Oruç ayı geldiğinde, hilali görmek* amacıyla,
Çıktı bir tepeye Halife Ömer birkaç adamıyla.
Biri “Ey Ömer işte hilal” dedi.
Halife baktı ama hilali göremedi.
Dedi ki ona dönerek halife,
“Yüzünü yıka da bak hilale.
İyice anla,
Gördüğün gerçek mi, hayal mi ne? ”
Adam yüzünü yıkadı ve baktı.
Hilali göremeyince epeyce şaştı.
Dedi ”Hilal gibi olan kaşımın, gölgesini görmüşüm.
Gölgeyi gerçek sanıp, yanılgıya düşmüşüm.
Suyla sıvazlayınca kaşımı, yay şekli kayboldu.
Gerçek sandığım hilalin hayali yok oldu.”
Her gördüğünü gerçek sanma
Hiçbir şeyle ilgili karar alma.
Yapmadan esaslı bir araştırma.
Gözümüz bizi yanıltabilir.
Araştırmadan, incelemeden karar verilmemelidir.
Göz boyayıcılar yanıltır seni.
Sevmez Hz.Allah,
Sorgulayıp, incelemeyeni,
Akılsızı ve aklını işletmeyeni.
06.09.2015
Saygılar ve Sevgiler.
Fatih Lütfü Aydın
*http://www.kuransitesi.com/Kuran/Hilalin-Gorulmesi/
İSRÂ-36
Yaşar Nuri Öztürk: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.
Hikmetler.
• Gözün her gördüğüne işte hakikat budur diye sarılmak ve saplanmak doğru değildir. Gözün her zaman yanılması mümkündür. Bundan dolayıdır ki gördüğümüzden tamamen emin olmadan, lüzumlu tetkikleri yapmadan söyleyeceğimiz söz yanlış olabilir. Gözümüz bizi yanıltabilir. Bunu unutmamak gerekir.
Mesnevi’de Geçen Bütün Hikâyeler ve Hikmetler. Sh. 63 Mehmet Zeren BİLGE KÜLTÜR SANAT.
Bu ikinci cildin gecikmesinde bazı hikmetler vardır. _sin faydalarına dair Allah hikmetleri, kula tamamiyle malûm
olsa kul, o isi yapamaz, âciz kalır. Allahnın sonsuz hikmetleri; idrakini yıkar,harabeder. Kul o ise koyulmaz. Ulu
Allah, o sonsuz hikmetlerden pek az bir miktarını, kula yular yapar, onu o ise çeker. O isin faydasından hiç
haber vermese kul hiç harekete gelmez. Çünkü hareket,insanların faydası içindir ve biz o yüzden ise koyuluruz.
O isin hikmetini tamamiyle bildirse kul yine harekete gelemez. Nitekim devenin yuları olmasa yürümez. Fakat
yular agır ve büyük olsa yine gidemez, çöküverir. “Hiçbir sey yoktur ki hazineleri bizde olmasın. Fakat onu
ancak mâlum bir miktarda indiririz. ”Toprak susuz kerpiç olmaz. Fakat “Allah gökyüzünü yüceltti, ölçülü yaptı.
”Her seyi de ölçülü verir; sayısız, ölçüsüz degil. Ancak halk ve beseriyet âleminden geçen kisiler, ”Allah,diledigini
sayısız bir surette rızıklandırır” hükmüne mahzar olanlar ve tatmayan bilmez sırrına erenler, bundan
müstesnadır.
Birisi “Âsıklık nedir? Diye sordu.
Dedim ki:Benim gibi olursan bilirsin.
Ask, sayıya sıgmaz,ölçüye gelmez sevgidir.
Bundan dolayı, hakikatte Halk sıfatıdır, kula nispet edilmesi mecazidir demislerdir. ”Allah onları sever” sözü
nerede kaldı?
Allah Peygamberine daimî ve çok salâtü selâm olsun.
