Günaydın Tuba hanım, yazınızı okudum çok haklı tarafları olduğunu söylemeliyim. Maalesef Siyonizm'in esiri olmuş "kandırılmış" kitle var görmezden gelinemeyecek kadar da çoğaldılar. bu bağlamda susmamak konuşmak gerekliliği de doğuyor. bir yandan da sizin vurguladığınız gibi ayrıştırmak için özel çaba harcayan bedhahlar da var. ırk ayrımı yapmak kadar insana yakışmayan, nefret söylemleriyle de dediğiniz gibi ayrıştırıcı tutumların artık tarihin tozlu sayfalarına hiç açılmamak üzere kaldırılmasını insan olarak çok istiyorum.( ayrımcılık çift taraflı Kürt asıllı insanlarımızda da kendilerinden olmayanı dışlamak gibi davranışları çok yaşadım) zıtlıklardan doğar bütünlükler tıpkı siyah ve beyazın birbirini tamamladığı gibi. bizler dünyanın yegane neşe kaynaklarıyız ve insan olarak ayrışmak kan dökmek değil bize gülmeler yaraşır diyorum..,
Selâm olsun milletimin ve bayrağımın şerefini yüreğinde yaşayan dostlarımın gönlüne..
Bu genel bir yazıdır. Herkesi kapsayan lâkin herkes ile alâkası olmayan demem o ki üzerine alınan alınsın. Politik ve siyasi paylaşımlarda bulunurak insanları ayrıştırmaya çalışanlar bilsinler ki ancak havanda su dövüyorlar. Elbet VATAN hepimiz için kutsaldır. İnsan şunu iyi bilmeli ayak bastığımız bir avuç toprak dahi bizim değil ancak girebildiğimiz gönüller bizim.. Hepimiz aynı yolun yolcusuyuz yol farklı olsada gidilecek yer ortaktır yani (KARA TOPRAK). İNSAN aldığı nefese dahi hükmedemezken neden bir başka insana hükmetmek ister? Bir melek tasviri düşünün beyaz olarak nitelendirilir. Bir de Azraili düşünün hep siyah olarak düşünülür hâlbuki o da bir melektir çünkü ürkütücüdür. Hayatta böyle hep zıtlık içerisinde kim iyi kim kötü ayrımı yapmadan insan ben ne durumdayım diye düşünmeli değil mi? Çevremdeki insanlara ne kadar faydam oluyor hatta zararım oluyor mu diye düşünmek yerine (AL KIZI VER PAPAZI) mantıkla insanları kışkırtıp çevresince farklı anlaşılmasına sebebiyet veriyor. Sanatın ; dili, dini, ırkı yoktur. Seni gibi düşünmeyenleri ayrıştıramazsın. Aynı düşünceye sahip değilsen sevmesende saygı duymak mecburiyetindesin. Çünkü senin dininin temeli önce AHLÂK ve HOŞGÖRÜ. Bu yüzdendir ki komşuyu komşuya mirasçı kılacak kadar yanındaki, çevrendeki insanlara zarar vermemeyi emreder. Sakarya'nın, Kurtuluş Savaşı'nın anlamını idrak edemeyenler, Atalarımızın canla başla korumaya çalıştıkları manevi değerleri şu an görmezden gelip birbirlerine saldırıyorlar.
Arkadaşım ya da her kim olursa olsun, ortada bir haksızlık varsa her daim savunurum. Bir de kendi yazı ve üsluplarını silmeseler kimin ne dediği meydana çıkacak da neyse..
Ben yanlış bir düşünce içindeysem eğer Rabbim beni hak olana yöneltsin. Şayet bu siyasi görüş üzerinden prim yapmaya çalışan kardeşlerim yanlıştaysa onlara da hidayet versin.
Güzel insanların, güzel hatıraları olsun hayatımız da. UNUTMA; BU VATAN İÇİN CAN VERENLERİ.
Vaktinizi aldım. Saygılarımı sunuyorum Selâmetle, sağlıcakla kalın
Unutmak bazen nimet, bazen külfet insan için. Külfet olan kısmı işte o alzheimerle tanıştığında anlıyor insan.
Seni doğuran , büyüten, seni senden iyi bilen ve seninle bütünleşen canının, seni bile tanımadığı ve ona kendini her seferinde hatırlatmanın, ne kadar acı olduğunu görüyorsun .
