Deniz Bulut Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkın ...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    15.04.2013 - 11:28

    S ♥ eni kalbimde hissetmek
    E ♥ llerini tutmak istiyorum
    N ♥ eden niçin demeden
    İ ♥ smini haykırmak istiyorum

    S ♥ eninle yaşamak istiyorum
    E ♥ n güzel duyguları
    V ♥ e sonsuza dek bu hayatı
    İ ♥ çimdeki bu boşluğu
    Y ♥ anlız seninle doldurmak istiyorum
    O ♥ lur olmaz diye düşünmeden
    R ♥ esimlerle değil, seninle olmak istiyorum
    U ♥ yumadan her gece
    M ♥ ümkün olmadıgını bile bile benim olmanı istiyorum....

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    14.04.2013 - 19:54

    Çocuklar Gibi

    Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
    Kırlara yayılan ilkbahar gibi
    Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
    Göğsümün içinde ateş var gibi

    Bazı nur içinde, bazı sisteyim
    Bazı beni seven bir göğüsteyim
    Kah el üstündeydim, kah hapisteydim
    Her yere sokulan bir rüzgar gibi

    Aşkım iki günlük iptilalardı
    Hayatım tükenmez maceralardı
    İçimde binlerce istekler vardı
    Bir şair, yahut bir hükümdar gibi

    Hissedince sana vurulduğumu
    Anladım ne kadar yorulduğumu
    Sakinleştiğimi, durulduğumu
    Denize dökülen bir pınar gibi

    Şimdi şiir bence senin yüzündür
    Şimdi benim tahtım senin dizindir
    Sevgilim, saadet ikimizindir
    Göklerden gelen bir yadigar gibi

    Sözün şiirlerin mükemmelidir
    Senden başkasını seven delidir
    Yüzün çiçeklerin en güzelidir
    Gözlerin bilinmez bir diyar gibi

    Başını göğsüme sakla sevgilim
    Güzel saçlarında dolaşsın elim
    Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
    Sevişen yaramaz çocuklar gibi

    Sabahattin Ali

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    11.04.2013 - 12:05

    İYİ MİSİN diye sorma!
    NE degişecek? İYİYİM desem sevinecek misin?
    YA DA üzülecek misin. SORMA nerdesin diye.
    CEHENNEMİN dibindeyim gelecek misin?
    YOKSA kaçmaya devam mı edeceksin.
    KİMİNLESİN diye sorma.
    YALNIZIM elimi mi tutacaksın?
    SORMA seviyor musun diye!
    ben de SEVİYORUM MU diyeceksin.
    HERKESTEN duydugun için FARKLI gelmedigin mi söyleyeceksin.
    NE önemi var bana sorduklarının.
    GİDİŞİNLE TÜM SORULARI CEVAPSIZ BIRAKMADIN MI ZATEN! ..?

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    10.04.2013 - 23:52

    BEKLİYORUM SEVGİLİM...

    Zaman gece yarısı
    Ben seni düşünüyorum
    Yine aklımda gözlerin
    Yine yandı yüreğim
    Dayanılır gibi değil
    Yorgun gözlerimde
    Acının izleri var
    Kabuk tutmuş sandığım
    Gönül yaram
    Yeniden kanıyor
    Kuşların seslerinde
    Derenin şırıltısında
    Sanki hüzün var
    Islak gözlerim yolda
    Gelmeni bekliyor
    Senden başkasını
    Görmek istemiyor
    Gönlümde sen
    Dilimde sen varsın
    Zannetme gücüm bitti
    Sanma gönlüm kırıldı
    Ben sadece sensizim
    Yine açık kapıları
    Seven gönlümün
    Bir gün belki de
    Yolun düşer diye
    Bekliyorum sevgilim

    Suna Yılmaz
    10.04.2013/K.Yaka

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    10.04.2013 - 20:22

    Bilerek Gidiyorum Anam

    “Kınalı kuzum “, sarı kuzum “deyip
    Öpücüklere boğan ….
    Ak dastarlı ak yüzlü nasırlı elleri
    Yüzü güleç anam…
    Bu sana ilk satırlarım ilk sıcak akmam
    Bitirdim senle olan kırgınlığımı,
    İlk kez sıcaklığını duydum derinden derine,
    Kucakladın öptün doyasıya…
    Başımı dizlerine koydum saçlarımı okşadın,
    Ah! Çekerek aklarıma daldı gözlerin…
    Yorgun yüreğimi, okudu yüreğin…
    Gidiyorum anam! …
    Kaldın arkamda kömür kokan
    Bacalı evlerin arasında…
    Ama daha dingin daha huzurlu..
    Bıraktım artık omzumdaki ağır yükü
    Kırmızı toprağa…
    Babamı dedemi ninemi has kokulu bahçeleri
    Kalıverdiler cam ağacının altında…
    Gidiyorum! …
    Hoşcakal demeden
    Yine geleceğimi bilerek
    Özlemle hasretle yanacağımı
    Gönlümün huzuruyla geleceğimi….
    Bilerek gidiyorum canım anam….

