Gece çökerken İstanbul’un omuzlarına,
Direksiyon parmaklarımın ucunda,
pencereyi açıp sana baktım usulca
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü…
Asya'yı geride bırakıp
Şimdi üzerinden, Avrupa'ya geçeceğim,
rüzgârın yüzüme çarpan hatıralarıyla...
İki kıtanın kalbinde bir nabız gibi atıyorsun
Boğaziçi’ni süsleyen ince bir gerdanlık,
bir kolye gibi uzanıyorsun karanlığa;
ışıkların suya düşüyor,
su sana âşık oluyor her kıvılcımında.
Gece bir başka güzel sende,
geçmeye kıyamıyor insan.
Kırmızıya çalan bacakların, karanlığı yaran
bir ışık gibi askıda duruşun, göğü tutuyor sanki.
Ben ise sadece bir yolcu,
Sana bakarken yolu unutup duygulara saplanan…
Ey Boğaz’ın gümüş nefesi, senin üstünden geçmek
bir köprüden değil, zamandan geçmek gibi bugün.
Gece başka yakışıyor sana,
ışıkların suya düşerken
her kıvılcım bir dilek olup dalgalara karışıyor.
Arabanın penceresini indirip,
seni saatlerce seyretmek istiyorum.
Sen köprü değil, şehrin kalbine dokunan bir hatırasın;
her geçişimde içime işleyen suskun bir şarkı,
boğazın üstünde asılı duran
huzur veren bir inci, bitmez bir güzelliksin…
Kayıt Tarihi : 8.12.2025 23:57:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İstanbul Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden gecerken




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!