MESNEV_ II
Bu Mesnevi bir müddet gecikti. Kanın süt olması için bir zaman lâzımdır.
Bahtın yeni bir çocuk dogurmadıkça kan, tatlı süt haline gelmez. Bunu güzelce duy.
Hak Ziyası Hüsamettin, gögün yücesinden tekrar dizgin çevirince yine Mesnevi’ye baslandı.
Hakikatler miracına gitmisti, o yüzden onun baharı olmadıgı cihetle koncalar açılmamıstı.
5. Denizden tekrar kıyıya dönünce Mesnevi siirinin çengi de düzeldi, çalınmaya baslandı.
Ruhların cilâsı olan Mesnevi’ye, yeniden recebin on besinci günü baslandı.
Bu alısverise baslayıs tarihi, (Hicri) 662 tarihiydi.
Bir bülbül buradan uçup gitti, dönüp yine geri geldi. Bu manaları anlamak için doganlastı.
Bu doganın konagı, padisahın kolu olsun; bu kapı, halka ebediyen açık kalsın.
10. Bu kapının afeti, heva ve sehvettir. Yoksa burada daima serbetler içilir durur.
Bu agzı kapa da o âlemi gör. O âleme gözbagı, bogaz ve agızdır.
Ey agız, sen esasen cehennemin bir alevisin! Ey cihan, sen zaten bir berzaha benzersin!
Baki nur, asagılık dünyanın ardındadır. Saf süt, kan nehirlerinin ardındadır.
Oraya ihtiyarsız bir attın mı… sütün karısır, kan haline gelir.
15. Âdem peygamber, nefis zevkine bir adım attı, cennetin bas kösesinden ayrılma zinciri, bogazına
geçti.
Melek, Seytandan kaçar gibi ondan kaçmaya basladı. Bir lokma ekmek için ne kadar gözyası döktü.
Gerçi cüret ettigi suç bir kıl kadardı. Fakat o kıl iki gözde bitmisti.
Âdem,kadim nur’un gözüydü.Gözde kıl,büyük bir dag kesilir.
Eger Âdem, o hususta mesverette bulunsaydı pisman olup özürler serdetmezdi.
20. Çünkü bir akıl, baska bir akılla birlesti mi; kötü ise, kötü söze mani olur.
Fakat nefis, baska bir nefisle dost olursa cüzi akıl muattal olur, bir ise yaramaz.
Yalnızlıktan ümitsizlige düsünce günes gibi bir sevgilinin gölgesi altına gir.
Yürü, tez bir Allah dostu ara. Böyle yaptın mı, Allah, senin dostun olur.
Halvette oturup gözünü yuman da bunu yine dosttan ögrenmistir.
25. Agyardan halvet etmek gerek, yardan degil. Kürk, kısın ise yarar, baharın degil.
Akıl baska bir akılla birlesti mi nur artar, yol meydana çıkar.
Fakat nefis, bir baska nefisle sevinir, gülerse karanlık çogalır, yol gizlenir.
Ey avcı, dost senin gözündür. Onu çerçöpten arı tut.
Sakın dil süpürgesiyle ona toz kondurma. Göze tozu topragı hediye götürme.
30. Zira mümin, müminin aynası olunca yüzü bugulanmadan kurtulur.
Mahzunluk zamanında dost, can aynasıdır. Aynanın yüzünü nefesle bugulandırma.
Nefesinden bugulanıp yüzünü senden örtmemesi için her nefeste solugunu tutman lâzım.
Topraktan asagı mısın ki? Toprak bile sevgiliyi bulunca bir bahar yüzünden yüz binlerce çiçege kavustu.
O yas agaç, sevgiliyle bulusunca hos bir hava yüzünden bastan ayaga açıldı, donandı.
35. Fakat gözün aykırı bir dost görünce basını, yüzünü yorgana çekti.
“ Kötü dostla ünsiyet, belâya bulasmaktır. Mademki o geldi, bana uyumak düser.