    Gülayşe Delen

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    09.04.2013 - 08:30

    ÖZLEMEK
    Özlemek; sevmektir ilk önce
    Çünkü sevmezsen özlemezsin ki delicesıne.
    Özlemek; ağlamaktır
    Akan her gözyasında anıları anımsamaktır.
    Özlemek; uzaklara dalmaktır...
    Çok uzaklara…
    Özlemek; umut etmektir
    Hayal etmek başarmanın yarısıdır misali.
    Özlemek; sıkılmaktır
    Bazen yalnızlığından, bazen ise etrafındakı gereksiz kalabalıktan.
    Özlemek; haykırmaktır
    Sesın kısılırcasına ozledim diye bağırmaktır.
    Özlemek; kızmaktır
    Bazen özlemine neden olanlara, bazen ise kadere çaresizce.
    Özlemek; yanılmaktır
    Gece yarısı kalktığında, herşeyin bir rüya olduğunu anladığında mesela. Özlemek; sabretmektir
    Usanmadan şafağı gözlemektir
    Yılları, ayları, haftaları, günlerı, saatleri, dakikaları hatta
    Saniyeleri kovalamaktır.
    Özlemek; yaşamaktır
    Yalnızlığa inat mücadele etmektır
    Özlemek; kavuşmaktır
    Bır daha ayrılmamacasına…
    Hayal bile olsa..! ♥

    ALINTI

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    08.04.2013 - 10:57

    BAHAR GELME ÜSTÜME! -Can DÜNDAR
    Bahar, yalvarırım çek git işine! ..
    Salma üstüme çiçeklerini,
    ...aklımı çelme! ..
    Her sabah çimenlerin çiyden ürpererek
    uyanıyor bahçemde; sonra güneşle oynaşıp
    tütsülenmiş gibi buğulanıyor.
    Ne zaman sokağa çıksam badem ağaçları
    salkım saçak çiçek...
    Kavaklar kıpır kıpır, ıslık ıslığa meltem...
    Kırda dayanılmaz bir kekik kokusu,
    toprakta türlü çeşit börtü böcek...
    Yapma bunu bana bahar,
    Böyle üstüme gelme...!
    * * *
    Zaten damarlarıma zor zaptediyorum kanımı...
    Çoktan cemreler düşmüş beynime, yüreğime...
    Kalbimin buzları erimiş.
    Göğüs kafesimde ne idüğü belirsiz bir kıpırtıyla
    geziyorum nicedir...
    Bir de sen çıldırtma beni...
    Krizdeyim ben... tembelliğin sırası değil, uyamam sana...
    Al git serçelerini sabahlarımdan, çağlalarına,
    kokularına hakim ol.
    Meltemlerine söyle, deli gibi ıslık çalıp sokağa
    çağırmasınlar beni...
    Bulutlar...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    08.04.2013 - 09:50

    SEVİNCE

    Seni nasıl sevdiğimi,
    Sana nasıl taptığımı bir gün anlayacaksın.
    Seni güneşim,
    Işığım gibi nasıl gördüğümü
    Bir gün sen de anlayacaksın.
    Senin kırmalarına, üzmelerine
    Vurduğun hançerlerin yaralarına
    Nasıl katlandığımı anlayacaksın.
    Bir gün sen de seveceksin
    Sen de benim gibi haykıracaksın.
    Bir gün olsun ben yüzünü güldüremedim,
    Sen güldüreceksin.
    Biliyorum,
    Sevmeyi başaracaksın
    Sevince;
    Sevmenin ne demek olduğunu anlayacaksın.
    Anlayacaksın özlemenin ne demek olduğunu.
    İş işten geçmiş olacak belki.
    Belki belin bükülmüş, saçların beyazlamış olacak
    Ama beni,
    Benim neler çektiğimi
    Sevda ateşine düşünce,
    O ateşte kavrulunca anlayacaksın.
    Bir gün sen de seveceksin
    Ve sevince, anlayacaksın.

    Özlem Şahin

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    07.04.2013 - 19:25

    Biz Halkız! Ve Birgün, Mutlaka Biz Kazanacağız!

    Ey kan emici emperyalistler ve işbirlikçileri! .. duyun sesimizi!
    Biz, ulu önder Mustafa Kemal Atatürkün izinde,
    Bu vatan için can veren gençleriz.
    Biz, bu vatanın tam bağımsızlığı için, işkencelerde, dar ağaçlarında,
    Sırtından kalleşce kurşunladığınız, Kemalist gençleriz!
    İşte biz o; Mahirleriz, Hüseyinleriz, Cevahirleriz, İbrahimleriz!
    Conileri İstanbulda denize döken, Denizleriz!
    Biz halkız!
    Emperyalist haydutlara geçit vermeyeceğiz, direneceğiz..
    Ve bir gün, emekçiler, yurtseverler tek yürek, birleşeceğiz!
    Tüm Dünya halklarının barış içinde kardeşçe yaşadığı;
    Sömürüsüz, bir Dünya düzeni için, iktidara yürüyeceğiz!
    Ve o gün, işbirlikçileri ile birlikte, emperyalizmi tarihe gömeceğiz!
    Ve işte o gün, insanlık kazanacak, emek kazanacak, biz kazanacağız!

    23/ 03/ 2010

    Hüseyin Çubuk

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    05.04.2013 - 14:17

    OKUMANIZI TAVSİYE EDİYORUM'''

    Yaşlı kadın yatağından kalktı.
    Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu.
    88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu.
    Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak yaşlı ciğerlerine sabahın ılık esintisi ile doldurdu. Abdestini aldı, saba
    h namazını kıldı. Mutfağa yöneldi.
    Çayla birlikte bir iki lokma bir şeyler atıştırdı.
    Oturma odasına yöneldi. Eski bir fiskos masasının yanındaki koltuğuna ilişti.
    Masanın üstü çerçeveler ile doluydu. Bir tanesine uzandı, camının üzerinde titreyen parmaklarını dolaştırdı.
    Çerçevenin içindeki fotoğrafta İstiklal madalyalı kara yağız bir adamla, makyajsız olmasına rağmen güzelliği göz alan bir kadın birbirlerine bakarak gülümsüyorlardı.