Erzeli ömrün en zor imtihanı bence. Bir bebeklik dönemi sanki Her şeyi sen öğretiyorsun. Ama bir farkı var, bebek her seferinde öğrenip ilerlerken, alzheimer hastası unuturak geriliyor.
Rabbim hem beden hem zihin sağlığımızı daim eylesin.
Teşekkürler Tuba hanım farkındalık adına bu sorunuz için
İnsan isterse dokunduğu her yeri Her şeyi güzelleştirebilir.. Bir Sözle.... Bir çiçekle.. Bir gülüşle Ya da bir davranışla... Bir Nasılsın ile Ve.. Umutla..! Öyleyse madem,,, Dün kaldığımız yerden değil, Bugün yeniden....
İBRETLİK BİR VEFA HİKAYESİ! Yaşlı bir adama sokakta yürürken bisikletli çarpmış ve hafif yaralanmış.Etraftakiler hastaneye götürmüşler. Hemşireler, röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylemişler. Yaşlı adam huzursuzlanmış acelesi olduğunu, röntgen istemediğini söylemiş. Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar. Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum demiş. Hemşire Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz deyince Yaşlı adam üzgün bir ifade ile Ne yazık ki karım Alzheimer hastası hiç bir şey anlamıyor,hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor demiş. Hemşireler hayretle Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden her gün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?diye sormuşlar. Adam cevaplamış: Ama ben onun kim olduğunu biliyorum.
çeşitli bilgi türleri vardır ya hani. teknik bilgi, gündelik bilgi, bilimsel bilgi, felsefi bilgi vs. bunların pek çoğunu günlük yaşamı sürdürmek, bu dünyada ihtiyaçları gidermek ve hayatı renklendirmek, biraz da menfaat elde etmek için kullanır insan. yani bilginin bu dünyada somut bir karşılığı varsa yönelir ona insanlar. pragmatist yaklaşırlar her türlü olaya özellikle 21. asır insanı. oysa felsefi bilgi sadece insan olmaktan gelen merakla alakalıdır. bilgiyi bilgi olmak bakımından sevmek, bilmenin bilmemekten daha iyi olduğunu düşünmekten gelen bi bakış açısı. bilginin bi öz değeri vardır. filozof bu bilginin peşindedir. işte bu bilginin insanın daha üst düzey insan yapıp onu güçlendireceğini düşünüyorum...mental dayanıklılık da ancak bilme ile mümkündür bence.
Merhaba Aslı Hanım. bu bölümde o açıklamanıza bir cevap yazmayı unuttum. Sokrates bilindiği üzere Platon diyaloglarında konuşturtulur. kötülük mevzuunda şunu demeye getiriyor. Bir hırsız kötü olduğunu bile bile hırsızlık yapar mı? evet der insanlar. hırsız aklı başında bir insandır ve hırsızlık yaparken yaptığının kötü olduğunu biliyordur. Sokrates ise hayır diyor hırsız yaptığının kötü olduğunu zaten bilmediği, içselleştirmediği için çalıyor diyor. yani bilse hırsızlık yapmayacak otomatikman. yaptığına göre hala farkında değil demektir. burada gerçekten bilme ile sözde bilme arasındaki farka işaret ediyor. hırsızlık yaptın mı. diyelim ki evet.. öyleyse sen hala hırsızlığın kötü olduğunu idrak edememişsindir demeye vardırıyor işi. tabi ben Sokratesin avukatı değilim lakin düşüncesi fena değil. insan denen varlığın özünde kötülük olmadığını söylüyor ama bu mesele tartışılır. insan beyni ve algı ile ilgili daha çok mesafe kat etmek lazım. senin de felsefen hoşuma gidiyor bu arada.
Sınav kâğıtlarimız Çoğaldıkça çoğaldı. Eskiden uykuluydu gözler belki Kara bir lekeydi kalbi çepeçevre saran. Kapkara bir taş oturur mu kalplerimize Alışmak hiç bu denli kolay olmasa gerek. Ve sesli sessiz duaların şevkiyle ,ıslanan dudaklar Ne hazin sanal alemde beddualara karıştılar . Hangi seccadenin yüzü ıslak Hangi alında ,seccadenin gözyaşlarının izi. Hangi dua ,titretir arşı. Satılık kalplerimiz Bu sınavdan ,hangimiz geçeriz
Niçin? isteye, bile bile atar kendini sessizliğe. anılar defterinde gül olmak kurumak , unutulmak. ya da hiç unutulmamak. sessizliğinde kaybolup sessizliğimde boğulmak hiç unutmamak unutulmamak uğrunda şiir olup , hep yanmak. ama peki ya Zehra ...