Uyuyayım da Eshabı Kehf’ten olayım. O sıkıntıda o minnette mahpus kalmak, Dıkyanus’tan iyi” dedi.
Eshabı kehf’in uyanıklıgı,Dıkyanus’a kulluk etmekti. Fakat uykuları; sereflerini, haysiyetlerini korumus oldu.
Bilgiyle uyumak uyanıklıktır. Vay bilgisizle oturan uyanık kisiye!
40. Kargalar, güz mevsimi otaglarını kurdular mı, bülbüller gizlenir ve susarlar.
Çünkü gül bahçesi olmayınca, bülbül sükût eder. Günesin kaybolusu, uyanıklıgı öldürür.
Ey günes! Sen yeraltını aydınlatmak üzere bu gül bahçesini terk ediyorsun.
Fakat marifet günesi, bir yerden bir yere gitmez, o günes dolunmaz. Onun tanyeri akıl ve candan baska bir
yer degildir.
Hele isi gücü; gündüz olsun gece olsun, âlemi aydınlatmak olan o cihanın kemal günesi hiç kaybolmaz.
45. _skender’sen gün dogusuna gel. Ondan sonra nereye gidersen nurlusun, kuvvetlisin!
Ondan sonra nereye varsan orası dogu olur; dogrular senin batına âsık kesilir.
Senin yarasa duygun batıya dogru kosmakta, inciler saçan duygun da doguya dogru akmakta.
Ey atlı! Duygu yolu, eseklerin yoludur.Ey eseklere karısan, utan!
Bu bes duygudan baska bes duygu daha vardır. O duygular kırmızı altın gibidir, bunlar bakır gibi.
50. Tanıyısta, anlayısta mahareti olanlar, o pazarda nasıl olur da bakır duyguyu altın duygu gibi alırlar?
Bedenlerin duygusu, zulmet gıdası yemekte, can duygusuysa bir günesten çerezlenmekte.
Ey duygularını derleyip toplayarak gayp âlemine götüren! Musa gibi elini koynundan çıkar.
Ey sıfatları marifet günesi olan! Bu âlem günesi, bir sıfatla mukayyettir.
Halbuki sen gâh günes olursun, gâh deniz. Gâh Kafdagı kesilirsin, gâh Anka.
55. Fakat hakikatte sen ne bu olursun, ne o. Ey vehimlerden uzak, ey ilerden ileri!
Ruh; ilimle, akılla dosttur. Ruhun Arapça’yla, Türkçe’yle ne isi var?
Ey naksı, sureti olmayan! Bunca nakıslar, bunca suretlerle, sana hem müsebbih hayran olmustur, hem
muvahhit!
Gâh müsebbihi muvahhit yapmakta, gâh suretler muvahhidin yolunu kesmekte.
Gâh sarhoslukla sana Ebül Hasen der, gâh ey yası küçük, ey bedeni taze ve yumusak güzel diye hitabeder.
60. Bazen de kendi suretini viran eder ve bunu, sevgiliyi tenzih etmek için yapar.
Duygu gözünün mezhebi, _tizaldir. Akıl gözüyse vuslata kavusmustur, Sünnî’dir.
_tizale uyan, duyguya kapılmıstır. Fakat sapıklıktan kendini Sünnî gösterir.
Duyguda kalan kisi, Mutezilî’dir. Sünnî’yim dese de cahillikten der.
Duygudan çıkan kisi Sünnî’dir. Gören göz, izi hos akıl gözüdür.
65. Hayvan duygusu padisahı görseydi öküzle esek de Allahyı görürdü.
Sende hayvan duygusundan baska, heva ve hevesten dısarı bir duygu olmasaydı.
Âdem ogulları; nasıl olurda mükerrem, nasıl olur da hayvanla müsterek duygu ile sırra mahrem
olurlardı?
Sen suretten kurtulmadıkça Allahya surete sıgmaz, yahut sıgar demen, aslı olmayan bir sözden ibarettir.
