ilk defa sana bu kadar yakınım,
dokunmakla veda arasındayım...
bir yanım sar sarmala diyor,
diğer yanım sal hiç yaralama...
varlığın ile yokluğunun arafındayım...
ne olur sakın bir şey sorma bana.
insan;
kaderinden
ne kadar kaçabilir
ve karşı koyabilir...
içinde var olan,
nasıl yok olabilir...
İnsan ne kadar severse;
O kadar acı çekermiş meğer
Ve içine attıklarınca da
Büyütürmüş özlemini hasretini.
Çare de değilmiş aslında
Sevdiğinin yanında olması.
insan ömründe
yalnızca bir kere seviyor
ve ondan sonra gerisi artık
sadece eğlence geliyor...
ışıkları söndürüyorum birer birer,
ruhumu karanlığa gömüyorum.
istemiyorum ne bir ses ne bir ışık,
yalanlarla beni avutan bu şehrin,
çekiyorum perdelerini usul usul...
bakmıyorum nicedir takvimlere,
ismini aradım zillerin üstünde,
dokunmak istedim, bulamadım...
hiç değilse gölgen kalmıştır dedim,
o da terk edeli çok olmuş buraları...
kokun sarmıştır rüzgarları sandım,
meğer kırk yıl olmuş, yanıldım.
işte ay duruyor, şurada,
penceremin tam önünde.
istersem dokunabilirim,
tutabilirim de sımsıkı,
hatta sarabilirim de habersizce.
ama hayır, istemiyorum...
işte bak ey sandalye;
o gelseydi eğer sende oturacaktı.
iki kolunu salıp yanına,
yaslanıp arkasına başını salacak,
gözlerini de dikecekti tavana.
ya da ey masa;
İşte biyografim...
Samsun'da doğdum,
sanırım Samsun'da da öleceğim.
çünkü ben hep Samsun'da aşık oldum.
hiçbirisi artık burada olmasa da
ama her birinin mutlaka bir ayak izi kalmıştır
isterdim ki çık gel,
gözlerinin gözlerime değdiği o yere...
ama yaralarımı yaraladın yine bak,
yüreğim kanıyor sözlerinden...
madem sıyrıldı şimdi kınından kin,
sapla göğsüme her aklına geldikçe.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!