Dört Ocak Gecesinde Eski Bir Kilisede Oturdum Şiir Yazdım...
Günlerin karanlığında arayıp aradım
Sessizlikten çıkan sesleri yakalamaya çalıştım
Bir yerlerde oturup kalemimle konuşmak istedim
İçimdeki sözcükleri dışarıya çıkarmak istedim
Dünyanın gözünde yaşam, sonsuz mutsuzluğun renginde
Gözlerimde yaşananlar, çizilmeyen terazi kaygısında
Hep aynı acının siyahı, tükenmeyen külleri andırırken
İnsan zihni hakir görülen yerden kopuş çabalarında
Bitmeyen direnişin engin gölünde sesin kesilirken
Gökyüzünün Derinliklerinde Korkutan Tanrı'ya Arzulanan Ceza
İçki kokuları bardağın içinden kıpırdarken,
Gökte gezegenleri izlerken,
Kutsal dini özümsemeyi anlarken,
Vicdanım kederle kabarırken,
Gün Batarken
Güneşin ışığındayken
Bütün göğün bembeyaz bir gürültüyle
Teselli etmişti karşılıksız umutlarımı.
Yeter ki; şiirimde olsun,
Sen gidince uğruna yaşadığım her şey
O götürülen kalbimin ölçüsü olur
Kül olur küllerinde nasıl hakkımı verirsin
Gecelerin komşu olduğu gündüzleri unuturum
Uyanıkken hayalimde sonsuz sessizlikler
Korku derinlerinde canımı kaçıran cinayetler
Birkopici gökyüzünde, ışıkla karışık karanlık,
Gölge gibi geçer önümüzden, tüm umutları yıkar.
İçinden kendi korkularının sesleri sızar,
Yüreğinin derinliklerinde korkuyla titreyerek.
Ömrünün sonu, ya da bir sonraki adımın ne olduğu belli değil,
Karşılamayız ölümü sonsuz uzamın başında
Bilgi, içimizdeki spermin kötülüklerinden doğar
Alev saçan cehennemde "gülümsemeye" bile tahammül yok
Truva’yı arayanlar, arzunun derinliklerinde boğulur
Gelme aşk, kalbimizin uçurumuna kaybol
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!