. Böyle bir dilin nasıl bulunacağı sual edilince, (Birbirinize dua edin! Çünkü ne sen onun, ne de o senin dilinle günah işlemiştir) buyurdu. [Tergibüs-salât]
10- İsm-i a’zam ve esma-i hüsna ile dua etmelidir.
Sual: Gafletle dua etmektense hiç dua etmemek daha iyi değil mi?
CEVAP
Gaflet içinde olduğunu söyleyerek, duayı bırakmak doğru değildir. Kalbine geldiği gibi dua etmek, ezberlediği duayı okumaktan daha iyidir. (Bezzâziyye)
Dua dinin direğidir. (Allahü teâlâ indinde duadan daha şerefli bir şey yoktur) , (Düşmandan kurtulmak, bol rızka kavuşmak için dua edin! Çünkü dua, müminin silahıdır) hadis-i şerifleri duanın önemini açıkça bildirmektedir. Allahü teâlâdan bir şey istememek ise çok kötüdür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, kendisinden bir şey istemeyene, dua etmeyene gadap eder.) [Tirmizi]
Başka bir hadis-i şerifte, (Dua ibadettir) buyuruldu. İbadeti terk etmek ise hiç uygun değildir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Bana dua edin kabul edeyim. [Bana halis kalb ile dua ederseniz kabul ederim.] Bana ibadet etmek istemeyenleri, zelil ve hakir eder, Cehenneme atarım.) [Mümin 60]
Hamd ve salevat
Sual: Dua ederken, hamd ve salevat gerekir mi?
CEVAP
Peygamber efendimize salevat getirmek duanın kabulüne vesiledir. Hamd duanın başı, salevat getirmek ise, kanatları gibidir. Duaya hamd ve Resulullah efendimize ve Onun âline ve eshabına salevat ile başlamalı, yani (Elhamdülillahi rabbil âlemîn, essalâtü vesselâmü alâ resûlinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn) demeli, sonunda da yine salevat okumalı, (Allahümme salli alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ Muhammed) demelidir. Resulullah efendimize okunan dua, yani salevat kabul olacağı için, kabul olmuş iki dua arasında edilen dualar da, kabul olur.
ebrar
30.09.2009 - 00:38EBRÂR
Özü sözü doğru olanlar, hamiyetliler. Sâdıklar. İyiler.
EBRÂR-I ÜMMET
Ümmetin iyileri. Hayırlıları.
ŞEŞ-EBRAR
Altı aded hayır sahibi ki, bunlar: Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin'dir (Radıyallahu anhüm)
ölüm
24.07.2008 - 16:10ÖLÜM! ÖLÜM! ÖLÜM! SiSLER ARASINA GELiNLiK GiYiNMiŞ GiDiYORUM GÜLÜM :)
necip fazıl kısakürek
08.07.2008 - 23:12Bana şiiri sevdiren adam...
aşk
08.07.2008 - 14:57- ♥ Âşk
Üç harfli kelime ♥ Aşk yüreklerde bir başka tâd
Düşündükce amâ aşık, fersiz oluyor bitâb
Ummanlar seyreder, önüne seriliyor serâb
Baht-ı karasıyla, ol derviş Yunus misali harâb
Yürek yangınları savrulur ibrahim-i ♥ Aşk
Yangınlar köze dönüşür öyle muhteşem ♥ Aşk
O yangınlarda yürekler nâr olur yanar ♥ Aşk
Küller savrulur, gül bahcesine döner ♥ Aşk
Evvel-i Aşk, ahir-i Aşk, ötelerde ♥ Aşk
Kalbe dolan feyzinle ilah-i ♥ Aşk
♥ Aşk özge sultandır gönül evinde
♥ Aşk tevazu libas-ı giyer kalp gözünde
♥ Aşk iki bedende bir can, atar tek yürekte
♥ Aşk ateş-i nâr güller açar, toprak olan sinede
♥ Aşkın özüne kan damlar, can-ı canân sevgide
♥ Aşk-ı nalân dile gelir, ebrâr-ı pâk olan yürekte...(*)
♥ Aşk Hüsn'den, Hüsn Aşk'tan başkası değildir. (*)
20.10.2006
Fatimâ Hümeyrâ Kavak
(*) Nalân, Allah aşkıyla aglayan kadın... Ebrâr, içi dışı tertemiz...
(*) Aşk Hüsn'den, Hüsn (Güzellik) Aşk'tan başkası değildir. (Aşagıdaki hikayeden alıntı)
Bu şiirin hikayesi:
♥ Aşk
AŞK ın tarifi
'Bir aşkı başka aşk söndürebilir. Aşkta ne yükseklik, ne alçaklık, ne de akıllılık ve akılsızlık vardır. Hafızlık, şeyhlik, müritlik yoktur. Sadece kepazelik, aşağılık ve rintlik vardır. İnsanın toprağını aşk şebnemi ile yoğurdukları için alemde yüzlerce fitne ve kargaşalık peyda olur. Aşkin yüzlerce neşteri, ruhun damarlarına sokuldu ve oradan gönül adı verilen bir damla aldı... Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı'
Hz Mevlana
HÜSN-Ü AŞK
Şeyh Galip, 'Hüsn-ü Aşk' eserinde anlatır: Aşk, Hüsn'e (Güzellik) tutulmuştur. Onu, kendisinden ayrı bir varlık zannettiği için Ben-î Muhabbet kabilesinin ulularından ister. Aşk’a, şayet Kalp ülkesindeki kimyayı getiremezse, Hüsn'e kavuşamayacağını söylerler. Bunun üzerine Aşk, lalası Gayret'i yanına alıp yollara düşer. Yolculuk sırasında çok büyük engellerle ve tehlikelerle karşılaşırlarsa da, hepsinden Subhan'ın da yardımıyla kurtulmayı başarır, üzerinde mumdan gemilerin yüzdüğü ateş denizini aştıktan sonra, Çin ülkesine varırlar. Aşk, burasını sevgilisiyle gezindiği bahçeye benzetir. Bir süre sonra karşısına 'Hoşrüba' adlı güzel bir kız çıkar ki, Hüsn'e benzemektedir. Nefsi temsil eden Hoşrüba, ertesi gün, Aşk'ı her tarafı resimlerle dolu Zatu's-suver kalesine götürür.
Aşk'ın, resimlerine bakarak ah ettiği bu kale dünyayı temsil etmektedir. Aşk sonunda kaleden, yani suretlerden, hayallerden kurtulmayı başararak hakikat sabahına erişir....Ve bir bakar ki başladığı yerdedir: Aşk Hüsn'den, Hüsn Aşk'tan başkası değildir.
Halbuki dünyamız aşk üzere yaratılmamış mıydı? Allah, 'Sen olmasaydın, ben alemleri yaratmazdım' diye sesleniyor Habibine. Enbiya Suresi'nin 107. ayetinde, 'Ben seni alemlere rahmet olarak yarattım' diyor Allah. Rahmet ise aşkın kardeşi. Aşk ancak, ateş gibi olan rengine boyanmakla, yanmakla, yaşamakla biliniyor. Aşk da nasip işi. Her insanda ilahi aşkı duymaya, hele anlamaya istidat yok. Bizler de nasipliler kervanına katılanlardan oluruz inşallah.
'Güzeli sevmek sevaptır' derler eskiler. 'Allah güzeldir ve güzeli sever' buyuruyor Habibullah da. Nasıl güzel olmasın? Her şey O'nun nurundan bir parça taşımıyor mu? Ama bu nuru görebilmek için aşkla bakabilmek lazım yeryüzüne. Ancak o zaman rüzgarda sallanan yapraklar, köpük köpük dalgalanan denizler, güller, sümbüller güzel olur. Ve tabi ki insanlar; aşkla birbirine bakan gözler ancak birbirini severler; 'Yaratılanı yaratandan ötürü' severler.
“Dünyada herkes sevgilisine can verir. Fakat birinin sevilisi kan tulumundan ibarettir, öbürününki güneştir, ışıktır. Mademki herkes kendince iyi kötü bir sevgili seçer, kendimizi bir yok için yok etmemiz yazık değil mi! ” diye buyuruyor Hz. Mevlana.
Beşer nev’inde parlayan güzelliğe yönelen kişi, aslında hakiki sevgilinin mutlak güzelliğinin insandaki yansımasına vurulmuş, hayran olmuştur. Aklı olana gördüğü bütün güzellikler mutlak güzelliği anlatır, hatırlatır. Leyla’da Mevla sırını yakalamak budur.
