Bırakın onları sürsün sefayı
Yokluğa sunağı bandı gariban
Zengin bilmez yoksul bilir cefayı
Zemheri soğunda yandı gariban.
Ekmeği bulsada katık bulamaz
Senin bu verdiğin acı acımı
Acının hasını gör Gayretli de
Hissetmem yolsan da tel tel saçımı
Yapılan zulümler sır Gayetli de
Suratı bu yüzden asık gülemez
Yanan yüreğimi söndüreçeksen
Durma öyle koşar adımlarla gel
Akan gözyaşı mı dindireceksen
Durma öyle koşar adımlarla gel
Ayrılık acısı vardır yüzümde
Yirmi bir Temmuztu sabahın dördü
O gün gönlümüzün sultanı doğdu
Evimize huzur mutluluk doldu
Gelinmi oluyor biricik KIZIM
Kalbimin mukaddes yerinde yerin
Farkına varmadın akılsız başım
Su misali akıp gitti gençliğim
Bilmedim kırkaltı ya gelmiş yaşım
Rüzgar gibi esip gitti gençliğim
Hoyratça vermişim ömrümü yele
Dedim gül cemalin güneşe benzer
Dedi bal akıyor dilinden anzer
Dedim o bakışın yüreğim ezer
Dedi Merhemini sürmen gerekir.
Dedim bir meleği andırır yüzün
Uykusuz geçenin yorgun sabahı
Gidiyom çaresiz sonsuz meçhule
Beyaz bir elbise giydim üstüme
Gidiyom çaresiz sonsuz meçhule
Feleğin atına bindim inemem
İkimizden birisi gitmeli bu şehirden
Sen kal ben Ankara yı yakıp da gidiyorum
Mutlu olamayız yok ümidim yok yarından
Gözyaşımı içime döküp de gidiyorum
Şu yalan dünya ya geldim geleli
Acıya karışmış günleri gördüm
Ne zaman kendimi bildim bileli
Hasta yatağından aradı beni
Ölmeden yanıma gel diyor bana
Can gözüyle görmek muradım seni
Bir tek arzum budur bil diyor bana



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!