Ben kendime yürüyen bir yolum,
Ayak izlerimi bile tanımam bazen.
Ne zaman içime baksam
Bir harabeye benzer yüreğimin haritası.
Duvarlarında dolanır çocukluğumun çığlığı,
Ve her uğultu, yeni bir sessizliği doğurur.
Yalnızlık öyle bir dağ ki,
Tırmandıkça büyür içimdeki boşluk.
Bir vadide unuttuğum benliğime
Yıllar sonra dönüyorum, elimde eksik bir aynayla.
Yüzüm silik…
Gözlerimde bir zamanlar parlayan yıldızlar
Çoktan göç etmiş başka gökyüzlerine.
İçimde dolaşan karanlık
Bazen bir dost gibi sarıyor beni.
Tenimde dilsiz bir gece,
Ve ruhumda yorgun bir nehir var.
Akıyor…
Gittiği yeri bilmeden,
Her kıvrımında benden bir parça taşıyarak.
Sorarlarsa kimim diye,
Derim ki:
“Beni anlayan bir rüzgâr,
Beni susturan bir gülüş aradım hep.”
Ne rüzgâr beni dinledi,
Ne de gülüşler kalabildi dudağımda.
Yalnızlık öğretmendir aslında,
Sessizce anlatır en derin derslerini.
Bir damla gözyaşından
Bir evren kurmayı öğretir insana.
Her yalnız kalan,
Bir gün kendi sesini tanır aynalarda.
Ben şimdi bir gölge gibi geçiyorum
Kalabalıkların ortasından.
Ne biri durduruyor,
Ne ben birine çarpıyorum.
Çünkü görünmezliğin yükü
Taşınmaz — fakat alışılır.
Rüstem Badıllı 3
Kayıt Tarihi : 1.5.2025 01:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!