sözün bittiği yerde sen başlıyorsun.. çünkü bende bitmiyorsun ki.. nokta koyup nefes aldığımda (yaşamak için senin için almak zorundayım) özün başlıyor sözünle....
belki alakasız gelebilir ama,bu terim bana Tarkovski'nin şu satırlarını hatırlattı...
'...daha önce de belirttiğimiz gibi,sinemayı tiyatrodan ayıran şey,filmin,kişilikleri bir mozaik şeklinde film şeridine kaydetmesi,yönetmenin de sonradan bunlardan sanatsal bir bütünlük meydana getirmesidir...Buna karşın tiyatro,spekülatif çözümlemeciliğin çok büyük önem taşıdığı bir oyunculuk çalışmasının yürütülmesini talep eder...Tiyatroda bütünün göz önünde tutularak kişiliklerin ilkesinin belirlenmesi,oyunda rol alan insanların eylem şemasının ana hatlarıyla çizilmesi,oyuncuların birbirlerini ne şekilde etkileyeceğinin,oyundaki davranışlarının ve sebeplerinin genel olarak işlenmesi gerekir...Oysa sinemada önemli olan,o anki durumun,ruh halinin aslını bulmaktır...Bazen bu doğruya ulaşmak,oyuncuları çekim boyunca kendi hayatlarını yaşamaktan alıkoymak ne kadar da zordur! Rolünü canlandıran bir oyuncuya,kendini en iyi şekilde ifade etme olanağı tanıyan ruhsal durumunun en derin köşelerine nüfuz etmek ne kadar da zordur! '
televizyon ekranlarında sıkça gördüğümüz; üstüne mermiler, bombalar yağan ve daha hayatın anlamını bile bilmeyen çocukların yüzünde okunan korku ve dehşettir..eğitimli kişilerin pedofili olduğunun anlaşılması, kendi yatak odasında eşini başka biriyle yakalayan adamın gözlerindeki acı, varsıl akrabaları tarafından yalnızlığa terk edilmiş yaşlı teyzenin aç kalması...ama en çok da bu ve benzeri haberleri izleyenlerin çekirdek çıtlatarak yemesidir sözün bittiği yer...
sözün bittiği yerde sen başlıyorsun.. çünkü bende bitmiyorsun ki.. nokta koyup nefes aldığımda (yaşamak için senin için almak zorundayım) özün başlıyor sözünle....
Diyorlar ki; 'eskiden böyle değildin artık içine kapandın..
Dedim ki; 'içindekiyle yetinen bu kalp artık sizi ne yapsın...
Aziz Nesin
Mezarlıklar, kendini vazgeçilmez SANANLARLA doluyken,
Yerin üstündeki BU gösteriş de neyin nesi oluyor acep?
_______Mevlana______
söylenecek hiç bir kelimenin ve cümlenin anlatamayacagı nokta..
Sözün bittiği yerdeyiz şimdi,
Hiçbir şey fayda vermez,
1 Mayıs görüntüleri...
..............de NTV'de Hayatın içinden başlar
Bide sözün bittiği yerde genelde kavga başlar... :)
belki alakasız gelebilir ama,bu terim bana Tarkovski'nin şu satırlarını hatırlattı...
'...daha önce de belirttiğimiz gibi,sinemayı tiyatrodan ayıran şey,filmin,kişilikleri bir mozaik şeklinde film şeridine kaydetmesi,yönetmenin de sonradan bunlardan sanatsal bir bütünlük meydana getirmesidir...Buna karşın tiyatro,spekülatif çözümlemeciliğin çok büyük önem taşıdığı bir oyunculuk çalışmasının yürütülmesini talep eder...Tiyatroda bütünün göz önünde tutularak kişiliklerin ilkesinin belirlenmesi,oyunda rol alan insanların eylem şemasının ana hatlarıyla çizilmesi,oyuncuların birbirlerini ne şekilde etkileyeceğinin,oyundaki davranışlarının ve sebeplerinin genel olarak işlenmesi gerekir...Oysa sinemada önemli olan,o anki durumun,ruh halinin aslını bulmaktır...Bazen bu doğruya ulaşmak,oyuncuları çekim boyunca kendi hayatlarını yaşamaktan alıkoymak ne kadar da zordur! Rolünü canlandıran bir oyuncuya,kendini en iyi şekilde ifade etme olanağı tanıyan ruhsal durumunun en derin köşelerine nüfuz etmek ne kadar da zordur! '
televizyon ekranlarında sıkça gördüğümüz; üstüne mermiler, bombalar yağan ve daha hayatın anlamını bile bilmeyen çocukların yüzünde okunan korku ve dehşettir..eğitimli kişilerin pedofili olduğunun anlaşılması, kendi yatak odasında eşini başka biriyle yakalayan adamın gözlerindeki acı, varsıl akrabaları tarafından yalnızlığa terk edilmiş yaşlı teyzenin aç kalması...ama en çok da bu ve benzeri haberleri izleyenlerin çekirdek çıtlatarak yemesidir sözün bittiği yer...