Günümüz de hâlâ geçimini dilencilik ile sağlayan kişiler vardır. Bir rivayete göre bu kişiler yüzlerinin derileri soyulmuş şekilde haşr olacaktır.
Dilenmek hoş karşılanmayan bir davranış olduğu hâlde kişinin vicdanını hedef aldığı için insan yardım isteğinde bulunup o kişiye iyilik yapmak isterken kötülük yaptığının farkında değildir. Amacı kişiye yardım dahi olsa o kişinin emek olmadan kazanç sağlıyor olması devamına teşvik eder.
Zaman zaman sadece dilendirilmek üzere çocukların bazı uzuvlarının kesildiği bile gün yüzüne çıkmış ve dilenciye verilen her sadaka katledilen bir çocuk olarak söz konusu olmuştur.
Sadaka insanî bir olgudur. Kime ne verdiğin önemlidir. Dikkat edilmesi gereken bir husustur.
"İhtiyaç ve fakirlikten dolayı yardım isteyen dilenciye gelince, onu azarlama ve sert söz söyleme. Aksine ona ver veya güzel bir şekilde geri çevir." (bk. Duha, 93/9-11) Bu işi meslek haline getirenleri de yine güzelce uyarıp münakaşaya girmeden geri çevirmek gerekir.
Merhabalar sayfa sakinleri, Mehmet bey sokrates kötülüğün bilinçli yapılamayacağını savunur. İyiliği de tanrıdan gelen erdemlilik olarak açıklar. Ve kötülüğün sadece bilgisizlikten kaynaklandığını da savunur. Ben bunları red ediyorum. İnsan beyninin sanıldığından çok daha fazlası olduğunu yapılan kötülükleri ya da iyilikleri insanlar bilgisizlikten değil var olan egosunun yaşam tarzıyla eşit olmadığında içsel dürtüleriyle üstün olma çabası sonucunda dışarı vuran bencillikten iyilik olarak aktardığını düşünüyorum. Gerçek iyiliği ise hiçbir erdem ile kendisi gibi olan cinsine müdahil olmamak olduğunu çünkü her insanın farklı bir ruh hali olduğunu aşağıda da belirttiğim gibi muamma olan bir sırra eremez insan ve gördüğünden farklı bir sonucu tahmin edemeyeceğinden müdahil olmasından ziyade sonucu bekleyip mantık çerçevesinde tam ihtiyaca yönelik somut olarak, belli olanı yerine getirmek ancak iyilik kavramını karşılayabilir. Şöyle ki; deprem olmuştur o bölgede insanlar için çeşitli ihtiyaçlar vardır bu ihtiyaçlar şahıslar için objektiftir ve alınan her ihtiyaç bir insanın eksiğini giderek yerine koyacaktır işte bu sonuç herkes tarafından kabul edilecek ve ihtiyaç sahibini de memnun edecektir bu net iyiliktir. Kişiden kişiye değişmez. İnsan düşünen bir varlıktır iyilik ya da kötülüğü bilinçsizce yapmaz. Çünkü kendi çevresi genelinde bu eylemleri gerçekleştirir ve hemen hemen herkes kendisi gibidir. Bilgi düzeyleri doğrultusunda bu eylemleri gerçekleştirdikleri için bilgisizlikten değil çeşitli dürtülerini tatmin etmek için yaparlar.
evet Aslı hanım, kime göre ve neye göre iyilik sorunsalı önemlidir. özellikle Platon'un Sokrates'i konuşturduğu diyaloglarında sıkça geçer. verdiğiniz o örnekler tıpkı Sokrates'in diyaloglarındaki gibi..
Bazen iyilik gibi gözüken şeyler de yaparız, mesela bir kanser hastasına şifasını bildiğimiz bir otu ve bunun o hastaya çok iyi geleceğini düşünüp önerirsiniz, bunu iyilik adına yaparsınız. Ama hasta bu yüzden belki de hayatını kaybeder. Ya da çok şiddetli kavga esnasında kavgaya maruz kalan kişi tam şuurunu kaybedecekken o kişiye zarar vermek amacıyla atılan bir tokatın hayatını aklı başında sürdürmesini sağlayan görünüşte kötülük ama aslında iyilik olan bir sürü örnek verebilirim. İyilik ve kötülük insanların değişken ruh halleri olduğu için kime göre neye göre iyilik, ( kötülük) sorusunu da akıllara getirir. Hatta bilinçli göstermeliklere de hiç değinmedim bile :) Bu konuyu istersen bitirmeden zaman zaman vakit buldukça burada irdeleyebiliriz. :)
İnsanlardan kimileri iyiliğin anahtarı, kötülüğün kilidirler. Kimileri ise kötülüğün anahtarı, iyiliğin kilidirler. Ne mutlu Allah'ın iyiliğin anahtarlarını ellerine verdiği kimselere! Ne kötü Allah'ın kötülüğün anahtarlarını ellerine verdiği kimselere!
En büyük zulüm kendin olamamaktır!
Desem ki unuttum, gözlerim yalancı çıkaracak dilimi.
Terlikler kaybolsaydı; bulunsaydı kaybolan depremzedeler.
İnsanlık kaybolurken terliklere ihtiyacı yoktu.
Alzheimer; hergün yabancı bir dünyaya uyanmak gibi.
Yıldırım T.
Günaydın sevgili Ata kızı
Katkılarından dolayı teşekkür ederim.
"İnsan olarak ayrışmak kan dökmek değil bize gülmeler yaraşır diyorum..,"
Sevgilerimle
Günaydın Tuba hanım,
yazınızı okudum çok haklı tarafları olduğunu söylemeliyim. Maalesef Siyonizm'in esiri olmuş "kandırılmış" kitle var görmezden gelinemeyecek kadar da çoğaldılar. bu bağlamda susmamak konuşmak gerekliliği de doğuyor. bir yandan da sizin vurguladığınız gibi ayrıştırmak için özel çaba harcayan bedhahlar da var. ırk ayrımı yapmak kadar insana yakışmayan, nefret söylemleriyle de dediğiniz gibi ayrıştırıcı tutumların artık tarihin tozlu sayfalarına hiç açılmamak üzere kaldırılmasını insan olarak çok istiyorum.( ayrımcılık çift taraflı Kürt asıllı insanlarımızda da kendilerinden olmayanı dışlamak gibi davranışları çok yaşadım) zıtlıklardan doğar bütünlükler tıpkı siyah ve beyazın birbirini tamamladığı gibi. bizler dünyanın yegane neşe kaynaklarıyız ve insan olarak ayrışmak kan dökmek değil bize gülmeler yaraşır diyorum..,
Selâm olsun milletimin ve bayrağımın şerefini yüreğinde yaşayan dostlarımın gönlüne..
Bu genel bir yazıdır. Herkesi kapsayan lâkin herkes ile alâkası olmayan demem o ki üzerine alınan alınsın.
Politik ve siyasi paylaşımlarda bulunurak insanları ayrıştırmaya çalışanlar bilsinler ki ancak havanda su dövüyorlar.
Elbet VATAN hepimiz için kutsaldır.
İnsan şunu iyi bilmeli ayak bastığımız bir avuç toprak dahi bizim değil ancak girebildiğimiz gönüller bizim..
Hepimiz aynı yolun yolcusuyuz yol farklı olsada gidilecek yer ortaktır yani (KARA TOPRAK).
İNSAN aldığı nefese dahi hükmedemezken neden bir başka insana hükmetmek ister?
Bir melek tasviri düşünün beyaz olarak nitelendirilir. Bir de Azraili düşünün hep siyah olarak düşünülür hâlbuki o da bir melektir çünkü ürkütücüdür.
Hayatta böyle hep zıtlık içerisinde kim iyi kim kötü ayrımı yapmadan insan ben ne durumdayım diye düşünmeli değil mi?
Çevremdeki insanlara ne kadar faydam oluyor hatta zararım oluyor mu diye düşünmek yerine (AL KIZI VER PAPAZI) mantıkla insanları kışkırtıp çevresince farklı anlaşılmasına sebebiyet veriyor.
Sanatın ; dili, dini, ırkı yoktur.
Seni gibi düşünmeyenleri ayrıştıramazsın. Aynı düşünceye sahip değilsen sevmesende saygı duymak mecburiyetindesin. Çünkü senin dininin temeli önce AHLÂK ve HOŞGÖRÜ.
Bu yüzdendir ki komşuyu komşuya mirasçı kılacak kadar yanındaki, çevrendeki insanlara zarar vermemeyi emreder.
Sakarya'nın, Kurtuluş Savaşı'nın anlamını idrak edemeyenler, Atalarımızın canla başla korumaya çalıştıkları manevi değerleri şu an görmezden gelip birbirlerine saldırıyorlar.
Arkadaşım ya da her kim olursa olsun, ortada bir haksızlık varsa her daim savunurum.
Bir de kendi yazı ve üsluplarını silmeseler kimin ne dediği meydana çıkacak da neyse..
Ben yanlış bir düşünce içindeysem eğer Rabbim beni hak olana yöneltsin. Şayet bu siyasi görüş üzerinden prim yapmaya çalışan kardeşlerim yanlıştaysa onlara da hidayet versin.
Güzel insanların, güzel hatıraları olsun hayatımız da.
UNUTMA; BU VATAN İÇİN CAN VERENLERİ.
Vaktinizi aldım.
Saygılarımı sunuyorum
Selâmetle, sağlıcakla kalın
Birbirinden güzel paylaşımlar için hepinize teşekkür ederim gül yürekli kadınlar:)
Okuduğun satırların etkisi altındasın.
Buldum seni..
Tutunamayanlar
,
Çok büyük imtihan.
Unutmak bazen nimet, bazen külfet insan için.
Külfet olan kısmı işte o alzheimerle tanıştığında anlıyor insan.
Seni doğuran , büyüten, seni senden iyi bilen ve seninle bütünleşen canının, seni bile tanımadığı ve ona kendini her seferinde hatırlatmanın, ne kadar acı olduğunu görüyorsun .
Erzeli ömrün en zor imtihanı bence.
Bir bebeklik dönemi sanki
Her şeyi sen öğretiyorsun.
Ama bir farkı var, bebek her seferinde öğrenip ilerlerken, alzheimer hastası unuturak geriliyor.
Rabbim hem beden hem zihin sağlığımızı daim eylesin.
Teşekkürler Tuba hanım farkındalık adına bu sorunuz için
İnsan isterse dokunduğu her yeri
Her şeyi güzelleştirebilir..
Bir Sözle....
Bir çiçekle..
Bir gülüşle
Ya da bir davranışla...
Bir Nasılsın ile
Ve.. Umutla..!
Öyleyse madem,,,
Dün kaldığımız yerden değil,
Bugün yeniden....
Huzurlu akşamlar Tuba can
"Unutma beni !" demiş, mektubunu bitirirken...
Bana "unutmamayı" öğrettiğini bilmeden...!
Teşekkür ederim Yasemin güzel paylaşımın için..
İBRETLİK BİR VEFA HİKAYESİ!
Yaşlı bir adama sokakta yürürken bisikletli çarpmış ve hafif yaralanmış.Etraftakiler hastaneye götürmüşler. Hemşireler, röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylemişler. Yaşlı adam huzursuzlanmış acelesi olduğunu, röntgen istemediğini söylemiş. Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar. Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum demiş. Hemşire Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz deyince Yaşlı adam üzgün bir ifade ile Ne yazık ki karım Alzheimer hastası hiç bir şey anlamıyor,hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor demiş. Hemşireler hayretle Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden her gün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?diye sormuşlar.
Adam cevaplamış: Ama ben onun kim olduğunu biliyorum.
sevgilerimle Tuba Can
Kimler gelmiş kimler geçmiş bu diyarlardan
Unutmamak lazım vesselam..
Sevgili Ata kızı ve Mehmet bey güzel paylaşımlarınız için teşekkür ederim.
Sevgilerimle
çeşitli bilgi türleri vardır ya hani. teknik bilgi, gündelik bilgi, bilimsel bilgi, felsefi bilgi vs. bunların pek çoğunu günlük yaşamı sürdürmek, bu dünyada ihtiyaçları gidermek ve hayatı renklendirmek, biraz da menfaat elde etmek için kullanır insan. yani bilginin bu dünyada somut bir karşılığı varsa yönelir ona insanlar. pragmatist yaklaşırlar her türlü olaya özellikle 21. asır insanı. oysa felsefi bilgi sadece insan olmaktan gelen merakla alakalıdır. bilgiyi bilgi olmak bakımından sevmek, bilmenin bilmemekten daha iyi olduğunu düşünmekten gelen bi bakış açısı. bilginin bi öz değeri vardır. filozof bu bilginin peşindedir. işte bu bilginin insanın daha üst düzey insan yapıp onu güçlendireceğini düşünüyorum...mental dayanıklılık da ancak bilme ile mümkündür bence.