    Yaşlı kadın ‘Günaydın Anne, Günaydın Baba’ dedi. Usulca yerine koyduğu çerçeveye bir bakış daha attıktan sonra başka bir çerçeveyi eline aldı.
    Bu siyah beyaz fotoğrafta da subay üniformalı bir adamla bir gelin yan yana duruyorlardı. Yaşlı kadın çerçeveyi titreyen dudaklarla öptü. ‘Günaydın Kocacığım’ dedi. Kadın bu çerçeveyi de bıraktıktan sonra üçüncü ve son çerçeveye uzandı.
    Artık gözlerinden yaş damlıyordu. Fotoğraftaki biri erkek diğeri kız çocuklara bakıp ‘Günaydın Evlatlarım’ dedi.
    Tüm çerçevelere kısaca göz atıp ‘Sizleri, hepinizi çok özledim’ dedi.

    Gözlerinde biriken yaşları sildi. Artık ağlamak için bile yaşlı hissediyordu kendini. Ağır ağır doğrulduğu koltuğundan eski telefonuna doğru yöneldi. Ağır ağır numaraları çevirdi. Karşısına çıkan adama ‘Bir taksi istiyorum’ dedi ve adresi verdi. Kapısını kilitleyip, apartman merdivenlerine yöneldi. Yıllarca çekmediği zorluk kalmamıştı ama şimdi bu merdivenler hayatının en büyük engeli olmuştu. Ağır ve dikkatli bir biçimde iniyordu.

    Sabırsızlanan taksi şoförünün çaldığı korna sokağı inletiyordu. ‘Patlama be adam’ dedi. Nihayet taksiye binebildi.
    ’Teyze hoş geldin’ dedi 25-30 yaşlarındaki şoför. ‘Nereye gidiyoruz? ’
    Kadın kısa bir sessizliğin sonunda ‘Tüm bir gün beni taşırmısın? ’ diye sordu.
    ‘Sana 500 lira veririm.’
    Adam küçümser bir gülümseme ile, ‘Mal sahibi benden her gün 500 lira istiyor teyze’ dedi.

    Kadın gülümsedi

    ‘O zaman sana 650 lira vereceğim ne dersin? ’

    ‘Kurtarmaz ama senin güzel hatırını kırmayayım. İlk önce nereye gideceğiz? ’

    ‘Anıtkabir’e’

    ‘Anıtkabir’e mi?

    ‘Evet’

    ‘Tamam teyzeciğim’

    ‘Yaş kaç teyzeciğim? ’

    ‘Seksen sekiz’

    ‘Maşallah Allah uzun ömür versin teyzeciğim’

    ‘Allah sağlıklı mutlu ömür versin oğlum’

    ‘Haklısın teyzecim’

    Taksi Anıtkabir’in kapısına gelmişti. Şoför ‘Teyzeciğim geldik’ dedi. Dalgın görünen kadın ‘Evladım burada yardımına ihtiyacım var’ dedi. ‘Benimle gel’ Adam şaşırmıştı. ‘Tabii teyze’ dedi. Kuşkulu gözlerle ‘Bizi buraya alırlar mı? ’ diye sordu.

    O ana kadar dalgın ve yorgun görünen kadın, bir anda irkildi. Gözlerinden ateş fışkırarak ‘Ne demek almamak? Sen daha önce hiç gelmedin mi buraya? ’ dedi ‘Hayır’

    ‘Kaç yıldır Ankara’da yaşıyorsun? ’

    ‘Ben Ankaralıyım teyze. Doğma büyüme’

    ‘Ee o zaman’

    ‘Ne bileyim bir kez okulla gelmiştik bayramda. Bayram olmayınca burası kapalı sanıyordum ben’

    Kadın sinirli bir şekilde kafa salladı.

    Şoför utanmıştı. Mozoleye çıkan mermer merdivenlere kadar konuşmadılar. Merdivenlere geldiklerinde Şoför kuşkulu bir şekilde

    ‘Nasıl çıkacaksın Teyze? ’ diye sordu.

    ‘Her ay nasıl çıkıyorsam öyle’

    ‘Her ay geliyormusun? ’

    ‘Evet’

    Uzun bir uğraşla merdivenleri çıktılar. Mozoleye doğru ağır ağır ilerlediler. İçerisi çok serindi. Şoför büyük bir azimle yürümeye çalışan kadının koluna girmişti. Kadının nefes alışları sıklaşmıştı. Nihayet mozolenin önüne geldiler. Kadın şoförün kolundan ani bir hareketle kurtuldu. Çantasını açtı. Tek bir karanfil çıkardı. Mozoleye doğru ilerledi. Çiçeği mozoleye koydu. Şoför şaşkınlıkla olayı seyrederken kadının ağzından şu sözlerin döküldüğünü fark etti.
    ‘Hayatım boyunca sana verdiğim sözü tutmak için çalıştım’. Ağır ağır geriye çekilen kadın ellerini açıp Fatiha okumaya başladı. Şoför kısa bir şaşkınlığın ardından ona katıldı. Kadın bir anlık suskunluktan sonra, ‘Hadi gidelim’ dedi.

    Geldiklerinden çok daha ağır bir şekilde arabaya döndüler. Şoför kadının durumundan endişelenmeye başlamıştı.
    ‘Yoruldun mu Teyze’ dedi.
    Kadın sustu.
    Bir süre suskunluktan sonra ‘Evet hem de çok yoruldum’ diye cevapladı. Nereye gidiyoruz? ’

    ‘Bankaya’!

    Şoför arabasındaki kadının herhangi biri olmadığını anlamıştı. Bu yaşlı kadının Atatürk’e verdiği söz ne olabilirdi? En sonunda dayanamadı.

