Kan İçinde Güneş

Polonyanın kanı beyazdı
İsyan bir bayraktı süt içinde
Porselenlerden yapılmış Polonya
Kırılan heykel ve heykel aşkları
Ve Venüsün kırık kolu Polonya

Polonya Polonya sana günaydın
Karanlıklardan çekip kaderini
İlk aydınlığa çıkardın

Güneş İnip Suya Dokun

Birara neydi o bulutlar
Somurtkan dudakları yere sarkan

Arkasında deniz alev alan adam
Çehrem sarsılıyor bakmaktan

Güneş inip suya dokun
Nehre yaslanıp baş aşağı koşan bir yaşlı ağaç ol

Ay Yansın Ağalar Güneş Tutulsun

Ay yansın ağalar güneş tutulsun
Parladı parladı çalın kılıncı
Oklar gıcırdasın ayyuka çıksın
Mevlanın aşkına basın kılıncı

Durmayın orada kargı kucakta
Dolansın yiğitler köşe bucakta
Bir savaş edelim kelle kucakta
Şehitler aşkına çalın kılıncı

Doğ Ey Güneş

Her eylem yeniden diriltir beni
Nehirler düşlerim göl kenarında.

Doğ ey güneş erit taştan adamı
Ve kurut taşları diken elleri.

Kurtuluş haberi olsun dünyaya,
Ayırma üstümden bir an gölgeni

-Nakarat-

Güneş

Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda o dağılmayan sükûn.
Ölmedim lâkin, yaşamaktayım
Dinle bak: vurmada nabzı ruhun.

Yarasalar duyurmada bana
Kanatlarının ihtizazını.
Şimdi hep korkular benden yana
Bekliyor sular, açmış ağzını.

Güneş Merhamet Buyuruyor

ve güneş merhamet buyuruyor
ama fazla yükseğe taşınmış bir meşale misali,
boydan boya kırbaçlar görüntüsünü jetler
kurbağa gibi zıplar füzeler,
çocuklar haritalarını çıkarır
iğnedenliğe çevirir ayı,
eski çürük peynir,
orda hayat yok
ama dünyada fazlasıyla;
yıkanmamış Hintli çocuklarımız

Güneş Taşı''ndan

Anımsama ile yiten yüz,
dokunuşum ile parçalanan el,
bin yıllık gülümseyişler üzerinde
örümcek sürülerinin döndürdüğü saçlar, geçiyor önümden

yola çıkarak alnımdan, arıyorum bir şeyler,
arıyorum istediğimi bulamadan, bir an'ı arıyorum,
fırtınadan yüzler ve şimşek ışıltıları
koşuşuyor gecenin ağaçlarında,
karartılmış bir bahçede, yağmurdan bir yüz,

Hapisanelere Güneş Doğmuyor

Hapisanelere güneş doğmuyor
Geçiyo bu ömrüm de günüm dolmuyor
Eşim dostum hiç yanıma gelmiyor
Yok mu hapisane beni arayan
Bu zındanda ölem can gardiyan


Birer birer yoklamayı yaparlar
Akşam olur kapıları kaparlar
Bitmiyo geceler, olmaz sabahlar

Bir Aşka Vuran Güneş

Öyle sevdalar vardır, biter baslar;
Buruk tatlar vardır, ağızda şurup giden;
Bir aşka vuran güneş kolayca batmıyor.
Yanıyor bin kollu şamdanı, tutuşuyor
Ufkunuzda camları göksel konağının
Ve bir yaz aksamı buhurdan gibi tüten
Hanisellerinin morumsu buğusunda,
Bekliyor bahçemize donuk balkonunda,
Sarmaşık gülleri kokladıkça kırmızı,
Hüzünler, japon fenerleri arasında.

Kırmızı Sarı Yeşil Balonlarda Çocuk Çığlıklarıyla Güneş

Kırmızı sarı yeşil balonlarda çocuk çığlıklarıyla güneş
gökyüzü mavi ışıklarıyla
kim derdi ki hikayem böyle biter
yağmurlar mevsimine girdim kederli şiirler mevsimin
bir şeyler bekliyorsun benden değil
sözler duruyor aramızda birbirimize ulaşamadan
çocuk çığlıklarıyla güneş kırmızı sarı yeşil balonlarda
yorgun ve umutsuz bakıyoruz sözlerimize

(11/Mayıs/1962)

Güneş Doğunca

O çırılçıplak gecede
Sen sendin ben de ben
Bütün gece güneş açtık öpüşlerden
Gün doğunca ne oldu birden
O sabah kendi soğuğumuzdan
Kar yağdırdık güneşten
hep o korkuydu içimdeki
Ya sen de sen değilsen

Dört Güneş

Her sey o kadar anlamsizdi ki, yaz
Bunu bir daha pekistirdi
Avuclarimi sicak tutar, bulundururdum
Sevgisiz ve gereksiz kalmak icin
Oyle, kendime yorgun hazirlamislar beni.

Sehir ki aydinliktan gorunmeyen birini
Acilmis iskambiller gibi bilerken
Orada, icimde simdi
Dort gunes bir arada

Sularda Güneş Olmak

I
Kıyıda kum çakıl yosun. Gidenlerden
Boşuna değil martıların hırçınlığı
Köprülerin altından geçen sular var ya
Kürsülerde lâfını ettiğimiz
Biraz da köprülerin üstünden akmalı

II

Yeşilin sarıya dönüşü korkutmasın seni

Suda Güneş

Suda güneş ışımaya başladı mi,
Suyun yüreği çarpmaya başladı mi,
Bir aşk mektubu gibi gelir, kırlangıç,
Uzaktaki sevgiliden,
Bir elinde çiçeklenmiş badem dalı,
Bir elinde çayır çimen.

Güneş Topla Benim İçin

Seheryeli çık dağlara,
Güneş topla benim için.
Haber ilet dört diyara,
Güneş topla benim için.

Umutların arasından,
Kirpiklerin karasından,
Döşte bıçak yarasından,
Güneş topla benim için.

Umut

işler atom reaktörleri işler
yapma aylar doğar güneş doğarken
ve güneş doğarken çöp kamyonları
ölüleri toplar kaldırımlardan
işsiz ölüleri aç ölüleri

işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken köylü aile
erkek kadın eşek ve karasaban

Gazi''ye Tarih

Onu tarihe sorun, yoktur eminim bir eşi,
O güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneş!
Sözü halkın dilidir, gözleri hakkın ateşi,
O güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneşi! !
Yurdu sarmıştı karanlık, onu yırtıp atan O.
Soğuyan kanlara bir başka hararet katan O.
Kararan gözleri bir lâhzada aydınlatan O.
O güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneşi!
İnkilâp ordusu nur ordusunun rehberidir,
Milletin şehperidir, memleketin şehperidir,

Doğuş

Anamın amına kar yağdı
Sonra öyle bir güneş doğdu ki güneş

Bildiğim Bir Şarkı Var

Merhametsiz karanlık içindeyim
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum

Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Butun şarkılar gibi kederli
Sokaklar, caddeler, evler bomboş
Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi

Güneşin Işığı

her şey güneşi seviyor
hattâ denizler bile
denizlerde nefes alan sen bile
ve biz
güneşi değil ışığını seven insanlarız

güneş içime vuruyor

güneşin ışığı var
güneş yok