Bir bardak su verin, içim yanıyor kansın,
Ruhumdaki yaralar, bu sebille yıkansın.
Dağılmış her yanıma, sanki Eyyüb misali.
Onun bedende, benim ruhumda emsali.
Bu derdin Lokman da bile yok dermanı,
Tabipler aciz kalır, hayatın ölümdür ramı.
Kemirdikçe kemirir, ruhumu onca kurtlar.
Sanki imdat istiyor, yeis yüklü umutlar.
Derdin dermanı, ebedi olmaktır hevesim.
Sonsuzluğun ilki, beklediğim son mevsim.
1993
Azrail görünmez, eceli gelen görür.
Ölüm her doğumda, her doğan ölür
Ecel bin kapı çalar, insan bir kez ölür.
Ölen ebedi, faniliği öldürür..
1996
Bu mübarek bayramda, mutlu günde ben
Pamuk gibi ellerinle, bekledim senden
Elimden tutmanı, ıslak nemli dudaklarınla
Öpmeni elimi, öpülmeni yanaklarından
Sen gülünce güler, ağlayınca ağlardık.
Bu bayramda bekledik, bu bayramda aradık.
1989
Önce dedem, sonra da babam,
Musaf’ı, muhafaza ettiler.
Ama hem dedem, hem babam
Okuyup anlayamadan gittiler.
Okusalar, anlayacaklar mıydı?
Anlamadıklarından mı okumadı?
Okuyamadan mı, anlayacaklardı?
Şimdi Musaf’ı korumak bana kaldı.
1989
Kayıt Tarihi : 13.1.2021 22:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!