Güzel yurdumda kırk bin tane köy olduğunu söylerlerdi benim çocukluğumda.Hala öylemi bilmem saymadım.İşte bu köylerimizin hepsi yeşillik içinde,ahşap evlerden kuruludur.Hoş son dönemlerde bazı köylerimizde beton evler yapılıyor ama bizim köylerimizin özelliği bahçe içinde altında ahır olan ahşap evlerdir.
Bu köylerimizin meşhurları vardır.Hepsi kendisine göre köyleri sömürür.Kimi duygusal yaklaşır, kimi dinsel, kimi korkutur, kimi sevdirir, ama köyümü sömürür. Kimdir bunlar; delisi, çobanı, sırtmacı, hocası, şıhı, ağası.
Benim köyümde de vardı böyle bir deli. Büyüklerimiz neden deli demişler bilmiyorum,sorardık anlatmazlardı nedense. Zaten bize büyüklerimiz hiçbir şey anlatmazlar:
- Büyüyünce öğrenirsin. Derlerdi.
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Devamını Oku
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne



Çok güzel ve ders alınması gereken bir olayı harika bir dille anlatmışsınız. Tebrikler size ve Yusuf dayınıza....
Aklı kıt Yusuf Dayı bile ikram ettiğin bir tabak yemeği yıllarca unutmamış.
Hikayeniz ders verici. Çok harika bir üslup ile mükemmel mesajlar vermişsiniz. Kutlyuor saygılar sunuyorum
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta