yağmurdan sonra gelen topragin kokusu sizce ne demek, yağmurdan sonra gelen topragin kokusu size neyi çağrıştırıyor?
yağmurdan sonra gelen topragin kokusu terimi Ayhan Karadağ tarafından tarihinde eklendi
yağmurdan sonra gelen topragin kokusu terimi Ayhan Karadağ tarafından tarihinde eklendi
Maziyi hatırlatıyor.Yağmur sonrası kokacak topraklarımızı betonarmeler çaldı bizden..
Sadece toprak değil, çimen kokusu da vazgeçilmez....
dün namazdan çıktığımda mis gibi kukoyordu... mevla ne güzel yaratmış her bie şeyi..
çocukluğumun kokusu...... o zamanlar toprak vardı, hayat vardı...
Asfaltlar sağolsun..
Huzur..
ilkbaharda veya sonbaharda yağan yağmurda dolaşıcam ıslanıcam iyce sonra toprağın kokusu gelicek burnuma burcu burcu işte ozaman psikoterapi derim ben ona,öyle dinlerdirirki insanı hzur dolar bi rahatlarsın,aynı zamanda dalarsın uzaklara,yaşadıkların anıların gelir,heleki sevdiğinde varsa yanında elini bırakmadan yürürsün yağmurda dünyanın öbür ucuna kadarrrrrrrrrr...))
nede olsa su ve topraktan yaratıldık.tabiiki hoşumuza gidecek.
Ne müthiş bir kokudur o. İnsana mutluluk verir huzur verir.
yağmurun yağdığı muhite bağlı olarak ve haliyle yağmurun altında kalan toprağın tarihsel alaşımıda göz önünde bulundurularak hayli zengin bir aroma yelpazesine(gübre,saman,tezek,.....gül,çimen,) sahip algı. iyimser aşıklar tarafından 'hadi elele tutuşalım' cümlesiyle bitmesi muhtemel bir diyaloğun anahtarı.
benımde topragı yıyesım gelıyor ama bu dınımız acısından kotuymus toprak koklamak olumu ozlemek anlamına gelıyormus yanı ne kadar sevsekte toprak koklamamaya gayret
o koku bana aslında çok değişik şeyleri çağrıştırıyor. Çok garip olacak ama huzur ve mutluluk veriyor kendimi iyi hissediyorum.Toprağı yiyesim geliyor.
gariptir..
bu kokuyu duyunca
toprağı yiyesim gelir :)
yeni yıkanmış mis gibi toprak..
ohhhh..
tadına doyum olmaz sanıyorum..
ölü kokusu der bazıları.
Yaşamın ve yaşamanın gerçek güzelliği....yaşamın insanoğluna vermiş olduğu mutluluk...
çok güzel çok tatlı.çok hoş :))
Toprak kokusu değil ki insan kokusu o...kendi kokun...neden mi? ..işte
O Çiğnediğin, bastığın bu toprak, senin gideceğin yer...
Herşeye veda edip, yatıp da rahat edeceğin yer...
Son var mı? ..sonsuz var mı? ..ne? ..ne değildir bileceğin yer...
Toprak, toprak değil ki! .. aslında ben, sen, o, biz, siz, onlar! ..
O mu bizi çağırır? ..biz mi o’na gideriz? ..bilemem...
Sıra filân yoktur, biz mi acele ederiz? ..bilemem...
Bak ki hâl bu! ..sistem bu! ..çaresiziz...n’ideriz bilemem...
Toprak, toprak değil ki! ..aslında ben, sen, o, biz, siz, onlar...
ne güzeldir...
bayıldığım koku...... yağmur yağarken bu kokuyu içime çekebilmek için her yağmurda verandamızdayım.....ohhh misss misss
anne kokusu gibi...taze ekmek kokusu gibi...bebk kokusu gibi..miss gibi
karanlık çökmüş şehrin üstüne...sokaklar ıssız...herkez gizlenmiş mi ne...bir ben varım sanki caddelerde...
ve yağmur...ve yağmur...ve yağmur...
yürüdüğüm yollar ıslandı...her damlanın üstüme düşmesinin isteği ile ben ıslandım...kitaplarım ıslandı...adımlarımı yavaşlattı üşümüşlüğüm...
ah yollar uzasa...sonu gelmese kaldırımların...ve bitmese yürüyüşlerim...
ama bitti...
eve vardığımda keşke biraz daha yavaş yürüseydim dedirtecek kadar güzeldi ' yağmur da ıslanmak '...
Yağmur yağmadan önce bâzı bünyeler maddi manevi depresyon yaşarlar.. Toprak can çekişir, yağ artık, mahvoldum, yandım ben, der.. Gökyüzü gözleri dolmuş, kıvranıyor, o güzelim mavi gözler, yanıyor yaştan.. 'Bir sebep, Allah'ım, gönder de yağdırayım! ' diye diye o sebep gelene kadar tutar kendini.. Bir yanda da başlar ağrır, bacaklar sırtlar ağrır, keyif hâk ile yeksândır, gövde başı taşıyamaz olmuştur, gözler açılmak bilmez o gün..
