Sen bir yılan, sen çıyan, sen bir kanlı ahtapot
Gümbür gümbür yıkıl ey içimdeki kahpe put!
(1993)
Coşkunun önü alınmaz atılsa kementler
Durduramaz seni Dadaşım barajlar, bentler..
(2005/Nidda)
Bir kış günü pencerenin önünde oturdum da
Düşündüm ölümün güzelliğini Erzurum’umda
İlk defa bakıyor gibiyim eşyaya; dağa, taşa..
Dirilmenin tazeliğine inanmamak mı? Haşa!
Gitmede ferim, gitmede mecâlim
Derin derin daldıkça düşünceye
Dönüp de bakmadın vefâsız, zâlim
Büzüldümdü nişanında köşeye.
(1985)
Sicim sicim inen bu billur yağmur
İndikçe rûhuma dolmada sürûr.
Dem çekiyor sanki vurdukça cama
Buram buram bahar iner hülyâma.
Fânusu kırılmış köhne bir lamba
Alaylı gözlerle bakar sokağa.
Göğe serilmiş siyah muşamba
Bazen su olur akar sokağa.
Pencere, pencere çapkın pencere,
Gençlik yıllarımın gitti baharı
Yaprağı dökülüp hazana döndü.
Yıkıldı ömrümün zerrin duvarı
Enkazdan ibaret virâna döndü.
Neye yaradı, gitti bir ömür
Sen gittin bu gönlüm bikarar şimdi
Yoksun ya, buralar bir mezar şimdi
Her zerrem sensizlik matemindeler
Bana da kaldı bak intizar şimdi
Çanta düşmez elinden sahib-i kalem misin?
Vird-i zeban olmuşsun müfti-i alem misin?
Kaptırdın kavuğunu şu laik tilkilere
Baş kabak geziyorsun İbrahim Edhem misin?
Marifeti bilmişsin cübbende sakalında
Ye kürküm sofrasına dahil-i herdem misin?
Geçmişi unutmadık; hedefimiz âtîdir
Gâyemiz i`lâ-i Hakk, niyyetimiz kat`îdir
Vatan vatan dedikleri, bütün dünya sathidir
Ertuğrul torunları, Osmanlıyız Osmanlı
İmân dağı göğsümüz, pek şanlıyız pek şanlı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!