Artık değil ıstırap hele hicran hiç değil
Sinen çakal, tilkiler dünkü gibi piç değil
Kurtulur mirasımız rakibimiz koç değil
Durmak yok yola devam kış bitti bahar oldu
Yese düşme yiğidim düşmanlar buhar oldu
Dili lal olası Dilber dili lal
Şu aşkıma susu görüyor reva
Sürekli takınır cilveli hal?
Muhabbete süsü görüyor reva
Gözü kör olası Dilber gözü kör
Ey kaşı kemanım; ayım, mehtabım
Yükseklere çıkıp seslenen Zehra
Şu gönülde bağım, çölde serabım
Yıllardır sevgimle beslenen Zehra
Gel seninle şöyle düne dalalım
Yâr bir gece ansız çalsa kapımı
Sunsa elleriyle gönül tapumu
Ölçsem yüreğinin mevcut çapını
Dinse sancılarım, günah mı olur?
Yoksa bu garabet mübah mı olur?
Vurgunum zümrüt göz, sarı saçına
Almayasın nazar tatlı bebeğim
Doyulmaz yanağın günlük baçına
Kanım kanda gezer tatlı bebeğim
Torunların başı ilk göz ağrımsın
Benim adım "sigara" duman duman tüterim
Tüterken her bir yere siniyorum galiba
Keyif çatarsın bende ama çabuk biterim
Art ardına yakarken dönüyorum galiba
Başka düşman arama dudağında var iken
Ustaların ustası yine alıp satarsın
Bu neyin tapusudur şiirine katarsın?
Sahipsiz mi nehirler böyle atıp tutarsın?
Fakir düşmüş gariban boynu bükük bakar ya
Ancak sen de bakarsın şen akarken Sakarya
Gözlerim istiyor görmek sılayı
Görmeye az kaldı gönül sabreyle
Kim veriyor acep yanık salayı?
Sormaya az kaldı gönül sabreyle
Geçmişten bugüne tarih süzümü
Çiçekler içinde pervane dönen
Aşk falına bakan sarı papatyam
Döndükçe pervane çevirir dümen
Aşıkların yoku varı papatyam
Süslenir bahçeler sarı beyazla
Medar-ı iftihar Bayburt’ta Beldem
Tarihin süzümü diyar-ı Pulur
Düşmüşüm gurbete ne gelir elden?
Özletir özümü diyar-ı Pulur
Gelmiyor kaleme şanı yücedir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!