    ‘Teyzeciğim bir şey sorabilirmiyim? ’

    ‘Sor bakalım evladım’

    ‘Anıtkabir’de Atatürk’e bir söz verdiğinizi söylemiştiniz. O söz nedir? ’

    ‘Uzun hikaye evladım’

    ‘Olsun be teyze anlat ne olur’

    ‘Ben lisedeyken bizim okulumuza gelmişti Atatürk. Beni de ona çiçek vermek için seçmişlerdi. Çiçeği verdiğimde bana ismimi sordu. Bende ‘Adalet’ dedim. Bunun üzerine ‘Ne güzel ismin varmış’ dedi. ‘Okulu bitirince ne olacaksın’ dedi bana. Hemşire dedim. Oda ‘Güzel meslek ama bence sen Hakim ol ismine çok yakışır’ dedi. Ben kadından hakim olmaz ki dedim. Kaşlarını çattı, ‘Sen istedikten sonra olur. Senden söz istiyorum hakim olacaksın’ dedi.’

    ‘Sen ne dedin peki? ’

    ‘Mustafa Kemal emretmiş ne denir? Söz verdim.’

    ‘Peki olabildin mi Adalet Teyze? ’

    ‘Evet ben Cumhuriyetin ilk kadın hakimlerindenim.’

    ‘Vay be. Sende ne hikaye varmış Adalet Teyze’

    ‘Herkesin bir hikayesi vardır evladım. Herkesin hikayesi de kendine göre değerlidir. Eğer insanların hikayelerini bilip anlayabilirsen insanlara daha anlayışlı davranabilirsin’ ‘Haklısın Adalet Teyze. Bu banka mı gelmek istediğin’?

    ‘Evet’!

    ‘Yardım edeyim mi? Bende geleyim mi? ’

    ‘Hayır. Sen burada bekle lütfen.Bu arada adın neydi evladım? ’

    ‘Osman teyzeciğim’

    ‘Tamam Osman. Beni 45 dakika kadar sonra buradan al olur mu? ’

    ‘Tamam teyzeciğim’!

    Adalet hanım bankadan içeri girdi. Osman öğlen saatinin geldiğini
    fark edip yemeğe gitti. Yemek boyunca Adalet hanımı düşündü.
    ‘Kim bilir neler yaşamış, neler görmüştür’ diye düşündü. Tam vaktinde bankanın önündeydi. Adalet hanım 15 dakikalık gecikme ile geldi.

    ‘Hoş geldin Hakim Teyze’

    ‘Çok uzun zamandır bana Hakim denmemişti.’

    ‘Hoşuna gitmediyse söylemeyeyim? ’

    ‘Yok aksine hoşuma gitti. Sağol’

    ‘Nereye gidiyoruz? ’

    ‘Seyranbağlarına’

    ‘Tabii’

    ‘Hakim Teyze çok yer gezmişsindir sen’

    ‘Tüm Anadolu’yu karış karış gezdik rahmetli kocamla’

    ‘Ne iş yapardı amca? ’

    ‘Subaydı.’

    ‘Ne zaman vefat etti? ’

    ‘1952′ de’

    ‘Çok olmuş.Gençmiş’

    ‘Kore savaşında şehit oldu.’

    ‘Allah rahmet eylesin Hakim teyze’

    ‘ Sağol’

    ‘Seyranbağları’na geldik nereye gideceğiz? ’

    ‘Sağa sap. İkinci binanın önünde dur.’

    ‘Tamam.Buyur Hakim Teyze.Geleyim mi ben’ ‘Yok bekle burada’

    Osman beklemeye başladı. Bir ara merak etti. Binanın uzaktan görünen levhasına baktı. ‘Seyranbağları Kız Yetiştirme Yurdu’ yazısını okudu. Anlam veremedi. ‘Bu kadın burada ne yapar ki? ’ diye düşündü.

    Yarım saat sonra Adalet hanım göründü. Yanında orta yaşlı kibar bir hanım vardı. Adalet hanımı arabaya ağır ağır bindirdi. Kadın ‘Adalet Hanım size ne kadar teşekkür etsek azdır. Her zaman yanımızdasınız. Kızlarda sizi çok seviyor. Ne olur arayı çok uzatmayın. Yine gelin’ dedi.

    Adalet hanım, buğulu gözlerle ‘İnşallah. Kızlara selamımı söyleyin. Bende onları çok seviyorum. Onlara iyi bakın’ dedi.

    Araba hareket etti.

    ‘Nereye Hakim Teyze? ’

    ‘Hemen iki sokak öteye’

    Osman iki sokak ötede bu sefer başka bir binanın önüne park etti.
    Bu binada da ‘Ankara Seyranbağları Huzurevi’ yazıyordu.

    ‘Bekle beni’

    ‘Tabii Hakim Teyze’

    Yine 1 saate yakın bir bekleyişin sonunda bu sefer etrafında bir çok yaşlı kadın ve adamla çıkageldi Adalet Hanım. Sarılıp
    öpüştükten sonra oradan ayrıldılar. Osman dikiz aynasından Adalet Hanım’ın gözlerinden akan yaşları fark etti.

    ‘İyi misin Hakim Teyze’

    ‘İyiyim Osman. Eski dostları görünce insan bir hoş oluyor’

    ‘Nereye gidiyoruz? ’

    ‘Cebeci Asri Mezarlığına’

    ‘Tamam’

    ‘Teyze nerelisin sen? ’

    ‘Aydın Sökeliyim. Babam orada pamuk ekerdi. Annem ev hanımıydı. Sonra Kurtuluş Savaşı oldu. Babam savaşa gitti. Söke işgal oldu. Biz dağlara kaçtık annemle. Saklandık dağ köylerinde. Savaş bitince Söke’ye döndük. Allah’a Şükür Babam’da sağ salim döndü savaştan.’