Merhaba Aslı Hanım. bu bölümde o açıklamanıza bir cevap yazmayı unuttum. Sokrates bilindiği üzere Platon diyaloglarında konuşturtulur. kötülük mevzuunda şunu demeye getiriyor. Bir hırsız kötü olduğunu bile bile hırsızlık yapar mı? evet der insanlar. hırsız aklı başında bir insandır ve hırsızlık yaparken yaptığının kötü olduğunu biliyordur. Sokrates ise hayır diyor hırsız yaptığının kötü olduğunu zaten bilmediği, içselleştirmediği için çalıyor diyor. yani bilse hırsızlık yapmayacak otomatikman. yaptığına göre hala farkında değil demektir. burada gerçekten bilme ile sözde bilme arasındaki farka işaret ediyor. hırsızlık yaptın mı. diyelim ki evet.. öyleyse sen hala hırsızlığın kötü olduğunu idrak edememişsindir demeye vardırıyor işi. tabi ben Sokratesin avukatı değilim lakin düşüncesi fena değil. insan denen varlığın özünde kötülük olmadığını söylüyor ama bu mesele tartışılır. insan beyni ve algı ile ilgili daha çok mesafe kat etmek lazım. senin de felsefen hoşuma gidiyor bu arada.
Belki de devayı derdin menbaında aramak gerekiyordu.
Ata kızı
Güzel insanlar güzel yaşamayı hak ediyordu. :)
Ahlak, insanlık, adalet, merhamet, özgürlük, barış, sevgi, emeğe saygı ve kalitenin arttığı;
kula kulluk, yalan, cehalet, zulüm, sömürü, savaş, katliam, kin ve nefretin azaldığı bayramları hak edebilmemiz dileğiyle...
Saygılarımla
Sınav kâğıtlarimız
Çoğaldıkça çoğaldı.
Eskiden uykuluydu gözler belki
Kara bir lekeydi kalbi çepeçevre saran.
Kapkara bir taş oturur mu kalplerimize
Alışmak hiç bu denli kolay olmasa gerek.
Ve sesli sessiz duaların şevkiyle ,ıslanan dudaklar
Ne hazin sanal alemde beddualara karıştılar .
Hangi seccadenin yüzü ıslak
Hangi alında ,seccadenin gözyaşlarının izi.
Hangi dua ,titretir arşı.
Satılık kalplerimiz
Bu sınavdan ,hangimiz geçeriz
Çöl Şulesi
(Mescidi aksa )
Niçin?
isteye, bile bile
atar kendini sessizliğe.
anılar defterinde gül olmak
kurumak , unutulmak.
ya da hiç unutulmamak.
sessizliğinde kaybolup
sessizliğimde boğulmak
hiç unutmamak
unutulmamak uğrunda
şiir olup , hep yanmak.
ama peki ya Zehra ...
Çöl Şulesi
KİME GÖRE NEYE GÖRE İYİLİK?
Günümüz de hâlâ geçimini dilencilik ile sağlayan kişiler vardır.
Bir rivayete göre bu kişiler yüzlerinin derileri soyulmuş şekilde haşr olacaktır.
Dilenmek hoş karşılanmayan bir davranış olduğu hâlde kişinin vicdanını hedef aldığı için insan yardım isteğinde bulunup o kişiye iyilik yapmak isterken kötülük yaptığının farkında değildir. Amacı kişiye yardım dahi olsa o kişinin emek olmadan kazanç sağlıyor olması devamına teşvik eder.
Zaman zaman sadece dilendirilmek üzere çocukların bazı uzuvlarının kesildiği bile gün yüzüne çıkmış ve dilenciye verilen her sadaka katledilen bir çocuk olarak söz konusu olmuştur.
Sadaka insanî bir olgudur. Kime ne verdiğin önemlidir. Dikkat edilmesi gereken bir husustur.
"İhtiyaç ve fakirlikten dolayı yardım isteyen dilenciye gelince, onu azarlama ve sert söz söyleme. Aksine ona ver veya güzel bir şekilde geri çevir." (bk. Duha, 93/9-11)
Bu işi meslek haline getirenleri de yine güzelce uyarıp münakaşaya girmeden geri çevirmek gerekir.
İlimsiz iyi niyet zararlıdır.
Sevgilerimle
Merhabalar sayfa sakinleri, Mehmet bey sokrates kötülüğün bilinçli yapılamayacağını savunur. İyiliği de tanrıdan gelen erdemlilik olarak açıklar. Ve kötülüğün sadece bilgisizlikten kaynaklandığını da savunur. Ben bunları red ediyorum. İnsan beyninin sanıldığından çok daha fazlası olduğunu yapılan kötülükleri ya da iyilikleri insanlar bilgisizlikten değil var olan egosunun yaşam tarzıyla eşit olmadığında içsel dürtüleriyle üstün olma çabası sonucunda dışarı vuran bencillikten iyilik olarak aktardığını düşünüyorum. Gerçek iyiliği ise hiçbir erdem ile kendisi gibi olan cinsine müdahil olmamak olduğunu çünkü her insanın farklı bir ruh hali olduğunu aşağıda da belirttiğim gibi muamma olan bir sırra eremez insan ve gördüğünden farklı bir sonucu tahmin edemeyeceğinden müdahil olmasından ziyade sonucu bekleyip mantık çerçevesinde tam ihtiyaca yönelik somut olarak, belli olanı yerine getirmek ancak iyilik kavramını karşılayabilir. Şöyle ki; deprem olmuştur o bölgede insanlar için çeşitli ihtiyaçlar vardır bu ihtiyaçlar şahıslar için objektiftir ve alınan her ihtiyaç bir insanın eksiğini giderek yerine koyacaktır işte bu sonuç herkes tarafından kabul edilecek ve ihtiyaç sahibini de memnun edecektir bu net iyiliktir. Kişiden kişiye değişmez. İnsan düşünen bir varlıktır iyilik ya da kötülüğü bilinçsizce yapmaz. Çünkü kendi çevresi genelinde bu eylemleri gerçekleştirir ve hemen hemen herkes kendisi gibidir. Bilgi düzeyleri doğrultusunda bu eylemleri gerçekleştirdikleri için bilgisizlikten değil çeşitli dürtülerini tatmin etmek için yaparlar.
evet Aslı hanım, kime göre ve neye göre iyilik sorunsalı önemlidir. özellikle Platon'un Sokrates'i konuşturduğu diyaloglarında sıkça geçer. verdiğiniz o örnekler tıpkı Sokrates'in diyaloglarındaki gibi..
Hayırlı akşamlarınız olsun
Teşekkür ederim sevgili Ata kızı yüreğine sağlık.
Evet dilediğin kadar konuşabiliriz..
Sayın Bir gün mutlaka güzel paylaşım teşekkür ederim.
Saygılarımla
Bazen iyilik gibi gözüken şeyler de yaparız, mesela bir kanser hastasına şifasını bildiğimiz bir otu ve bunun o hastaya çok iyi geleceğini düşünüp önerirsiniz, bunu iyilik adına yaparsınız. Ama hasta bu yüzden belki de hayatını kaybeder.
Ya da çok şiddetli kavga esnasında kavgaya maruz kalan kişi tam şuurunu kaybedecekken o kişiye zarar vermek amacıyla atılan bir tokatın hayatını aklı başında sürdürmesini sağlayan görünüşte kötülük ama aslında iyilik olan bir sürü örnek verebilirim. İyilik ve kötülük insanların değişken ruh halleri olduğu için kime göre neye göre iyilik, ( kötülük) sorusunu da akıllara getirir. Hatta bilinçli göstermeliklere de hiç değinmedim bile :)
Bu konuyu istersen bitirmeden zaman zaman vakit buldukça burada irdeleyebiliriz. :)
Ya su göründüğü renkte değilse.
?..
“İyilik”iyilik, “kütülük” kötülük olur mu?
Günaydın :)
İnsanlardan kimileri iyiliğin anahtarı, kötülüğün kilidirler. Kimileri ise kötülüğün anahtarı, iyiliğin kilidirler. Ne mutlu Allah'ın iyiliğin anahtarlarını ellerine verdiği kimselere! Ne kötü Allah'ın kötülüğün anahtarlarını ellerine verdiği kimselere!
Alıntı.