2002'de doğmuş, Kayseri'de ilkokul,ortaokul,lise okumuş üniversiteye hazırlanan bir genç.
Biliyorsun burası soğuk,
Sana hep pervasız şiirler yazmak istedim,
Düşünmeden ayrılığı
Bu hayatta sadece sende olduğum şiirler,
Biliyorsun burası soğuk,
Beni neden oradan oraya sürüklüyorsun?
Sevsem sevecek gibiydin,
Sanki nefesim akciğerlerine dek bayram ilan edecekti.
Seni umut eden her zerrem bekleyecekti gelmeni.
Ellerim titriyor.
Her ses, her tını, her nota...
Nasıl da geceye çekiyor beni bilsen.
Bir adım,
Sanırım bir acının daha olgunluğuna varıyorum.
Kalbim bir yaşına daha girdi.
Yaşlı kalbimi genç olmam çok yoruyor.
Çok çekilmez oluyor, yavaşca kopuyorum hayattan.
Yürüyen ceset torbası oluyorum, bu yaşta.
Nasıl bir vaziyetin içindeyiz inan anlamış değilim.
Bugün, selamsız odada sesini yoklarken;
Fotoğraflar ilişti gözüme,
Sen olan tarafta kalbim, ben olan tarafta sözlerin eksik.
Tıpkı sana harcanan kağıtlar gibi,
Ne bende kalan kokun kadar dolup taşıyor
Bak, dağlandı yine sensiz yüreğim.
Yaşıyorken eski şarkıların tozlanmış acılarını,
Unutuyorken kavuşmanın selamsız sabahlarını,
Apansız bir gecede çık karşıma, yadım gözlerin olsun.
Bak, dağlandı yine sensiz yüreğim.
İşte bak buradasın, ikinci kez karşımdasın.
İkinci kez bakıyorum sana, güzelliğine bir de seneler eklemiş.
Tıpkı yıllanmış şarap gibi daha da güzelleşmişsin,
doyumsuzsun.
İkinci kez karşında tutulurken, duttan nasibini almış bülbül gibi,
Sanki her gün aynı yastıkta güne aydın ediyormuşuz da
Gecelerin kasveti derler hep,
Oysaki gecede ben sana yakınım, çok yakınım.
Uzağım diyorlar sana karayolu denen şeritlerle,
Oysa gecem var benim,
Gecede ben sana yakınım.
Acı beni şiire iter, şiir sevdaya aralar kapılarını,
Önceden bildiğimi sanırdım İstanbul'u
Yanılmışım.
Yanılmışım çünkü;
Bozkırda martılar uçamaz,
Kara kuru toprakta ot bitmezmiş.
Önceden bildiğimi sanırdım İstanbul'u,
Öylesine bir gün sevgilim,
Bak hemen şuradaki huysuz saksağanlar sütlerini müjdeliyor.
Çocuklar yeni kelime keşfetmiş gibi gevezeler.
Ölesiye bir gün ki aydan hallice, upuzun.
Bitmek bilmeyen özlem gibi
Bir sahilde seni bana hatırlatan medcezir gibi.
Bana hala yaşadığımı söyle,
Artık nefesim pek de inandırıcı gelmiyor bana;
Deli dolu akşam gelgiti gibi bir gidiyor bir geliyor.
Nedense hep geceyi yeğliyorum ikimiz için,
Ayıplarımızı sisiyle örten, o samimi geceyi.
Ah işte ne zaman aynamda kirli yüzümü görmeye başlarsam;
Edebi dilinize bayıldım. Büyük bir şairin ayak seslerini duyar gibiyim. Tebrik, takdir ve saygılarımla sayın şair.