Halbuki biz,
Herşeyi ilik ilik
Yaşayan insanlardık.
Sevda önünde dimdik
Yüreğimizden iliklenir
Yağmuru, havayı, güneşi
Kaçıncı aşık oluşumuz bu
Ölüp ölüp yaşayamadığımız.
Kaçıncı ölüşümüz bu
Susup susup konuşamadığımız.
Boğulmaktayım
Kendimi kendi içimdeki kuyuda
yitirmek yetmezmiş gibi
Bir de beni bambaşka bir kuyuya atmışlar
Ikisinden birden çıkmaya çalışmaktayım
Bir yandan kendimle boğuşurken
Masmavi göklerde,
Güneşli özgürlüklere layık gördük
Hep kuş isimleriyle hitap ettik sevdiklerimize.
Belki de biz teşvik ettik onları
Uzak diyarlara göç etmeye.
Beraber yaptığımız uçurtmalar
Geliyor aklıma
Çıldırıyorum..
Uyuyorum dayanamayıp
Uyuyorum uyuyorum
Ve şimdi yokluğuna adım atarken,
Cebime aşkını da koyup ayrılırken bu şehirden, ihbar ediyorum kendimi.
Bakalım hangi polis ikna olacak, cebimdekinin tek kullanımlık olduğuna.
Senden kopmanın, bende ortaya çıkardığı promilin normalin üstünde olmadığına.
Şimdi kalemimin dalgalarında
Umudu titriyor kelimelerimin
Anlatamıyorum derdimi
Yıkılıyorum.
Kaybedecek bir şeyim kalmadı
Kar altında kalmış bir şehir gibi, şair kesilmiş seni anlatıyorlar;
İçime işlenmiş halı desenleri, elimden tutan kapı kolları, dünyaya açılan tek pencerem ve fısıldayıp duran duvarlar,
Oturmuş seni anlatıyor iki odalı soğuk yalnızlığım.
Seninle martı uçuştururken kopan bilekliğin bakıyor yüzüme,
Tamir etmeye fırsatım olmadı.
Sen,
Yaşama sevinciyle dolu kadın.
Sen,
Umut elçisiydin milyonların.
Sen,
Eşşiz güzelliğiydin,
Bulutlardan ağır yüküm var
Ağırlığı var onlarca acının
Onlarca sevginin
Onlarca ayrılığın
İçimde onlarca özlemin kederi var
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!