Isırgan otlarınca ellerime batan
Hüzün dolu bir ayrılığın ardından
İstanbul geliyor aklıma
Kalkıyor yolların uzun boylu şuh
En sırlı, en mahrem perdesi
Şiirler dokusuyla, yâr kokusuyla
Gecesinde, yaşadığım şehrin gündüzünde
Rüyâlarıma düşüyor İstanbul
İstanbul düşüyor rüyâlarıma
İstanbul aklımdan çıkmıyor
Deniz fenerlerinin göz kırpışları
Pike vuruşları martıların suya
Yakamozların Marmara raksları
Ve çingene kızlarının karanfil satışları
Silinmiyor hâtıralarımdan
Şimdi gözlerimde tütüyor İstanbul
Çamlıca’nın sözü edildi mi içim titriyor
“Çamlıca’dan Üsküdar’a yol gider”
Nihavent bir şarkı dolanıyor dilime
Kuyubaşı, Erenköy, Feneryolu
Gel git yaptığım tren katarları
Odaklanıyorlar gözlerimin kadrajına
İstanbul aklımdan çıkmıyor
Bir mavi rüya şehridir İstanbul bende
Bense İstanbul’un gözbebeğindeyim
Hattâ yüreğindeyim ölene kadar
Her zaman İstanbul’un en yücesindeyim
Ne o benden vazgeçer tutkundur bana
Âşığıyım onun, mavi gözlerindeyim
Ne o benden vazgeçer, ne ben İstanbul’dan
Türküler yakarım İstanbul üstüne
Garip, Kerem, Hicaz ayaklı
Türkülerimin ezgilerinde mert çalım
Özge bir sevda saklı
Ne zaman söylesem türkülerimi
Yankılanır burada dağlar
Bir hâl olur dağlarımın koyaklarına
Ağlamaklı ağlamaklı
Çağır beni ey İstanbul
Vuslatına çevir mavi rüyâlarımı
Kalamış’tan, Moda’dan, Kızıltoprak’tan
Duy artık en tiz feryatlarımı
Bilirim ne sen benden vazgeçersin
Ne ben senden
Öyleyse karanlığa boğma işraklarımı
Kayıt Tarihi : 4.7.2008 16:19:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




TÜM YORUMLAR (1)