Nereden baksam yalan.
Kırkikindi düşüsün.
İçimde pervaz vuran,
Bir yusufçuk kuşusun.
Hasret bir karaçalı.
Dışarıda karanlık, odamda biri…
Bu gece ilk defa hayalet gördüm.
Hala bakımlıydı, narin elleri.
Usulca dokunup, adını sordum.
O bir siluetti, bir gölge, bir düş.
Kalbim karanlıkta karar kılıyor.
Kalbim siyahî bir huzur buluyor.
Gece misafirim, bende kalıyor.
Çay içtik, sigara sardık.
Ey yüce karanlık, ah sevgili yar…
Bir misafir gibi ağırlıyorum
Odamdan içeri giren sesleri
Kulak kesiliyor ve dinliyorum.
Nabzımı durdurup bir an sesleri.
İstasyon bir şenlik yaşıyor bu an.
Ağlattığın o günden beri gülmedi yüzüm.
Beni koyup gittiğin günden beri öksüzüm.
İnsan yüzü görmemiş bir insanım ben artık.
Son ver artık ruhumu boğduğun bu hüzüne.
Topal leylekler gibi baktırma gökyüzüne!
Sanırlar sen benim yalnız çilemsin.
Vurulmuş gençliğim, düşmüş kalemsin
Gücüme gider yokluğun.
Kör-kandil geceyi boğarken güneş,
Bir müjde misali doğarken güneş,
Torosları canlı ben remzederim.
Sevgili, bir yüce dağdır yüreğim;
Ama dumansız…
Çıkar da karşıma cellât bir keder.
“Şentürk, gençliğini hiç yaşama!” der.
Sen yoksun, yok artık kahır bu akşam.
Ne ümit ne keder; belki biraz gam…
Artık ne duam var ne de bedduam,
İçinde senin olduğun.
Seni eş tutarken tomurcuk güle,
Umutlar, korkular, kinler, kaygılar…
Zamanla su gibi erir duygular.
Derin suskunluğa yeminli sular.
Kalbim aşkına pervane…
Yürekte kandildir aşkın,
Attıkça sönmemek üzre.
İçten içedir bu sürgün,
Geriye dönmemek üzre.
Şunu da dünya görsün ki



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!