Tasvire sıgar, yahut sıgmaz bahsi; tamamiyle iç olmus, suretten kurtulmus adamın harcıdır.
70. Eger körsen köre teklif yoktur. Degilsen yürü, var; sabır kurtulusun anahtarıdır.
Sabır ilâcı, gözlerin perdesini de yakar, gögüsleri gönülleri de yarıp açar.
Gönül aynası saf ve pak bir hale gelince sudan, topraktan hariç suretler görürsün.
Naksı da müsahede edersin, nakkası da. Devlet yaygısını da, onu döseyeni de.
Sevgilimin hayali bana Halil gibidir. Sureti put ama manası putları kırmakta.
75. Allah’ya sükür olsun ki o zahir olunca can, onun hayalinden, kendi hayalini gördü.
Kapısının topragı, gönlümü teshir etti. Senin topragına karsı ululananın toprak basına.!
Dedim ki; Eger güzelsem bu güzelligi onun lûtfu olarak kabul ederim. Degilsem zaten çirkinlikler bile bana
güler!
Çaresi su: Kendime bakayım kendime çeki düzen vereyim. Bakalım, ona lâyık mıyım, degil miyim?
O güzeldir, güzelligi sever. Taze bir delikanlı, kart bir ihtiyarı nasıl seçer?
80. Temizler, kimlerindir? Temizlerin. Su meydandadır: Güzel, güzeli sever, güzeli ister.
Sunu bil ki güzel, güzeli cezbeder. “ Temizler,temizler içindir” âyetini oku!
Âlem de her sey, bir sey cezbeder. Sıcak sıcagı çeker, soguk sogugu.
Aslı olmayan, aslı olmayanları çekmektedir, bakilerde bakilerden sarhos olmakta.
Cehennem ehli olanlar, cehennem ehli olanları cezbeder. Nura mensup olanlar, ancak nura mensup olanları
ister.
Gözünü yumdun mu canın kopuyormus gibi bir eleme, bir ıstıraba düsersin. Gözün, gündüzün nurundan
ayrılmaya sabrı yoktur.
85. Gözünü yumdun mu tasalanır, gama, gussaya düsersin. Gözün nuru, gündüzün nurundan ayrılamaz.
Senin tasan, gam ve gussan; hemencecik gündüzün nuruna kavusmak isteyen göz nurunun cazibesinden ileri
gelir.
Gözün açıkken de tasalanırsan bil ki gönül gözünü yummussundur,onu aç!
Bil ki sıkıntı gönlünün iki gözü de kapalı oldugundandır. Gönül gözü kıyasa sıgmaz bir ziya arayıp
durmaktadır.
O iki ebedî nurun firkati, seni tasalandırmaktadır. Onu koru!
90. O madem ki beni çagırmakta, ben de kendime bakayım. Onun cazibesine lâyık mıyım, yoksa çirkin miyim?
Bir güzel, pesine bir çirkini takarsa onunla alay ediyor demektir.
Acaba yüzümü nasıl göreyim? Ne renkteyim ki, gündüz gibi miyim, gece gibi mi?
Diye can suretimi hayli zamandır arayıp duruyordum. Fakat suretim kimseden görünmüyordu.
Nihayet dedim ki, ayna neden icadedilmis, ne güne yarar? Herkes nedir, kimdir, kendisini bilsin diye degil mi?
95. Demirden yapılma ayna suretler içindir. Can yüzünün aynasıysa çok pahalı, çok degerlidir.
Can aynası ancak sevgilinin yüzüdür. O sevgilinin yüzü ki, o diyardan.
Dedim ki: Ey gönül sen küllî bir ayna ara. Denize git, ırmaktan is bitmez!
Kul, bu istek yüzünden civarına geldi. Meryem’i hurma fidanına derdi çekti.
Gönlüm, gözünü görünce o görmemis göz yok oldu; gönlüm gözün ta kendisi kesildi.