Sonunda ufacık bir sebep, bir fiske gelir bulur mavi gözlerin buğusunu, yalayıverir.. O an o dilber mavi gözler başlar ağlamaya.. Havada dayanılmaz bir ferahlama hali, etrafta gerçek bir huzur sesi, yağmur yağar.. Vücut, ağrılarından biçimliş kaftanı yavaş yavaş sıyırır teninden. Gerçek varlığının hali yansımaya başlar..
Dakikalarca süren ferahlık sesi yavaş yavaş kaybolur, sanki Hızır'dır yetişen, sanki güzel bir el tam zamanında yetişmiş, çekip almıştır cehennemden.. Gizli bir hayırda bulunmuş gibi sessizce çekilir sahneden...
İşte o an havada bir koku başlar.. Mavi gözlü dilber kadın ferahlamıştır, buğular gözlerinden kayıp inmiştir, keyifler yerine gemiş, göz gönül açılmıştır... Yeşiller giyinir, kahverengiler, kızıllar beyazlar takınır... Sıra parfümünü sürmeye gelir... Hep aynı markadır, 'yağmur kokusu'.. O kokuya doyum olmaz.. Ciğerine bir kere çeken, o kokuyu asla unutamaz, Bahar Hanım'ın güzeller güzeli kokusu insanı bir bütün sene cezbeder durur artık...
Şimdi, 'Ehl-i keyfin keyfini kim tazeler? Taze elden, taze pişmiş, taze kahve tazeler! '...
Buna da bayılırım anasını satiiim...
aslinda su an bööle bi durum yok ama,basligi görünce canim çekti....
İnsana bana göre özünü hissettiren koku...........
Birkaç gündür doyasıya kokladığımız.... :))
Cumartesi ve pazar sabahı...
geceden yağan iki çılgın yağmur ertesinde...
yeni açmış yasemin ve ıslak çim kokusu eşliğinde... Üstelik dostlarla birlikte... :))))
ayyy çok hoş bir koku....
Hımmm mis çok güzel.Yaradana şükür sebeplerinden bitanesi...
sertab ın duygu yumağı şarkılarından biri.
Yağmurdan sonra gelen toprağın kokusuna hayranım
Tıpkı hayran olduğum gibi sana
Yağmurdan sonra gelen toprağın kokusunda
Ne tuhaf sen varsın sanki hemen yanımda
Yağmurdan sonra gelen kokusuna aşığım
Tıpkı aşık olduğum gibi sana
Yağmurdan sonra gelen toprağın kokusunda
Buluşuruz seninle sanki başka diyarda
Çiselerken yağmurlar gülüşür tüm yapraklar
Çiçekler fısıldaşır, oynaşır tomurcuklar
İşte ben de böyleyim
Canlanırım yeniden seninle ben...
Yağmur yağmadan önce bâzı bünyeler maddi manevi depresyon yaşarlar.. Toprak can çekişir, yağ artık, mahvoldum, yandım ben, der.. Gökyüzü gözleri dolmuş, kıvranıyor, o güzelim mavi gözler, yanıyor yaştan.. 'Bir sebep, Allah'ım, gönder de yağdırayım! ' diye diye o sebep gelene kadar tutar kendini.. Bir yanda da başlar ağrır, bacaklar sırtlar ağrır, keyif hâk ile yeksândır, gövde başı taşıyamaz olmuştur, gözler açılmak bilmez o gün..
Sonunda ufacık bir sebep, bir fiske gelir bulur mavi gözlerin buğusunu, yalayıverir.. O an o dilber mavi gözler başlar ağlamaya.. Havada dayanılmaz bir ferahlama hali, etrafta gerçek bir huzur sesi, yağmur yağar.. Vücut, ağrılarından biçimliş kaftanı yavaş yavaş sıyırır teninden. Gerçek varlığının hali yansımaya başlar..
Dakikalarca süren ferahlık sesi yavaş yavaş kaybolur, sanki Hızır'dır yetişen, sanki güzel bir el tam zamanında yetişmiş, çekip almıştır cehennemden.. Gizli bir hayırda bulunmuş gibi sessizce çekilir sahneden...
İşte o an havada bir koku başlar.. Mavi gözlü dilber kadın ferahlamıştır, buğular gözlerinden kayıp inmiştir, keyifler yerine gemiş, göz gönül açılmıştır... Yeşiller giyinir, kahverengiler, kızıllar beyazlar takınır... Sıra parfümünü sürmeye gelir... Hep aynı markadır, 'yağmur kokusu'.. O kokuya doyum olmaz.. Ciğerine bir kere çeken, o kokuyu asla unutamaz, Bahar Hanım'ın güzeller güzeli kokusu insanı bir bütün sene cezbeder durur artık...
Şimdi, 'Ehl-i keyfin keyfini kim tazeler? Taze elden, taze pişmiş, taze kahve tazeler! '...