Geçmişsin gönül eşiğini
Buldurmuşsun beşiğini
Sen sen ol arkana bakma sakın
Girme geçtiğin yola, aklını takın
İmkansız denmese telafuz etmezdi lugat
Gitme öyle hemen arkanı dönme,
Sen varken ay başka yıldız başka,
Gece hayallerimdeki kadın,
Gündüz ise sadece geceye gebe bir adım
Sen varken içtiğim sigara başka,
Gönlümü ihaleye çıkarttın sevgili
En çok sevene verdin hislerimi
Adak ettin yüreğimdeki kelebekleri
Serviyim öldürdüğün yürekte şimdi.
Umutlarım gibi düşüyor yağmur damlaları birer birer,
Eriyen ben miyim yoksa kar mı?
Mart bitiyor bahar geliyor derken,
Izdırabım Mikaildense reva mı?
Hani Maçka’da...
O Arnavut kaldırımlı yolda
İlk defa elimi tutuşmuştun
Hafif bir yağmur çiseliyordu
Aylardan kasım
Sararmış çınar yaprakları
Mi gibi çizgimde kalmak istiyorum
Ne yukarı çıkıp tizleşmek
Ne aşağı inip pesleşmek
Fa, Re olmak istemiyorum
Doğru ses vermek istiyorum
Öyle sevdim ki...
Kıvrımlarında imkansız olmayı seçtim.
Tercih değildi benim ki, kalan tek odaydı gönlünde
İşte orayı rezerve ettim ben.
Sormadım hiç talihsizlik mi bu diye...
Artık ağlayamıyorum...
Son yağmurumu da sana verdim sevgili
Birikmiş ne deniz ne de göl kaldı bende
Karaya oturmuş geminin kaptanı var dümende.
Emin ol hep fora dedim rüzgarına
En obsesif yanım çocukluğum,
Korkuyorum, ya bir yerlerde unutursam diye...
Lütfettin girdin yalnızlığıma.
Bilmedin ki çaresizliğime çaresizlik getirdin.
Deli gönlüme kendini mahkum ettin...
Her yaklaştığımda o şehre,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!