Muâllak Gündem Şiiri - Ben Özge 2

Salman Khan "sevginin gücü" sayesinde o müşkül yolculuğu tamamlamış ve Shahida'yı annesine kavuşturmak için Hint kumaşından yüreğini bir atlas gibi yerlere sermişti.
Shahida'yı son kez güldürebilmek için neşeyle tavuk dansı ederken
Shahida "sevginin gücüyle" boğazını saran o dikenli tellerden kurtulmuş, dili çözülmüş ve ilk sözcüğüyle gökyüzündeki tüm kuşları çağırmıştı.
Çağırdığı kuşlar İpekyolu yordamıyla
Shahida'nın kollarındaki o renkli bileziklerden dünyadaki tüm çocuklara dağıttılar.

Bu durumda herhangi bir "şüphe izi" bulamayan Sherlok Holmes, tümdengelip tümevarma yolunda aklın sınırlarını aşmış, yolun sonuna ulaşınca da delirmemek için kendini Çin Seddi'nin surlarından aşağı bırakmıştı.
O esnada kuvvet şerbetini fazla kaçıran Oburiks "ağaç" dergisinin yaprakları arasında uyuyakalmıştı.
Orhan Veli'nin teorisine göre "bu güzel havanın birini mahvetmesi" gerekiyordu ki...
Newton'un "yer çekimi kanununa" daha fazla direnemeyen Oburiks'in göbeği büyük bir gürültüyle patladı ve obruks gibi dibe çöktü.
Bu hava akımının yarattığı kirlilik şüphenin tüm izlerini yok etti.
Bu duruma sinirlenen Sherlok Holmes, işsiz kalma endişesiyle "kızıl dosya" henüz kapanmadı, hepinizin zihnini okuyacağım, savunun leen diyerek büyütecini çıkarıp sağa sola savurmaya başladı.
Tek vuruşla; akıl oyununda kırk taşı, kelime oyununda kır başı, yere serdi.

Şeyh Ahmet Zamanî Hazretleri "Huzur" içinde "Mahur Beste"liyor "Saatleri Ayarlama Enstitüsü" nün sükûnetini muhafaza etmek amacıyla istiflediği zamanı, saat dilimlerinden izliyordu.
Şeyh Ahmet Zamanî Hazretleri; Sherlok Holmes'e "Sen onlardan değil önce kendinden şüphe et" yazıp mesajını zihin yoluyla gönderdi.

Yıldırım Bayezid sefer hâlinde olduğundan iç ve dış hatlar sürekli birbirine karışıyordu. Bu ileti yanlışlıkla tik taka çarpıp yutu-beye, cins-taya oradan da YKS öğrencilerine iletildi.
Zavallı öğrenciler her zamanki gibi iki şık arasında şüpheye düşüp kararsız kaldılar ve birçoğu yanlış şıkkı işaretledi.

Bu duruma en çok Oğuz Atay içerledi.
"Hayatta üç yanlışım oldu, Olric" dedi
Olric "nedir efendim" diye sordu.
Oğuz Atay, "tanıdım, inandım, güvendim.
Ama bir doğrum oldu." Dedi.
Olric"o nedir efendim" diye sordu.
"Sevdim" Olric "fakat sende bilirsin ki üç yanlış bir doğruyu götürür." Dedi.

Oğuz Atay, sayesinde üç yanlışın bir doğruyu götürdüğünü öğrenen öğrenciler soruları hazırlayan yetkililere "biz size sövdüğümüzü dünyalara bildirdik" diyerek geri bildirimde bulundular.

Ahmet Mithat Efendi, yaşanan gerilimi bir nebze olsun azaltmak amacıyla tam üç yüz atlı sayfalık nasihat bildirisi hazırlayıp okuyucuya takdim etmeye hazırlanıyordu -ki yazı makinesinin beyni yanınca- karinenin ucunu kaçırdı.

Bu tehlikeyi Sezen Aksu, okuyucuya "gitttt gitttt me" şarkısını dörtlük ve örtük olarak iletiyor, okuyucunun kafasını daha çok karıştırıyordu.
Kısa bir sürede sarı ve kırmızı odalar hatta X'teki sohbet odaları da dahil boşalmış Sezen aksu'nun "geri dön" yakarışlarına rağmen dünyada okuyucu namına sahip, hiç kimse kalmamıştı.
İnsanların arkalarına bile bakmadan kaçıştıklarını gören Küçük Prens Soryelinç'e "insanlar nerede, insanlar nereye gidiyor?" Diye sordu.

Soryelinç:
Küçük Prens'e "bırak gitsinler"
Hem "insanların içinde de yalnızdır insan"
Ah o insanlar!
Kendilerine tek bir amaç edinirler ve o amaca tutunurlar.
O amacı gerçekleştiremediklerinde ise ya hayata küserler ya da kendilerinden kaçarlar.
Senin de tek bir amacın olsun tıpkı "bir ağaç gibi tek ve hür" ve amaçların olsun
dallarından biri kırılsa da diğerlerinde açan çiçekler gökyüzüne kadar uzansın "bir orman gibi kardeşcesine..." diyerek Nâzım'a atıfta bulunup Özdemir Âsaf gibi çelişkili ifadelerde bulundu.
...

Muâllakta herhangi bir yer,
(ön söz ss.1)-(son söz ss. 999) arası...

Tu Jo Mila
https://youtu.be/e_caSUMjJ1M?si=sMfPHoKOkjTyiJun