Aşk için akan gönül ırmaklarımız vardı,
yıldızların sonsuz derinliklerinde kaldı,
yoksa yetişemedik mi? Akan umutlarımıza
ah mı! diyelim şimdi...
geçmeşimiz nerde kaldı sanki
onları unutup kaybetmedik mi?
Bugün gölgemde bir fısıltı,
Kulaklarım çınladı,
Hafiften bir ses; ölümü hatırlattı,
Ölüm nedir ki dedim;
Gözyaşlarım şaha kalktı.
Ölüm sıcaklığını sarmadan,
ruh bedene küsüp gitmeden,
nerdesin ey yar! ,bulayım seni,
zenginleştir ahretimi de kaybolmayayım…
layığım günahkar kafesine kilitlenmeye,
Yağan kar gibi beyazken günahlar,
Sana ve bana göre değişiyordu anlamı.
Sen siyah bakarken, ben sadece bakabiliyordum …
Rengini anlamlandıramadığım kar taneleri,
Sadece aklımın uçlarında ışıktı.
Yine yalnızım, yürüyorum sonbaharın içinde,
Kayboluyorum,bu kayboluş kendi içimde...
Coşkuyu görüyorum, hissediyorum...
Duygularım gönlümün pencerelerinde...
Göğe doğru martılar denizle yol yapmışlar,
mahrem kalmamışken evimde,
sen dibimden namahrem seslenirsin,
gözlerimi kör zannediyorsan,
gönül gözlerimi adalet gözlüğüyle yatıştırıyorum...
kalbin aynası olan bakışlar,
öze sirayet etmedikçe,
kalpte kalmış kimin umurunda,
öze ancak gerçekler ulaştırır...
hayal satılıyorsa bir dükkanda,
Umutsuz bir bakış gözüksede,
Selam sonbahara,
Hayalkırıklığı desek bakışlara,
Gittiği yer yıldızlara.
Sen mutlu olmadığını düşünüyorsan,
O bakışlarda,
Bana sadece duymak istediklerini söyle…
Ama önce bir dinle;
Rüyalarımda gördüğüm sanki bugünkü suretindi bana yansıyan…
Sadece benden ne istersin söyle…
Kulağına gelecek en hoş sedalarımı istersin
Yoksa kalbimi yerinden çıkartıp önüne sermemi mi?
Boş boş bakma mehtaba
Ne verdin de almak için bakıyorsun,
İbret var onlarda kendin için
İhtiyacı yok senden hiçbir şeye.
Ağlamalı bakıp bakıp yaratılanlara
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!