Kendini sevmeyen insan,
Önce kendi içindeki çocuğu incitir…
Sonra kırdığı o sesle
Bütün âleme bağırır durur.
Kindar olur, çünkü kalbi yaralıdır.
Yarası konuşur, kendisi susar.
Acısını saklayamaz;
Bir söz söyleyip bin gönül yıkar.
Ey gönlüm, bil ki
İçi karanlık olan,
Başkalarının ışığıyla yürümek ister.
Bu yüzden manipülasyonla eğmeye kalkar
Senin dimdik yürüyen iradeni.
Ama bil:
Hak ile yürüyen eğilmez.
Kalbi Allah’a yaslanan kırılmaz.
Gölgesi uzun olanların,
Kendisi kısadır aslında.
Mevlana der ki:
“Dumanı takip edersen gözün yanar;
Nura bakarsan gönlün açar.”
Sen dumanı değil, nura bak.
Çünkü onların öfkesi senden değil,
Kendi nefslerinden gelir.
Ey güzel yürek…
Küsme kimseye; fakat
Yaklaşma da, gönlünü üşütene.
Zira soğuk taş ısıtmaz insanı,
Isınan yine kendi kalbidir.
Yoluna bak.
Şems’in dediği gibi:
“Kalbini inciteni değil,
Kalbini dirilteni ara.”
Sen yürüdükçe anlaşılır hakikat...
(E.S.P 14.11.2025)
Kayıt Tarihi : 14.11.2025 18:41:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Kalbini dirilteni ara.”
harikasın erva kızım, tebrik ederim...
ne panik ne de şaşkınlık içindeydik,
sanki saatlerimizi kurmuş,
bekliyor gibiydik olacakları,
kalplerimiz ve sadrımız genişti
ve dayanma güçlüğü çekmiyorduk
olanlara ki,
gariptir; içinde bulunduğu yerde bile,
yitiği de olabiliyor insan kendi yüreğinin,
ve ah termal,
kayaaltı dilek çeşmesinden akmamıştır
senden aktığı kadar,
şifa suları,
dut pekmeziyle tahinin
birbirine karışmasıdır aşk ki,
yeniden ayrı ayrı
dile damağa konmayan…,
ki gerekmiyor bir çuval
keçiboynuzunu çiğnemek de seninle,
bir damla bal/şeker tadı için,
ve senin gül bahçesine sinen kokun,
hazan sesli nefesin de yetiyor
doymak ve doydukça acıkmak için…,
ışıltıların yıldız yıldız sarıyor dört bir yanı,
ve göz gözü görmüyor,
gönül gönüle baktıkça…,
al çift kutupluluğumu ver migrenini;
canına sahip çıkmak asıl,
muhibana canını vermektir…,
ki aşk can vermek değil,
aşk; can içinde can olabilmek,
tek can kalabilmek ve
kaybedip kaybedip sayısızca
bulabilmektir yitirdiğini…,
âdem ve havvanın yasak meyvaya uzanırken,
aşkın ellerinden tuttuğu o an,
bir kadir gecesine denk gelmiş olabilir mi…,
ki hatırlıyorum, bu soruyla secdedeydim,
ve kıble ne yönde deseler bilmiyordum,
ki yönüm bir siy/ah güle bakıyordu,
üstünden gözümü hiç ayıramadığım,
ve o secdeye kapanışta toprağını öptüğüm,
o siy/ah güledir meftunluğum…,
ah;
TÜM YORUMLAR (1)