Pişman değilim..
Belki biraz mahsun,
Belki sarhoşum..
Rindane bir şiir gibi,
Kadehlere dolmuşum..
İçilmiyorum..
Işıkların sahibi kör etti beni,
Ellerimdi, tenimden ruhumu çaldı..
Kader, beni bahçemden apansız derdi,
Taşında ismim yazan mezara attı..
Sarıldım toprağına, irkildi ruhum,
Hasretle büyüyen güller aleve mahkûm..
Ağlayarak o güllerin seyrine durdum..
Bir gonca gül tanesi açamadan solmuş..
Sızlayan küçük sinesi derd ile dolmuş..
Merak ettim ne idi aceb onun derdi ?
Sen önündesin, ben arkasındayım aynanın,
Vuslatın perdesini incecik bir sır örter..
Denk gelse gözlerimiz kırılacak ansızın,
Kaldırıp başını gözlerine baksan yeter..
Gidiyorum,
Uzak kaldım..
Ormanlar örtülü,
Kimi çıplak dağlar arasında,
Kıvrılarak uzanmış bu yolda yapayalnız,
Çok duydum önceden,
Yaşadığımı yeni anlıyorum..
Tarifi için kelime bulamadım,
İsmini kullanırdım bana kalsa..
Fakat
Söylemiştim sana,
Güneşe baktım,
Gözlerimden süzüldü aydınlık..
Bulutların masum beyazı artık,
Yuvalandı içime de, ısındım..
Yosun tutmuş denizdeki taştım..
Aşındım..
Kahramanı ufkun, vakti leylinde,
Cem olmuş envai necm ile maverada,
Boşanmakta yağmur, kükremekte gök
Sinesine arzın yıldırımlar vurmakta,
Peçe peçe sis kamerin hicabıdır
Bazen gece başka şeyin adıdır.
Yine yattım üstüne kor gibi hayallerin..
Sabah ezanı müddet bir parça sızmak için..
Birden bire saplandı alnıma kurşun gibi ,
Uzaklardan bakıyor gökyüzüne gözlerin..
Bilmem hangi yıldızdır tutsam indirsem yere
Karanlık değil, göremiyorum..
Sahibinden kaçar her gölge,
O ince temas, bir düğüm, biliyorum..
Ne vakit baksam bir dağa, patlar hiddetinden,
Ne vakit baksam yıkılır taş taş üstünden,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!