    ‘Sonra ne oldu? ’

    ‘Liseye Aydın’a gönderdi babam. Orada Atatürk’le karşılaştım. Sözümü tutmak için İstanbul’a gittim. Hukuk fakültesine girdim. Orada rahmetli eşimle karşılaştım. O Harbiye’de okuyordu o zaman. Mezun olunca evlendik..’

    ‘Çocuğunuz var mı? ’

    ‘Bir kızım bir oğlum vardı.’

    ‘Neredeler şimdi? ’

    ‘Oğlum dışişlerinde çalışıyordu.’

    ‘Ne güzel’

    ‘1978′ de Fransa’da Ermeniler öldürdüler.’

    ‘Üzüldüm Hakim Teyze. Başın sağ olsun. O da babası gibi şehit oldu yani’ Evet. Şehit babanın şehit oğlu. Allah kimseye evlat acısı vermesin.’

    ‘Amin. Ya kızın? ’

    ‘O eşi ve çocukları ile İzmit’te yaşıyordu. Öğretmendi. 1999′da depremde hepsi vefat ettiler.’

    ‘Allah rahmet eylesin.Boş boğazlığımla üzdüm seni Hakim Teyze kusura bakma’

    ‘Sanki sormasan aklımdan çıkıyorlar mı evladım.Sen üzülme sağol’

    ‘Geldik Teyze’

    ‘Tamam evladım. Al işte paran artık gidebilirsin.’

    ‘Hakim teyze buradan nasıl döneceksin? Ben seni bekleyeyim eve bırakayım.’

    ‘Yok beni alacaklar buradan’

    ‘Hakim Teyze bu para fazla. Kusura bakma ben sana yalan söyledim.
    Taksinin sahibi benden 350 lira bekliyor. Affet beni. 350 ‘yi ona veririm. Gerisi kalsın.
    Bende para istemem. Bugün senden aldığım hayat dersinin parasal karşılığı yok zaten.’

    ‘Çocukların var mı? ’

    ‘İki tane ellerinden öperler.’
    Taksinin güneşliğinden çocuklarının resimlerini çıkarıp gösterdi.

    ‘Adları nedir? ’

    ‘Kemal ve Ayşe’

    ‘Oğlumun adı da Kemaldi.’

    Sessizliğin ardından Osman’ın elindeki parayı ittirdi Adalet Hanım..

    ‘Onlara bir şeyler al benim için. Onları okut. Ama yalansız, dolansız, çok çalışarak helal lokma ile büyüt ve okut.
    Atatürk’ün bana yaptığı gibi içlerindeki gücü fark etmelerini sağla.
    Bir de vatanını, milletini sevmelerini öğütle onlara.’

    Osman Adalet Hanımın ellerine sarılıp öptü. Ona iyi evlatlar yetiştireceğine söz verdi.
    Adalet hanım mezarlığın kapısından ağır ağır içeri girerken; Osman yaşlı gözlerle onu izliyordu.
    Hayatının en büyük dersini kendisi küçücük, yüreği yaşadığı acılara rağmen kocaman ve güçlü bu yaşlı kadından almıştı.
    Osman arabasını mal sahibine götürmeye karar verdi. Bu gün daha fazla çalışamazdı.

    Ertesi gün Ankara’da garip bir yağmur yağıyordu. Sanki gök delinmişti. Osman taksiyi mal sahibinden almış, durağa gelmişti.
    Çay ocağının yanında duran gazeteyi aldı. İlk sayfadaki haberlere göz gezdirdi.
    Siyaset doluydu gazete. Hiç anlamazdı. Sıkılıp adli olayların yer aldığı üçüncü sayfayı açtı. Taksiciler arkadaşları ile ilgili kötü haberleri genellikle oradan alırlardı.
    Göz gezdirirken bir haber dikkatini çekti:
    ’Dün gece geç saatlerde Cebeci Asri mezarlığında bulunan cesedin Cumhuriyet tarihinin ilk Kadın Hakimlerinden Adalet YILMAZ’a ait olduğu belirlendi. Adalet YILMAZ’ın bulunduğu yerdeki mezarların eşine ve oğluna ait olduğu belirlendi. YILMAZ vefat ettiği gün bankadaki tüm parasını çektiği, bu parayı ikiye bölerek Seyranbağları’ndaki bir kız yetiştirme yurdu ile bir huzurevine bağışladığı belirlendi. Polis, Adalet YILMAZ’ın mezarlığa ölmek için gittiğini düşünüyor.’

    Osman bir anda sarsıldı. Gözyaşlarına engel olamıyordu. Taksici arkadaşları hiçbir şey anlamadılar.
    Bir daha da hiç anlatmadı Osman bu yaşadıklarını.
    Herkesin tek bildiği Osman’ın bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında
    ’Gökler bile sana ağlıyor’ diyerek ağladığıydı..
    .
    .
    İşte bu günlerde de adalet ağlıyor.....

