Pudraşekeri lütfen aslıyetini bilmeden önce profiline bıraktığım iki parçayı profilinden kaldırırmısın? Benimkini kaldıramayacağın belli, ben o profiline eklediğim iki parçayı silemiyorumda!
Antoloji şiir paylaşımlarında vede isimlendirmelerde belirli kuralları belirtmiş. Şiir başlıklarının ve isimlerin ilk baş harflerinin büyük harflerle yazılışı diye.
Hasbel Sual.
Soruyorum bu kuralın gerekçesi ne diye? Belirtilen kurallandırmanın geleneksel niteliği olduğu malum. Aslında o kuralı koyan biliyormuki neden başlıklandırmaların ve isimlendirmelerin, ilk harfinin büyük yazılmasını?
Hasbel Cevap.
İlk literatuel isimlendirme mezar taşı yerine taşların üst üste konması ve sonrasım mezar taşına kazınılan isimlerdir, velahus bu kanaati edinmemi destekleyen eski Yunandaki mezar taşlarındaki yazıların kırmızı ve maviye boyanması şahsiyetin statüsünü belirtse bile... Yani ilk literatuel isimlendirme mezar taşlarını üst üste koymayla ve kazılmayla vuku bulmuştur. Velakin, Göbeklitepedeki simgeler hiroglopfhiler aslında insanoğlunun yazıya geçişindeki ilk adımlardır buna bağlı olarak mezar taşından sonraki ikincil nüshalardır... Yani isimlendirmelerin ve başlıklandırmaların başlangıcının büyük harflerle yazılış sebebi, isimlendirmeyle elde edilen ilk salt bilgi bilinci.
Hülasa, elde edilen İsm'in veya Ad'ın bilgide bir bilinç oluşumunun anımsatmasıdır...
Umarım bu mantıki izah, Antolojinin koyduğu kurala geleneksellik açısından değilde hermetik ve mantıksal bir izah olarak anlaşılmıştır...
Ne yazarsanız yazın, ifadenizle değişen kendinizmi ifade ettiklerinizmi? Tabiki doğru analizlere denecek birşey yok, çünkü olay hakkında anlamayı, anlamlandırmayı, anlatmayı, anımsatmayı, anlaşılmayı, anlaşmayı çağrıştıra biliyor...
Şule. Hakikat kat kattır Hakikatın en son katına çıkınca, ruh ışık hızından kat kat daha hızlı olunca Işık Ziya(Ether) madde gibidir... Madde ise uzayın o uçsuz bucaksız karanlığında yeşil bir fener gibidir...
Şule. Hakikat kat kattır Hakikatın en son katına çıkınca, ruh ışık hızından kat kat daha hızlı olunca Işık madde gibidir... Madde ise uzayın o uçsuz bucaksız karanlığında yeşil bir fener gibidir...
Karanlığı bütün kainatta her daim hep aynı olan yeni bir gecede güzel Türkiyemizden iyi geceler...
Her daim Ay'ı hep aynı yeni bir haftada, her daim Güneş'i hep aynı yeni bir günde günaydın...
Her daim bütün kainatta karanlığı hep aynı, yeni bir gecede iyi geceler.
Pudraşekeri lütfen aslıyetini bilmeden önce profiline bıraktığım iki parçayı profilinden kaldırırmısın?
Benimkini kaldıramayacağın belli, ben o profiline eklediğim iki parçayı silemiyorumda!
Düzeltim. Düzeltiş.
Antoloji şiir paylaşımlarında vede isimlendirmelerde belirli kuralları belirtmiş.
Şiir başlıklarının ve isimlerin ilk baş harflerinin büyük harflerle yazılışı diye.
Hasbel Sual.
Soruyorum bu kuralın gerekçesi ne diye?
Belirtilen kurallandırmanın geleneksel niteliği olduğu malum.
Aslında o kuralı koyan biliyormuki neden başlıklandırmaların ve isimlendirmelerin, ilk harfinin büyük yazılmasını?
Hasbel Cevap.
İlk literatuel isimlendirme mezar taşı yerine taşların üst üste konması ve sonrasım mezar taşına kazınılan isimlerdir, velahus bu kanaati edinmemi destekleyen eski Yunandaki mezar taşlarındaki yazıların kırmızı ve maviye boyanması şahsiyetin statüsünü belirtse bile...
Yani ilk literatuel isimlendirme mezar taşlarını üst üste koymayla ve kazılmayla vuku bulmuştur. Velakin, Göbeklitepedeki simgeler hiroglopfhiler aslında insanoğlunun yazıya geçişindeki ilk adımlardır buna bağlı olarak mezar taşından sonraki ikincil nüshalardır...
Yani isimlendirmelerin ve başlıklandırmaların başlangıcının büyük harflerle yazılış sebebi, isimlendirmeyle elde edilen ilk salt bilgi bilinci.
Hülasa, elde edilen İsm'in veya Ad'ın bilgide bir bilinç oluşumunun anımsatmasıdır...
Umarım bu mantıki izah, Antolojinin koyduğu kurala geleneksellik açısından değilde hermetik ve mantıksal bir izah olarak anlaşılmıştır...
Bilginize.
[Gün(eş'i)] görünür kılan aydınlığı değil, ışığının ulaştığı nokta...
Hayata renk katan ışığın, hayatdaki renksizliklere ulaşamadığını anla!
Ne yazarsanız yazın, ifadenizle değişen kendinizmi ifade ettiklerinizmi? Tabiki doğru analizlere denecek birşey yok, çünkü olay hakkında anlamayı, anlamlandırmayı, anlatmayı, anımsatmayı, anlaşılmayı, anlaşmayı çağrıştıra biliyor...
İnsanın Ruh denen bir kutsalı vardır...
İnsan o kutsalı sebebiyetiyle, anlamayı, anlamlandırmayı, anlatmayı, anımsatmayı, anlaşılmayı, anlaşmayı gerektirir...
Madem o ulviyeti hiçe sayıp inanmıyorsa neyi anlamayı, neyi anlamlandırmayı, neyi anlatmayı, neyi anımsatmayı, nerde anlaşılması, nerde anlaşması gerektiren?
Dünyadamı anlaşılması, anlaşması gereken? Dünyanında bir ruhu var...
Yalan dünya değilki, dünyayı yalanlaştıranda insan...? (?)
Êyyyy ruhu inkar eden zındık, Zamanını durdurup bir An° bir Anı haline getiren kutsi aygıtın ne?
O aygıt fotağrafmakinesimi?
Fotoğraflar ölmüş bir an°, yaşayansa fotağraflardaki anımsatmalar, anımsamalardır!
SİZE YİNE RUHUN NE OLDUĞUNU İFADE EDEYİM.
BİR KAÇ NOKTA HARİÇ İRDELEDİĞİNİZ HUSUSLAR BİR CEVİZ KABUĞUNU DOLDURMAZ GİBİ GELİYOR...
Düzeltim. Düzeltiş.
Şule.
Hakikat kat kattır Hakikatın en son katına çıkınca, ruh ışık hızından kat kat daha hızlı olunca Işık Ziya(Ether) madde gibidir... Madde ise uzayın o uçsuz bucaksız karanlığında yeşil bir fener gibidir...
Şule.
Hakikat kat kattır Hakikatın en son katına çıkınca, ruh ışık hızından kat kat daha hızlı olunca Işık madde gibidir... Madde ise uzayın o uçsuz bucaksız karanlığında yeşil bir fener gibidir...