ağız dolusu susuyordunuz
beberuhiler çıkıyordu her taşın altından
iyilik kalpazanları şeytanın kahyalığını yaparken
parlak kırmızı balonlar dağıtılıyordu
“çuvaldızlılara”
ve siz gün gömenin ayyaşlığında
her ışık hüzmesine saldırıyordunuz
adem elmanızı kurtlar bürüyordu
çürüyordu ciğeriniz
beş para etmez oluyor
bataklık çiçeği kokuyordunuz
her çarka ayak uydurmanızla
şeytan, bir kız-oğlan-kız meleğin
düşünü daha düzüyordu
ve siz bütün bunlara
“Kendi çıkarım! ”diyerek
ucubelerin çıkmaz sokağına
“İtinayla yardım ve yataklık yapılır! ”
tabelanızı çakıyordunuz
“Böyle gelmiş, böyle gider…”dediniz hep
tarihin tekerrürü fırlamış tekerlekti
yoldan çıkmış ağır hasta vasıtanızdan
otuz iki dişinizi göstere göstere gülüşüyordunuz
üçüncü sayfa haberi serili trajik kazalıya hiç acımadan
ve ben
yaşamın paraya gebeliğinden ahlaka aşeriyor
ağız dolusu kusuyordum
kürtaja giriyordu kimi gebeler
Görüyordum…
lohusalar parmak sallıyordu bu “aptal” gebelere
kürtaj olunmadan kalkılıyordu
her nedense!
olmak ya da olmamak!
paradoksu çakılıyordu sığ sulara ansızın
insan bir kez daha anlıyordu
karnındaki doğmamış bebek kendisiydi
ve ne kadar da gebeydi kendine…
Nisan 2008, İzmir
İdil DemirKayıt Tarihi : 12.4.2017 02:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!