--Sensiz, Sevdasız Anakarada Üç Gün...

İbrahim Eroğlu
ŞİİR, SEVGİLİM; SEVGİLİM, ÖTEKİ BEN...
190

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

--Sensiz, Sevdasız Anakarada Üç Gün...

Yıllar sonra Ankara'ya sensiz yolculuk yaptım.Otogarda kimse karşılamadı beni, kavuşanlar da ayrılanlar da ağlıyordu; ben suskun, sessiz, yalnız ve çaresizdim...
Hüzünlü bir çocuğun gözleriydi bakışlarım; herşeyini yitirmiş bir müflisin ilk günü gibi....kaç kez valizimi orda burda unuttum.şaşkındı ellerim, gözlerim...

Gündönümünde gelemedim bu kez.
bir Hıdrellez'i daha sensiz yaşamak varmış hem de Ankara'da...Ah..ah anakara sensiz boş, sevimsiz ve anlamsız...

nerden başlasam nasıl anlatsam Ankara'yı...
belki okursun diye yazarken ağlamayacağım.nasılsa görmeyeceksin ıslanan kağıtları; teknoloji mektupları vuralı yıllar oldu...

Bu kente gelmemek için çok direndim.Bodrum otogarına defalarca gidip geldim.otobüse binmek öyle zor geldi ki..bilirsin yolculukları çok severim ben..şiire ve yolculuklara aşıktım ben..ama bu kez içimden gelmedi yola çıkmak, çünkü yolun sonunda kollarım ve gözlerim boşluğa baklacaktı.Mesleki bir toplantı içindi ve gitmek zorundaydım...yoksa sensiz Ankara'yı yaşamak cehennemden farksızdı biliyordum.üç yıl gibi gelen üç gün...

Aşti'den başlayarak tüm Ankara mavzer olmuş kurşun sıkıyordu anılarımıza..heryerde hüzün vardı her yer cenaze...

önce otogarda yalnızlaştım sonra metroda.Heryer hıncahınç insan; kimse sen değil.! Kızılay'da elele dolaştığımız sokaklarda başka sevgililer vardı.kıskandım, yalnızlaştım, azaldım, kaçacak yer aradım.ama insan kendinden kaçamıyor ki....

Burası Kızılay; burda gökkuşağıdır şiir.burda sokaklar tanıdık.Yüksel Caddesi'nde bildik kalabalıklar... Dev-liseliler üç fidanı anmaya hazırlanıyordu. Polis arbedeye alışık, kaçanlar, kovalayanlar...mal bulmuş mağribi gibi sevinen muhabirler...burası Türkiye'm...

Dost Kitabevi'nde hiç yalnız kalmıyor kitaplar.sayfalar çok mutlu.sanki sen gelecekmişsin gibi yine saatlerce dolandım dost'ta.kitap baktığımı sanmış insanlar...
seni okuyor, seni bekliyordum; gelmeyeceğini bile bile...her kitabın kapağında sen vardın..ne bilsin insanlar...onlar seni yaşamadı ki kadınım, şiiirim, gülüşünden şiirler yarattığım melek, huzurumun en bahar yanı...

Belki de imkansız ve zor olmasıydı aşkı bu kadar değerli ve ulaşılmaz kılan..her ne kadar billboard'lar 'imposssible is nothing' dese de imkansızdır bazen aşk...yenildim duvarlara, zamana....

Meclisin Dikmen kapısı taşralı ziyaretçilerle dolu; bir dokun, bin ah işit!
Genelkurmay, Emekli sandığı, Bayındırlık Bakanlığı ve diğerleri; resmiyet koksa da bu beton gri blokları seviyorum, zira sen kokuyor heryer.... herşey...

Güvenpark'ta hiç oturmadık seninle ama çok geçtik ordan.bu nedenle ordan geçerken heyecanlandım yine...

Meşrutiyet'te çay ve simit keyfi yaptık eki bir dostla.şipşirin bir kafede.sen de bizimleydin.seni andık iki cümleyle sonra sustum, sustuk..bilirsin konuşacak çok şey olduğu zaman susarım.

Kocatepe'de bize dua edecektim ki, resmi cenazeler ve sloaganlardan içeri giremedim.Beğendik'ten alışveriş yapmadım; hediye alacak kimsem kalmadı ki...

Tesadüfen ortak dostumuz Süleyman'la karşılaştım.Sakarya'daki türkü barlarda şiir dinledik, türkülerle avuttuk düne ait ne varsa...ama seni konuşmadık.zira deniz bitti...sahilde kış sesszliği, palamarlar teknelere kulaklarını tıkamış, dün sessiz ve ahraz.

Karadeniz Pide, yine üniversitelilerle doluydu.Onlar için varsa yoksa ideolji,ders ve biraz da aşk.ama çoğu karamsar ve öfkeli..bir bilseler hayatlarının en güzel çağlarını yaşadıklarını..ah farkındalık.!

Su Kafe'de oturup Yüksel caddesi'nden, Meşrutiyet'ten akan kalabalıkları izledim.akşam üstü canlılığını bilirsin.hala aynı.Yine yalnızdım, sanki benden başka herkes mutluydu.Ellerimi çeneme dayadım, sustum, izledim, daldım...iki kere yalnızlık bu olmalıydı...sen yine yoktun.oysa bu kafede ne kadar gülmüştük seninle...yıllar ne çabuk geçmiş.

daha fazla katlanamadım kalabalıklara ve Kızılay'a.
Başkent Öğretmenevi'ne erkenden döndüm.Yemekten sonra odama çekildim uyuyabilene aşkolsun...

