Sorsan bana sevgilim, “Sevmek mi yoksa sevilmek mi?” diye, “Hem sevmek hem sevilmek,” derim.
Ama sevmek belki bir şeydir, sevilmek çok şey.
Sevilmek:
Dizlerindeki yaraların öpülmesi gibi bir şey.
Ağlayan çocukluğunun kucaklanması gibi.
Son Mektup
Sökülsün cümle mısralar, kalemlerin ucundan.
Bir daha ısıtmasın hiçbir hece, hiçbir yeri.
Bir adım atsam sana, bin adım geri çekiyor bu ayrılık.
Gözlerim, bir “taç utangaçlığı”ile sana bakıyor.
Uzun zamandır seviyorum seni.
Gizlice büyüttüm içimde senin adını taşıyan bir dünyayı.
Her bakışında dallar uzattım gökyüzüne,
Her gülüşünde çiçekler açtı avuçlarımda.
Sana dokunmadan avuçladım teninin sıcaklığını,
Unutmayı Öğretemezsin Bana
Giderken, ardıma bakmamayı öğütlemiştim kendime,
Yüreğimin yankılarına sağır kesilip,
Unutulacak bir anı olmayı seçmiştim senin gözlerinde.
Ama kim unutabilir kendini bıraktığı bir yerde?
Uyandırmayın Şehri
Uyandırmayın şehri.
Bu gece hâlâ nefes alıyor karanlığım,
asfaltın damarlarından yavaşça akıyor sessizliğim.
Yağmur iniyor usulca;
Yağmurlardan Bahset
İcab eder söylemek istersen, bilmek isterim
Saçmaladığın bahanelerin ardında yatan gerçekleri.
Ya da boşver… bana yağmurlardan bahset,
Sonrasında çıkacak gökkuşağından.
Yağmur Olup Giden
Sustum ya…
Anladım.
Her kelimem biraz daha batıyordu içine.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!