susamıştı hasretin kancasına takılan
efsunlu akşamın kızgın saçakları
gölgemiz telaşlı yarasa sesleri gibi
öylece titriyorduk gecenin d'iplerinde
ve hala kuyusunda yatıyordu yusuf
hala kızgın ateşlerde yanıyordu ibrahim
ben seslenişlerinde bir kalabalık
ben susuşlarında bir intihar
bana bakıyordu uzaktan kaldırımlar
pencereler yalnızlığımın şahidi
beni vurdular anılarıyla bu sokaklarda
çaresiz ve ıssız koyaklarda sıkıştı kalbim
gözlerimi alamadım eskiyen,
yırtık,
dağınık,
paramparça yamalarından..
şimdi ne kadar d'ağıtırsam saçlarımı
o kadar hüzün yağıyor bu kentte
şimdi ne kadar yürürsem
o kadar acı ç'ekiyor yüzü solmuş kaldırımlar...
biliyorum,
beklemeye gelmez bu limanlar
ne telaşı mı anlar bu insanlar
ne ağladığımı...
biliyorum,
ipince serilip tükenince bu yollar
gidilecek yer kalmayınca
kalınacak durak olmayanca
nasılda yaşlanıyor bu pınarlar..
biliyorum,
pınardan ben
yağmurda ben
düşen ben
giden ben
biten ben..
sormayınca o limanlar...
kalan ben
tükenen ben
ölen ben...
ve solgun aynalara yüzünü gösteren
ve solup giden ben..
elveda dağınıklığım
elveda yalnızlığım
elveda şiirlerim..
bu gecede vurulan ben...
Emin Özcan 1Kayıt Tarihi : 15.9.2012 00:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)