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    05.04.2013 - 08:39

    Ben seni sevdim...
    Bana bıraktığın yalnızlığı
    Sensizliği,tutamadığım ellerini
    Göremediğim gözlerini sevdim...
    Ben,sende imkansızlığı ve yasakları sevdim.
    Varlığında bile kimse sevilmedi
    Yokluğunda seni sevdiğim kadar...
    Seninle ayrılığı bile sevdim
    Bana acı verse dahi...
    BEN SENİ SEVDİM...
    Dış güzelliğini değil
    İç güzelliğini sevdim senin...
    Duygu dolu sözlerini,içimi kıpırdatan sesini
    O tatlı gülümsemeni
    Ve ağustos sıcağında sensiz üşümeyi sevdim...
    Geceleri odama süzülen hayalini
    Şafak vakti kaybolan gölgeni
    Yalansızlığını,dürüstlüğünü
    Sevgi dolu yüreğini sevdim senin...
    Gerçek sevginin ne demek olduğunu öğrendim seninle...
    Aşkın,gururu bile ayaklar altına alacağını anladım.
    Benim için ulaşılmazım,imkansızlığım
    Ve yasağımdın...
    Belki affedilmesi zor bir günah
    Belki de sevabımdın...
    Yalan dünyamda tek doğrumdun sen! ..
    BEN SENİ SEVDİM...
    Varlığında bile kimse sevilmedi
    Yokluğunda seni sevdiğim kadar...
    Seninle varolan herşeyi sevdim,sen bilmesende...
    Geceleri odama yansıyan,dumanlı gözlerini
    Seher vakti kaybolan gölgeni
    Beni yeniden varetmeni sevdim...
    Ben senin dış güzelliğini değil
    Beni benden alan, ruhunun güzelliğini sevdim...
    Elimde olsa seninle elele
    Bu şehrin sokaklarını gezmek
    Keşfedilmemiş yerlerini keşfetmek isterdim
    Verdiğin huzur ile başımı göğsüne dayayıp
    Güneşin doğuşunu seyretmek isterdim
    Ben seni sevdim,başkasını değil
    Ben seninle imkansızlığı,yasak bir aşkı
    Affedilmeyen bir günahı sevdim...
    BEN SENİ SEVDİM...BEN SENİ...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    04.04.2013 - 20:23

    Yürekli misin?

    Ben sende bitmeyen düşlerini sevdim
    Rüzgâra karşı koşan yüreğini
    Bahar dalları saçlarını sevdim.

    Ben sende bitmeyen öfken
    Hasretin ve merhametini sevdim
    Ben seni sevdim
    Ben senin özünü sevdim.

    Doğruya haklıya inanan özünü
    Beyaz bir mendil gibi
    Işıldayan yüzünü sevdim
    Ben sende insanlığı sevdim.

    Ben gözlerim kapalı
    Yüreğimi avucuna vermeyi sevdim.

    Sana sensizliği anlatsam
    Bana sensizim der misin?
    Sana özlemi anlatsam
    Bende özledim der misin?
    Peki, sana yüreğimi versem
    O zaten bende diyecek kadar yürekli misin?

    Sami Arlan..

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    04.04.2013 - 17:24

    Matematiksel

    yürümeyi sevmeyen bir Pisagor amca vardı
    dik kenarlı diye aşkın uzun yolu
    o bunu biraz kısalttı..

    ortak bölenlerin en büyüğü yalansa
    ortak kalanların en küçüğü aşktı..

    nüfus müdürlüğünde rastladım son kez
    açısı kapanınca umutların,
    adını değiştiren çizgi
    artık 'acı ortay'dı..

    Öklid'i pek tanımam bende
    zaten hiç bir şeyin kalmadı bağıntısı..

    çapsız bir kalp kaldı geride..
    onun da ne artması olur artık
    ne çarpması..

    sende bir formül bulamazsan ovaya gel
    delta eşittir Tekirdağ rakısı..

    Volkan Aksal

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    03.04.2013 - 19:15

    İçimi çeke çeke özlüyorum seni,
    Tenini koklayamıyorum belki ama
    Her bir nefes al...ışımda sen doluyor içime..
    Buram buram hüzün kokusu siniyor
    Gözlerimden sesine..
    Ellerine dokunsam hissetsem sevgini,
    Kalp atışların oluversem aniden..
    Masum sevinçlerinde bir tebessüm,
    İşte o tebessümde buselerle baksam sana,
    Zaman hızla akıp giderken,
    Gözlerimden dolu dolu akıyorsun yüreğime..
    Herşey yine sen olmuşsun..
    Farkına bile varmadan
    Sen benim herşeyim olmuşsun

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    02.04.2013 - 15:09

    GÖNLÜMÜN ARKADAŞI OL EY YAR =

    Her güzellikte gönlümün arkadaşı
    Kalbinin sırdaşı olmak isterim
    Eğer konuşmak istersen her zaman kalbimin
    Çarpıntısın'da seni dinlerim
    İkimiz'ede eziyet ediyorsun
    Sevgilim içimize sindire,sindire
    Şarkılar,loş ışıklar eşliğinde
    Dans etmek varya

    Dünyayı verseler değişmem siyah saçının
    Birtek teline
    Bazen sevgimizi kalbimize gömeriz
    Sen benim için değerlisin sevgili
    Şiirlerimin her cümlesi içinde varsan
    Gönlümün güzelliğinde yaşatıyorsam
    İsyanlar'daysam?

    Beklenen emanet'lerimi bana geri ver
    Ey yar gören gözlere okuyan iki göz olup
    Çözülmez olmalıyım ey sevgili
    Bak göz yaşlarım senden bana hediye
    Gönlümün arkadaşı ol yeter'ki sevgilim

    GÜL KELEŞ=

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    31.03.2013 - 22:40

    Yağmurlardan buluttan, rüzgarlardan izlerim
    Aşkımı ben kendimden, senden bile gizlerim
    Kuruyan yaprak gibi, dökülse de hislerim
    Aşkımı ben kendimden, senden bile gizlerim
    Bir dinlesen kalbimi, bir dinlesen ne olur
    Sen seversen sevgilim geçenler unutulur
    Acı, hasret ve keder ayrılığın arkası
    Yine falda sen çıktın, yok ki senden başkası
    Senelerdir dilimde senden hasret şarkısı
    Yine falda sen çıktın, yok ki senden başkası
    Bir dinlesen kalbimi, bir dinlesen ne olur
    Sen seversen sevgilim geçenler unutulur...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    30.03.2013 - 15:46

    İKİ ŞEY ÖNEMLİDİR

    İki şey kalitesiz insan özelliğidir
    1- Şikayetçilik 2- Dedikodu

    İki şey en büyük sorunları bile çözer
    1- Bakış açısını değiştirmek 2- Kendini başkasının yerine koymak

    İki şey yanlış yapmayı etkiler
    1- Olayları akıl süzgecinden geçirmek 2- Hak yememek

    İki şey kişiyi gözden düşürür
    1- Laf ebeliği (demagoji) 2- Kendini büyük göstermek

    İki şey insanı nitelikli yapar
    1-İradeye hâkimiyet 2- Uyumluluk

    İki şey işi kolaylaştırır
    1- Tebessüm 2-Dinlemeyi bilmek, susmak.

    İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeyi sağlar
    1- Önüne gelen şansı iyi değerlendirmek 2-Sevdiğin işi yapmak

    İki şey başarının sırrıdır.
    1- Ustalardan ustalığı öğrenmek 2- Kendini güncellemek

    İki şey gelişmeyi engeller
    1- Aşırılık 2- Felakete odaklanma

    İki şey geri alınmaz
    1- Zaman 2- Söylenen söz

    İki şey ulaşmaya değerdir
    1- Sevgi 2- Bilgi

    İki şey mert insan özelliğidir
    1- Adalet 2- Cömertlik

    İki şey adamı adam yapar
    1- Sözünden dönmemek 2-Elinden tutan kişiyi satmamak

    İki şey makamı, unvanı yüceltir
    1- Kendini büyük görmemek 2- Başkasının yaptığını sahiplenmemek.

    İki şey hayatta önemli her şeydir
    1- Sağlıklı nefes almak 2- Onurlu nefes vermek

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    30.03.2013 - 08:18

    Her zaman bir kitabın sonuna yaklaşır gibi yaşa
    Lunaparkta kaybolmuş gibi yaşa
    Oyuncak dükkanında kaybolmuş çocuğun iştahıyla yaşa
    Kaybolmuşluğu unut, etrafına bak!
    Yüzmek gibi yaşa, boğulmak gibi değil
    Uçmak gibi yaşa, düşmek gibi değil
    Kuş sesleriyle bir ağacın gölgesinde uzanır gibi yaşa
    Kaşık kaşık çikolata yeyip ellerini beyaz tişörtüne silen çocuk gibi yaşa
    Saatlere bakmadan yaşa
    Beklemeden yaşa
    Yorulmadan yaşa
    Bir tırtılın kelebek olma hayali vardır,
    Senin de bir hayalin olsun.
    Öyle yaşa işte!
    Boynu bükük soru işaretlerini boş ver.
    Dik ünlemlerin var.
    Noktaları at çöpe, kucak dolusu virgül getirdim sana.
    Tanrı'nın sana uzattığı beyaz kağıdı geri çevirme...
    Yani diyorum ki:
    Yaşa da,
    Nasıl yaşarsan yaşa!

    Mornie MENEL

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    29.03.2013 - 19:12

    “Hala anlayamadınız değil mi?
    Önemli olan haklı ya da haksız olmak değil.
    Kavganın kazananı yoktur.
    Ya kaybedersiniz ya da daha çok kaybedersiniz.
    Önemli olan kalp kırmamak.
    Önemli olan yargılamadan,
    karşılıksız sevebilmek,
    ve iyilik yapabilmek.
    Haklı bile olunsa özür dileyecek kadar asil olmak,
    bilge olmaktır.
    Egonuzu kontrol edemediğiniz sürece,
    o sizi kontrol etmeye devam edecek.
    Böyle olduğu sürece tüm dünya sizin bile olsa
    asla mutlu olamazsınız..! ”

    - Albert Einstein -

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    29.03.2013 - 10:48

    Pozitif düşüneceksin...
    Hayata sımsıkı sarılacaksın...
    İşinden kafanı kaldırıp sevdiklerinle vakit geçireceksin...
    Sev ki, hücrelerin yenilensin...
    Sana enerji vermeyecek hiç kimseyle de birlikte olma...!

    ~Shakespeare~ —

    'Küçük şeylerden keyif alabilmek...
    Lüks şeyler yerine `Zarafet aramak..`
    Saygı` istemek yerine `Değerli `olmak...
    Zengin olmak yerine `Muhtaç olmamak..`
    Sıkı çalışmak, Sessizce düşünmek...
    Yıldızları, kuşları, kelebekleri ve bilgeleri, açık kalple dinlemek...

    İşte benim Senfonim...'

    - William Ellery -

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    26.03.2013 - 09:48

    Baba, işten yorgun argın eve geç gelmişti..

    Çocuk: Baba, bir şey sorabilir miyim?
    Baba: Evet..
    Çocuk: Baba bir saatte ne kadar para kazanıyorsun?
    Baba: Bu senin işin değil..
    Çocuk: Babacığım lütfen, bilmek istiyorum..
    Baba: İlle de bilmek istiyorsan 20 milyon..
    Çocuk: Peki bana 10 milyon borç verir misin?
    Baba: Benim senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi, derhal odana git ve kapını kapat..

    Çocuk sessizce odasına çıkıp kapıyı kapattı.

    Adam sinirli sinirli 'Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder.' diye düşündü. Aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz daha sakinleşti ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşündü, 'Belki de gerçekten lazımdı'...

    Yukarı çocuğunun odasına çıktı ve kapıyı açtı...

    Yatağında olan çocuğa, 'Uyuyor musun' diye sordu. Çocuk 'Hayır' diye cevap verdi...

    'Al bakalım, istediğin 10 milyon. Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm. Ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim' dedi...

    Çocuk sevinçle haykırdı, 'Teşekkürler babacığım'... Hemen yastığının altından diğer buruşuk paraları çıkardı. Adamın suratına baktı ve yavaşça paraları saydı.

    Bunu gören adam iyice sinirlenerek, 'Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun? Benim, senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak vaktim yok' diye kızdı...

    Çocuk 'Param vardı ama yeterince yoktu' dedi ve yüzünde mahcup bir gülücükle paraları babasına uzattı; 'İşte 20 milyon...'Senin bir saatini alabilir miyim? Yarın 1 saat erken gelebilir misin? Seninle akşam yemeğini beraber yemek istiyorum.' dedi...

    Bazı şeyler çok değerlidir....

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    26.03.2013 - 08:36

    YETERLİ OLANI DİLİYORUM!

    Bu yakınlarda bir baba ve kızın hava alanında vedalaşırken ki son dakikalarına kulak misafiri oldum.Kalkış zamanının geldiği anons edildi.Güvenlik kapısının yanında dururken birbirlerine sarıldılar.
    Baba şöyle dedi:
    '-Seni seviyorum ve sana yeterli olanı (yeterli olan şeyi) diliyorum.'

    Kızı cevap verdi:
    '-Baba, beraber geçirdiğimiz bu hayat bana yetti de arttı bile.
    Sevgin her zaman ihtiyacım olan tek şeydi.
    Sana da her zaman yeterli olan diliyorum.'

    Öpüştüler ve kız ayrıldı.Baba oturmakta olduğum sandalyenin yanına yürüdü.Ağlamak istediğini ve ağlamaya ihtiyacı olduğunu gördüm.Rahatsız etmek istemeyerek onu kendisiyle baş başa bıraktım,ancak o bana şöyle sordu:

    '-Hiç birisine sonsuza dek geçerli olduğunu bilerek veda ettiğiniz oldu mu? '

    '-Evet'
    diye cevap verdim.

    '-Sorduğum için bağışlayın ancak; bu neden sonsuza dek geçerli olan bir veda? ' dedim.

    Adam:
    '-Yaşlıyım ve o çok uzakta yaşıyor.Önümde başa çıkmam gereken zorluklar var ve gerçek şu ki; bir sonraki seyahatini benim cenazeme gelmek için yapıyor olacak' dedi.

    '-Veda ederken sizin şöyle söylediğinizi duydum;
    *'Sana yeterli olanı diliyorum*' Bu ne anlama geliyor acaba? '

    Yaşlı adam Gülümsemeye başladı:

    '-Bu diğer nesillerden bize geçmiş olan bir dilek.Annemle babam eskiden bunu herkese söylerdi.'

    Bir anlık duraksadı ve detaylı olarak hatırlamak istercesine baktı ve bu sefer daha da gülümseyerek şöyle dedi:

    '-*'Sana yeterli olanı diliyorum' *dediğimizde diğer kişinin sadece hayatta sahip olduğu iyi şeyleri korumaya devam etmesine yetecek kadar iyi şeylerle dolu bir hayatının olmasını dileriz' Sonrasında bana dönerek sanki bir hatıradan alıntı yapıyormuşcasına şu cümleleri ekledi;

    'Sana gün ne kadar gri gözükürse gözüksün parlak bir bakış açısı vermeye yetecek kadar güneş diliyorum.
    Sana güneşin varlığı için çok daha fazla şükretmeye yarayacak kadar yağmur diliyorum.
    Sana ruhunu canlı ve ölümsüz tutmana yetecek kadar mutluluk diliyorum.
    Sana hayattaki en küçük şeylerin bile çok büyük görünmesine yetecek kadar acı diliyorum.
    Sana isteklerini tatmin etmene yetecek kadar kazanç diliyorum.
    Sana bütün sahip olduklarına şükretmene yetecek kadar kayıp diliyorum.
    Sana en son vedayı atlatabilmene yetecek kadar merhaba diliyorum.'
    Sonra ağlamaya başladı ve yürüyerek gitti.

    Derler ki,özel bir insanı bulmak 1 dakika,

    Onun varlığı için şükretmek 1 saat,

    Onları sevmek için 1 gün,

    Ancak sonrasında onları unutmak bütün 1 ömür alır.

    Yaşamaya zaman ayırın sizlere YETERLİ OLANI diliyorum...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    25.03.2013 - 11:18

    BİR SENİ SAYIKLADIM
    Tenim teninden
    Dudaklarım dudaklarından
    Uzak
    Sensiz gecelerde
    Sana hasret
    Sana özlemlerdeyim
    Gözlerim karanlıkta
    Ellerim boşlukta
    Yüreğin yüreğimde
    Sana ırak
    Sana özlemlerdeyim
    Ben aşkı
    Ben sevdayı
    Ben tutkuyu
    Seni severek
    Sende gördüm
    Ben
    Karanlık gecelerimin
    Sonsuz rüyalarımda
    Yüreğim hasretinde
    Gözlerim özlemimde
    Bir
    Seni sayıkladım yar

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    25.03.2013 - 00:11

    Ne düşünüyorsun diye sorulduğunda cevap veririz ya

    'Hiç' diye.

    O hiç ne demek bilir misiniz?

    Bazen:

    Hiç demek; o kadar şey var ki ben de sana dair, anlatsam bir yanardağdan taşan lavlar gibi dağlanır yüreğin demek

    Hiç demek; adını ağzıma aldığımda o kadar çok tamlayan sözcük var ki, duysan belki iki elinle beni boğabilirsin demek

    Hiç demek; her an seni düşünüyorum, hep aklımdasın, hayatımın anlamısın, söylersem bunları benden kaçar mısın demek

    Hiç demek; hiçbir zaman bir hiç demek değildir aslında, hiç ağızdan bir çırpıda söylenen 3 harfli bir kelime, aslında söylenemeyen ve içe atılan sonsuz cümleler demek

Toplam 1172 mesaj bulundu