100. Seni ebedî olarak küllî bir ayna gördüm. Gözünden kendi suretimi müsahede ettim.
Nihayet ben, beni buldum, iki gözünde aydın bir yol gördüm, dedim
Vehmin; kendine gel, o senin hayalindir. Kendini hayalinden ayırdet dedi.
Suretim gözünden seslendi: Birlikte ben senim, sen de bensin.
Hayal bu zevali olmayan aydın gözdeki hakikatlerden nasıl yol bulur da girer?
105. Suretini, benden baskasının gözlerinden görürsen onu hayal bil, onu reddet!
Çünkü benden baskası, gözüne yokluk sürmesi çekmekt, e hakikatte yok olan seylerle gözünü
sürmelemekte… Sarabı, Seytanının tasvirinden tatmaktadır.
Onun gözü hayal ve yokluk evidir. Hulâsa o, yokları var görür.
Benim gözüme ululuk sahibi Allah’nın sürmesiyle sürmelenmistir. Varlık evidir, hayal evi degil.
Gözünde bir tek kıl olsa hayalinde gevher, yesim tası gibi görünür.
110. Hayalinden tamamıyla geçersen o vakit yesim tasını,gevherden ayırt edebilirsin.
Ey gevher tanıyan kisi, bir hikâye dinle de meydanda ve apaçık olan seyi kıyastan fark et.
Allah razı olsun,Ömer zamanında birisinin, hayalini hilâl sanması.
Ömer zamanında oruç ayı geldi. Birkaç kisi bir dagın tepesine kostu.
Oruç ayının hilâlini görüp kutlulanmak,onu hayra yormak istiyorlardı. Birisi “ Ey Ömer, iste hilâl” dedi.
Ömer gökyüzüne baktıysa da ayı göremedi. “ Bu ay senin hayalinden meydana geldi.
115. Yoksa ben, gökleri senden daha iyi görürüm.Tertemiz hilâli nasıl olur da görmem?
Elini ısla da kasını sıvazla. Ondan sonra hilâle bak! ” dedi.
Adam elini ıslayıp kasını sıvazlayınca ayı göremedi. “ Padisahım, ay yok görünmez oldu” dedi.
Ömer dedi ki: “Evet, kasının kılı seni süphelendirdi; yaydan sana bir ok attı”.
Onun yolunu bir egri kıl kesti, o yüzden ayı gördüm diye davaya kalkıstı.
120. Bir egri kıl gökyüzüne perde olursa bütün vücudun egri olunca halin ne olur?
Her cüz’ünü dogrulara uyup dogrult. Ey dogru yola giden,o esikten bas çekme!
Teraziyi, terazi dogrulttugu gibi terazinin degerini azaltan da yine terazidir.
Dogru olmayanlarla tartılan eksiklige düser, aklı sasar kalır.
Yürü, kâfirlere karsı siddetli ol; agyarın dostluguna toprak saç!
125. Agyarın basına kılıç kesil; kendine gel; tilkilik etme, aslan ol.
Ki dostlar gayretleri yüzünden senden kesilmesinler! Çünkü o dikenler, bu güle düsmandır.
Atese üzerlik tohumu serper gibi kurtların basına ates serp; çünkü o kurtlar, Yusuf’un düsmanlarıdır.
Kendine gel, Seytan sana “ babasının canı” der bu suretle o lain seni aldatır.
Bu kara yüzlü, babana da bu seytanlıgı yaptı. Âdem’i de mat etti.
130. Bu kuzgun, satranç basın da çeviktir. Yarı uykulu gözle kuzgunu dogan görme!
Çünkü o kadar çok oyunlar bilir ki bogazında bir çöp gibi kalakalır.!
Onun çöpü bogazlarda durur. O çöp nedir? Mevki ve mal sevdası.
Ey kararsız kisi, mal çöpten ibarettir. Ama bogazındaysa Abıhayatı içirmez.
Malını, düzenbaz bir düsman çalacak olsa bir yol keseni, baska bir yol kesen dolandırmıs demektir.
Kayıt Tarihi : 6.9.2015 21:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!