kızıla çalar dilimdeki ahın dumanı
saki kırık kadehlerle sunar acıyı
çoktandır kayıp zamanlarım
matem tutuyor saatler odamın siyah duvarlarında
dün gece diz çöküp ellerimle
taze gül fidanları diktim, suskun gecenin sancı çeken ruhuna
tüm varlığımı topladım yarınlardan
hazan bu, ne bırakır bilinmez ki ardında
"sorma, sorma bana artık hiçbir şey sorma!"
kuşları, aç bıraktım bugün ihanet ettim anılara
kara günlükler tutuyorum
kara sayfalı günlükler, kara günlere...
yeni betimlemelerle, eski dilde
yükleyip gözlerimdeki hüznü
gemiler batırıyorum, şarap rengi şişelerde
kalbim mecruh şimdi ruhum mezarlık ülkesi
ah en yakınlarım!
sizsiniz, tüm hatalarımın sebebi
tutmayın elimi bırakın unutun beni
akıp gideceğim bu çağdan küçük bir serçenin gözyaşlarında
ya da bırakın da solayım bir zambağın taç yapraklarında
dev kanatlı kelebekler taşısın zamansız can veren ruhumu
ışığa dönüşsün varlığım
bir kış sabahı güneşin ilk bakışında
sahi, doğduğu gün ölenler nereye gider?
küçük bir kız çocuğunun hiç kirlenmemiş kalbi...
bir yer olmalı bir diyar kötülerin bilmediği...
farklı katmanları olmalı göklerin, günahların girmediği...
el değmemiş başlangıçlar yağmalı
yağmalı umutların doruklarına
yağmalanmamış ilkbahar yağmurları
Kayıt Tarihi : 28.11.2025 16:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!