Takvim yaprakları çarptı gözüme.
Bir tebessümle hayatıma çark ettiğin günden beri
Her sabah sekizde başlamışım
Büyük harflerle seni sevmeye.
Takvimin hemen yanında gülüşün var.
Onun altında sarılışın
Aşk sancısı
Çekildiğinde sular çıkar ortaya.
Hafif sarhoşluk esintisidir
Hiç ulaşılmayan.
Korkma.
Veya
Gel de sen.
Aynı şey mi?
Kesinlikle.
Çizgili bir deve bulursam
Sesini duyar gibiyim
Gelincik kokuyor yokluğun
Uykuya dalıyor gözlerim.
Hayalin beliriyor karşımda
'Gel' diyor.
Çocuklar gibi şen oluyorum
Budapeşte'de bir Sonbahar
Tuna'nın kenarında elleri üşüyen bir adam var
Oltasında titreyen bir balık
Yüreğinde adını bile bilmediği bir yara var.
Ayazdan yüzü kızaran aşıklar
Utancından gizleniyor yalanlar
Yaprak sesleri aynı tonda,
Havanın kokusu aynı Yıldızlar yer değişmiş biraz,
Ağaçlar haddini aşmış.
Eskiden top oynadığım toprakları ağaçlar sarmış,
Modernize olmuş tüm yalanlar
Ve artık eski kokuyor tum cocukluğum,
Sıla'dan Gurbet'e adlı bir şarkıydı saçlarını uçuşturan
Biz arkamıza bakmadık hiç
Elin elimde
Başım dik
Geride bıraktıklarımsa
Sersefil.
Alın sizin olsun eski sevgililerim, benden uçup gidenler.
Elbet vardır dünyalarında bir kalem,
Sevişirken dikkat edin, çıkabilir bir yerlerden dudak izim, gölgem.
Dokunmasam bile yoklayın yüreklerini, elbet dokunmuştur bir cümlem.
Parmaklarınızı usulca gezdirin tenlerinde vardır bir işaretim.
En pürüzsüz sevdalara idi en günahsız yeminim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!