İkimizde susuyoruz.
Ayaklarını denize daldırıp gözünü ufka dikerek kıyıyı bekleyen uzun yeşil saçlı bir çay bahçesinin kucağındayız. Hafif bir rüzgâr var; sıkça dizilmiş küçük tahta masaların örtülerini kaldırarak yüzümüzü yalıyor. Çok uzaklarda bir balıkçı teknesi süzülmekte. Fener kimsesiz…
Sabah saatleri. Ortalık dingin. iki masayı birleştirerek etrafına toplanmış nargile tiryakisi birkaç ihtiyardan başka kimsecikler yok. Kimi gelininden, kimi damadından, kimi de oğlundan ya da kızından yakınıyor.”rahmetli sağ olsaydı, onun yeri bambaşkaydı! ”ünlemleriyle yalnızlıklarının altını çiziyorlar. Biraz önce herkese çay dağıtan garson çocuk da görünmüyor artık.
Karşılıklı oturuyoruz.
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Devamını Oku
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne



Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta