Güzellik ayna ararken kendine,buldu göz bebeğini
ve
Kirpiklerinden evrenin sicimleri
Ey tanrının sırlı incisi sanadır bu sükunet ahti
İncirin ve zeytinin evrendeki kaderi
Hemen yanıbaşındayım sevgilinin
Gül tomurcuğu gözbebeklerini seyr ediyorum usulca
Aynaları geçerek geldim bu yıldıza
Perdenin arkasına ölerek geçtim dünyaya
Büyük bir salonda,ahengli bir dansın ortasında
Çatal,bıçak ve kaşık seslerinin vicdanları bastırdığı anda
Hükümdar alkış sesleri ile kendine ad koymakta
Tanrının yeryüzünde ki gölgesi,tanrıya sataşmakta
Akıntıya ters giden vücut ve pulları kapılmışsa akıntıya
Akmak gerek karşı taraflara
Dallardan köprüler ve taşlardan setler
Keserken akıntıyı her sefer
Kader ne tarafa aksa herkes ahkam keser
Kendime konuşmalar ve vaazlar esnasındayım
Kendi alemime bir rahmet edasıyla gönderildim
Aynalar kırdım ve aynalar kurdum
Her kapı deliğine uygun anahtar buldum
Bir sen kaldın sevgili
Nedir dostum bu arkadaşlık?
Konuşmak mı beraber? Yoksa usulca oturmak mı?
Mekkenin gençleri darbukayla dans ediyor
Yıldızlar tenhada koyun otlatıyor
Yalnız vezirler ve yalnız yıldızlar
Gün değişmeden az biraz önce
Yine sen geldin aklıma
Ve her gece gönlüme doğru uzun bir yolculuğa
Yalnız hissediyorum kendimi
Bunalıyor ve sıkılıyorum hayattan
İstanbul'a sevdası vardır şeytanların
Kopararak ve yıkarak severler şeytanlar
Şam'ın yıkık duvarlarında gizlenir sırları
Bağdat'ın sokaklarında gezer tüm yandaşları
Beraber konuştuğum arkadaşım...
Ve mesafesizce beraber sustuğum dostum...
Boşluğun içinde bir yıldız edasıyla
Dönmekteyim sessiz,sakin ve usulca
Biraz daha uyku,derin rüyalarım için
Şefkatli gözlerden uzak olmayan gönlüm için
Cennetten düşen elmayı hangi hırsız çaldı
İnsanın insan olması için
Sensin göğümdeki en parlak yıldız
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!