Kalbimden gönlüme ince bir yol var
Üstünde ateşler döşeli bir yol
Geçmezsem arkamda uçsuz bir çöl var
Geçersem meçhule götüren bir yol
Şimdiki Leyla’lar iki yüzlüler
Dostum, Abdullah KINAŞ’a
Bizimde
bekâr evlerinde geçen günlerimiz vardı
elimizde uzunsamsun
ve radikal havaları estirirdi
Bana ayrılıktan bahset bu akşam
Göz yaşlarım
Tütün gibi sızıyor ciğerime
Sevdiğime ayrılığı söyledim
Ölümle tanışınca ürkmesin diye
Bahtını bulmuş bir gelincik gibi
Yollara düştüğümde
Yüreğimde ıssız bir rüzgar ve bir orman tenhalığı
Avuçlarımda sabır ağacının yontusu
Ve birden bire yağan
Sıradan sağanaklar ülkesinde
Sahte bir sevgili gibi duruyor şiir.
En iflah olmaz yanlarımı
Törpülüyor acımadan.
İşte bu yalnızlığın adı:
Yârdan ayrılık.
Taze sürgünlerim bitince geldim
Yitik bir aşkın viranesiyim
Dağ diye kalbimin özünü deldim
Bir meçhul dünyanın divanesiyim
İçimden bir feryat yükselir daim
1.
sararmış bir çiçekten
ruhuma taç yapınca
gözlerin uzaklarda
ölüm gazeli okur
unutma
kızım süveyda için
Minik gözlerini açıp da bana
Yine “babacığım” der misin kızım!
Minik kollarını sarıp boynuma
Yine “babacığım” der misin kızım!
Bırakın yakamı arkadaşlarım
Riya renkli kumaş yoktur üstümde
Bilsin beni yalnız şu göz yaşlarım
Çünkü gösterişe çoktan küstüm ben
Yapmacık her tavır bana işkence
Bir düş kur
Kuşları düşün önce
Alabildiğine özgür.
Bir düş kur
Uyumadan önce



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!