Bir seni sevebildim
Ufuk çizgisini sen mi çizdin?
Aşk bir zehir ve sen en tatlısı
Her matemde hatırlatır kendini
Eski bir fotoğrafın rüyası
Kapına kölen mi olmam gerek?
İyi! Bazı köleler hürdende hürdür..
Ruhsuz bir bedeni seçmemek mi salaklık?
Eh! Bazı diriler cesetlerdende ölüdür.
Atıldığım engin topraklara ne demeli?
eskisi kadar düşünemiyorum yazdıklarımı
merak etmiyorum yarın olacakları
koklamıyorum ne aşkı ne baharı
buğultu ve sis kokan odalarımın kralıyım
uçsuz bucaksız demirlerle kesildi dört bir yan
sonun uçurumundayım
sağ elimde çınara bağlı bir halat
sallandım guguklu saat gibi
bir daha çeksem halat kopacak
biraz salsam elimden kayacak
çaresizliğin böylesi, bu denlisi
Öyle bir köprü ki geçmem gerek
Türkoğlu Türküm, küffara lanet
Zehrederim esareti zincirlerime
Eder ise icabet!
Tecelli ederse kanım yeryüzüne
her şeyin ucuna hapsedildim
ya olsaydım ya da olmasaydım keşke
mesele bundan ibaret olsaydı
ya olur gibi olmasaydı
ya da olmasaydı keşke
kimsede olmayan kanatlar taktılar bana
Cemiyetler dolusu içilen kör şarabın
Koşulsuz teslimiyet tebliğine ayaklanışı esnasında
Gümüş cevheriyle donanmış tepsiden
Kırmızı pabuçlarının uçlarına devrildi bulutlar
Kötek sızdıran geçmişin özgür rüyasında
sahipsiz sanıp binilen o geminin
içine okyanuslar ektim
kaşım atardamarı gibi sallandı ama
senin tongan hırçın deremi durduramaz
attığın tekme beni devirmedi, şeytan
kalkıyorum, kalkacağım
düşler daima yaşanılandan afilli gelecek
sesi çıkmayan melodilere kalacak ortalık
gel de diyemem sana nasıl kıyayım
günbatımıymışsın ama yok benim sabahım
zulmüm benden gelir
aynı güneş yüzümüze vurdu
geleceğin sessiz kadını
söyle bana nerede kaldığını
yaşlı bunak ve çaresizleştim son zamanlarda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!