Beynimi düşünce kasıragsından kurtarmak için, balkona çıktım.10.kattan uyumaya hazıralanan Ankara'yı izledim yanımda sen varmış gibi..karşımda Anıtkabir ve Gazi Hastansesi.hani seni acil serviste beklediğim gece ve telaşımız geldi aklıma, bir de yanlış metroya binip indiğim gece...
sabah kahvaltıdan sonra bahçeye indim herşey yerli yerindeydi.ağladığın masaya bakamadım.tost ve çay istedi canım, sensiz yapamadım.ordan uzaklaşmak istedim canımı acıtıyordu her masa her ağaç her gölge...

Maltepe'de elimde dürümle Kızılay'a yürümek istedim yapamadım.Tunalı Hilmi'de dondurma sensiz yavan ve tatsızdı.hani her köşeden abin çıkacak korkumuz vardı ya onu bile özledim :)

'NE KADAR YAŞARSAN YAŞA, SEVDİĞİN KADARDIR ÖMRÜN.GÜLEBİLDİĞİN KADAR MUTLUSUN' (Can Yücel) diyen şaire hak verdim.
sevgisiz ve SEN'siz her anımı yaşamdan saymadım ve senden sonra doyasıya gülemedim.Hele Ankara'yı sensiz yaşamak bir bilsen ömrümden kaç bahar çaldı...Sokaklarda elele gülenleri gördükçe; küçüldüm, azaldım, anlamsız zamanlara kahrettim...

Hatırlar mısın kursun son günüydü, sertifika alacaktın.ilk görüşmemiz hayatının önemli bir yolayrımıydı.tören bitinceye kadar hiç oturamadım, dolandım durdum bahçede, heyecanım Ankara'ya sığmadı.YILLAR NE ÇABUK GEÇMİŞ.! oysa herşey bıraktığımız gibi herşey taptaze.

Hani Bahçelievler'de dürüm yerken dayının telefonuyla irkilmiş korkmuştun ya ordayım şimdi.öyle masum, öyle insan ve öyle kadındın ki...senden sonra şiir yazmak zor zor...
Önce sevgili meslektaşımdın, sonra sevgilim oldun.Yazgımız ve yangınımız ortaktı.Belleğimizdeki tüm yaralar ortaktı...Gurbetlerimiz, törelerimiz, çilelerimiz ortaktı..

ayrıldığımız tek yer sıkı bir solcu oluşundu.solcu değildim ama sol yanım senindi.insana bakışımız yeterdi ama..aslolan kentler değil, yüreklerdir demiştik.aslolan İNSAN.
sabaha kadar yazabilirim, herşey belleğimde kayıtlı.ama hatırladıkça dağılıyorum, gözlerim, mantığımı dinlemiyor.yazamıyorum artık.belki başka sefere daha çok anlatrım bizi.okuyacağını bilsem hep yazarım.ama kimbilir nerdesin şimdi.?

Ankara'ya benden sonra gittin mi, sen de kalabalıklar içinde yalnız kaldın mı, kaldırımlarda izi kaldı mı gözyaşlarının...

İbrahim EROĞLU
5-6-7 Mayıs 2010 Ankara

İbrahim Eroğlu
Kayıt Tarihi : 26.5.2010 20:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


........... ................... ............................ nerdesin?

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Canan Özanaç Örenlioğlu
    Canan Özanaç Örenlioğlu

    yani hep bir yanı eksiktir sevdası yanında olmayınca insanın...
    beğeniyle okudum, gönül yolculuğunuz daim olsun

    Cevap Yaz
  • Canan Akpınar
    Canan Akpınar

    Gerçek aşkların ağrısı geçmez bir ömür boyu..Her nefesde içe çekilen sevdadır....Ve imkansızsa aşk, aşktır...Bu kadar içten etkili ve muhteşem bir anlatım..her satır arasında hüzün saklı...Gönülden kutlarım...Saygılar size...

    Cevap Yaz
  • İbrahim Eroğlu
    İbrahim Eroğlu

    sayın ARNA,

    eğer yazılanlar egrçek yaşamdan alınırsa, etkisi hep büyüktür..yürekten gelen yüreklerde yer bulur..

    teşekkürler efendim..
    yorumunuz çok güzeldi.

    Cevap Yaz
  • Emel Arna
    Emel Arna

    İbrahim Bey,şiirleriniz arasında dolaşırken,bu şiirde tutuklu kaldım.Gözlerimde yaş,içimde buruk bir acı,beni yıllar öncesine götürdü.Ankara,benim içinde özel bir şehirdir.Çünkü orada çok özel biri var.Çok uzun yıllar öncesinde kalmış,ama asla unutulmamış biri.Yüreğinize sağlık.Şiirlerinizin hayranıyım ben,..Sevgiyle kalın.

    Cevap Yaz
  • Muradiye Yollu
    Muradiye Yollu

    Of hocam burnumun direği sızladı derler ya,işte aynen öyle oldu .Ankara ,benimde özel şehrimdir ama,yok böyle ustalıkla ve duygu dolu anlatabilmek size mahsus sanırım.Eminim Ankara nın dili olsa gider yalvarırdı sevgiliye sizin adınıza.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (211)

İbrahim Eroğlu