Mecnun’a sordular Leylâ nice oldu
Leylâ Leylâ derken Mevla’yı buldu.
'Mecnun değilsen sus! O aşka nail olmayan için Leyla, sırf bir cisimden ibarettir! '
Leyla'sı uğrunda ve onun aşkı ile çöllere düşen Mecnun, salyaları akan, tüyleri dökülmüş bir köpeği seviyor, okşuyor ve gözlerinden öpüyordu. Bu hali gören birisi dayanamadı; Mecnun'a bağırdı
'A akılsız adam! Bu ne sersemliktir! Bu hayvanı, ne sarılmış öpüyorsun? '
Mecnun cevap verdi:
'Sen ne anlarsın? ! Bu köpeğin ne meziyeti var biliyor musun? ! Bu kadar köyün içinde gitmiş de Leyla'nın köyünü yurt edinmiş ve o köye bekçi olmuş! .. Bunun bir kılını aslanlara değişmem. Gönlüne, canına, irfanına dikkat et ki, onun faziletini göresin! .. Leyla'nın köyünü yurt tutan köpeğin ayağının bastığı toprak bile benim için azizdir...'
Mesnevi'de diğer bir Leyla hikayesi:
Devrin hükümdarı Leyla'yı görür, hayret eder:
'Mecnun'un perişan olmasına sebep olan Leyla sen misin? Senin diğer hem cinslerinden bir farkın yok! ..'der.
Leyla cevap verir:
'Sen Mecnun olmadığın için sus! ..'
Şeyh Sadi (k.s.) :
'Leyla'nın güzelliğine Mecnun'un gönül penceresinden bakmalıdır.' der.
Leyla'yı görebilmek, onun gerçek hüviyetini müşahade edebilmek, senin de Mecnun gibi sadık bir aşık olabilmene bağlıdır. Aksi halde görülen, suretten başka bir şey değildir. O aşka nail olmayan için Leyla, sırf bir cisimden ibarettir.
Kendi sevmiş, kendi yapmış, kendi bilmiş kendini
Kendi zâtında sıfâtın eylemiş seyrân Hak
hasret
08.07.2008 - 14:54H a S R e t
Hasretiyle yandığım, derdim ağır sormayın;
Zebûn etti aşk beni, ıssız çöllere saldı...
Kölesiyim zincirsiz, yüzüme hiç vurmayın;
Beni benden kopardı, ölmeden canım aldı...
•••
Yâr ben bende deyilim, tüter aşkın serimde;
Adın sayıklar dilim, senden yadigâr kaldı...
Leylâ`yım yanıyorum, gece mehtap serinde;
Başa gelen çekilir, aşk beni benden aldı...
•••
Hasretin sinemde yâr, yanan nâzlı bir isyan;
Dönüp bir kez bakmadın, kavlimiz dilde kaldı...
Sen cânımdan ötesin, gözlerim ceşmi giryan;
Sensiz gecen zamanda, seni benden kim aldı...
Tarih: 01.06.2007 03:26:00
Fatimâ Hümeyrâ Kavak
Sihirli Annem
15.03.2006 - 23:09Bu kadar sacma bir dizi görmedim! ! ! ! ! yayindan kaldirilmasi gerekiyor,
kücük cocuklarinda izlemesi cok tehlikeli bence,
Anneler size yine is düstü, dikatli olun,cocuklarin hayal dünyasini sacma sapan seylerle dolmasini engelleyin,Anneler ve bütün sevgi dolu ailelere MUTLULUKLAR DILIYORUM....
En Son Babalar Duyar
14.03.2006 - 18:24sadece vakit gecirmek icin bakiyorum.
cocuklari icin cirpinan bir baba, anne ise caga uyum saglamak ve en büyük emeli kizlarini evlendirmek. sevimli bir karakter,
hele damat o ayri. Allah kimseye böyle bir damat nasip etmesin.
kapidan kovsan bacadan giriyor.
gülerek seyrediyorum,
cevremizde böyle insanlar yokmu.?
yinede güzel, eylenceli, stres atmak icin cok uygun bir dizi.
Toplam 11 mesaj bulundu