Güneşin gökyüzüne asılı duruşu gibi,
Gönlümün en bereketli köşesi asıldı yüreğine,
Ellerimi hâlâ hissederim tuttuğunu,
Sıcak bakışın gözlerimde ince bir tüldür,
Anne, iklimin her mevsim gonca bir güldür...
Ellerim soğuyor
Tut istersen
Bir nefes ver
Denizin sustuğu bir gecede,
Yüreğinden taşan okyanustan bir ses ver
Açsam elimi,
Ve içinde açsa bahar çiçeğini
Gönlüm takdirine râm olur
Koparılmasın
Hiç bir çiçek, sunmak için dahi
Ezelden iki dost, bitişik komşu evimize
Kuşların gölgesinde güldüğümüz bahçemize
Tarihin gıcırtısı sinen bastığım eşiğe
Tavan arasındaki beni büyüten beşiğe
Erişir hüzün toprağın bağrına yağmur, yağmur
Seni görmeyen gözüme bir damla bile değmesin
Bilirim vakit erişse de gelmez gönlüme bahar
Her çiçek seni açmadan, bülbül güle değmesin
Ey bedenimin demir parmaklığı
Ruhumun özgürlüğü
Deniz
Köpüğün alev midir
Dalgaların,
Taze elbiseni giyme vakti geldi Erciyes,
Bembeyaz, tertemiz...
Başın yine dumanlı.
Sanki örtüsüne bürünmüş namaz kılan annemiz...
Göz ucuyla attığın her bakış kızılca kıyamet,
Bu şehir kaç civanmerti harcadı kim bilir,
Kanı sokaklarda kuruyan...
Buz tutan düşler eridi,
Ve yoğruldu yorgun düşen ışıkların sisli aydınlığında,
Akıl verme katı değil burası
Bir hüzün, bir yalnızlık belki de bir özlem türküsüdür işittiklerin
İki yol var önümde
Şaşaalarla açılanı sığ, sessizce açılanı derin.
Sığ olana sığamadan geçer giderim.
Gök gürültülü zamanlarda sicim gibi yağan yağmurun ıslattığı kırık hayalin,
Bir bardak suda boğulduğu günlere geldik,
Aç gözlerini, iyi seyret,
Yanan yüreğin külleri dökülürken, yıkılan bir binanın enkazı gibi üstümüze...
Ne yağmur temizler bu pis artığı,
Ne hüzün, ne masumiyetinin çatısı altına sığındığımız yalanın tebessümü...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!