.........
(18 haziran 2011)
Hakkari’de seçim sonrası sessizlik devam ediyor. 1 yıldır 2. defa dışarıda kahvaltı yapmak için (lojmanımızın hemen yakınındaki simit dünyasında) dışarı çıkıyoruz. Hem de kahvaltıdan sonra biraz kıyafet alışverişi yapacak, ihtiyaçlarımızı karşılayacaktık. Cam kenarına oturup dışarıyı seyrederek çayımı yudumlarken eşim cep telefonu ile resmimi çekiyordu. Çünkü bu an bizim için çok değişik, özlem dolu büyük bir sosyal aktivite idi.
Bu güzel anı dışarıdaki koşturmalar aniden değiştirip bozuverdi. Kalabalık bir grup hemen yakındaki lojmanımız önünde toplanmış, nedenini anlayamadığım bir hararet vardı. Lokmalar boğazımda düğümlendi. Yanımda eşim vardı ve buradan çıkamayacaktık. Konusu ne olursan olsun çıkarsak anında fark edilirdik ve arada kalıp linç edilebilirdik. Bir süre burada kalıp kalabalığın dağılması bana mantıklı gelse de burada olduğumuzu ihbar eden birileri de olabilir ve sonumuz yine hüsranla sonuçlanabilirdi. Elimle silahımı kontrol ettim eşime hissettirmeden. Bu arada yine birkaç arabulucu kalabalığın dağılması yönünde ikazda bulunuyordu. En iyisi bir zırhlı ekip çağırıp buradan çıkmamdı. Bu yönde karar verdikten sonra olay yerine çok sayıda zırhlı polis aracının geldiğini ve yine arabulucular yardımıyla kalabalığın dağıldığını görünce bulunduğumuz yerden çıkıp hemen lojmana girmeye karar verdik. Lojmanda bekleyen polis arkadaşlardan polise yönelik bir şey olmadığını durumun kendi aralarında olduğunu kaçan bir minibüsün lojmana girdiğini kalabalığın ondan burada toplandığını öğrenince rahatlayıp alış verişimizi tamamlamak için tekrar dışarı çıktık.
İçimizdeki tedirginlikle bir an önce işimizi bitirip eve dönmeliydik. Çünkü burada ne olacağı belli olmuyordu. Konu ne olursa olsun, polis anında olayların içinde yerini alıyor ve bu defa polise yönelik saldırılar tüm şiddetiyle başlıyordu. Nitekim öyle de oldu. Caddenin birisine girerken duyarlı bir vatandaşın ‘ Abi buradan geçmeyin tehlikelidir, saldırırlar size’ demesiyle hemen ilerde müdahaleye başlama hazırlığındaki çevik kuvveti de görmüş ve daha fazla risk almamak için lojmanımıza geri dönmüştük. Şu anda bile ben bu yazıyı yazerken dışarıda müdahale ve zed (Gaz fişeği atan polis silahı) sesleri duyuluyor. Durum anlaşılmıştı. İzinli olduğum bu gün de bize rezil olacak ve göreve çağrılacaktım. Öyle de oldu. Bir telefon… Ve her zaman olduğu gibi eşimle helalleşip işe gitmek üzere yola koyuldum.
...............
İsa ErkolKayıt Tarihi : 19.6.2011 18:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hakkari hatırası. Şark hizmetimin tamamlanmasıyla hazırlığını bitireceğim bu çalışmamda ara ara küçük kesitleri antoloji üzerinden yayınlayacağım.
nasıl düşmen oldu bu kardeşler...
neden polis, suçla değil de halkla mücadele etmek zorunda..
seni anlıyorum dost..
TÜM YORUMLAR (5)