Yaşam doğumla ölüm arasında kocaman bir zaman dilimi.Bu zaman diliminde yaşananlar kişiden kişiye değişen tam bir çifte standart, "adalet" sadece literatürde bir söz.
Yasamin, basindan baslayalim örneklere; bir çocuk doğar el bebek gül bebek, imkanlar içerisinde. Oyuncakların envai çeşiti, büyümesi için gereken besinlerin her türlüsü. Hatta yurt dışından getirilen özel mamalar, hormonsuz gıdalar için dökülen paralar..Daha adımını atar atmaz kreş, ana okulu seçimi..Çocuk sosyal olmalı.. Eh, imkanlar da musaade ediyorsa, olmalı tabi..Okul çağı gelir; hangi özel okula versek daha iyi olur düşüncesi..Para pul önemli değil, iyi yetişsin çocuk yeter ki..Ilkokul çağlarında yabancı dil öğrensin, bunlar güzel şeyler elbette, sen imkandan haber ver..
Gelelim çifte standart durumuna...Ve bir çocuk doğar kenar mahallenin birinde..Doğduğu anda sımsıkı sarılır anasının memesine, en vitaminli yemeğinin ana sütü olacağını bilir gibi.Ne bulursa onu yer, en lüks yiyeceği tarhana..Içinde sütü var, yoğurdu var, domatesi var daha ne olsun ki.Oyuncak olarak bir naylon bebek, koca bir çocukluğu taşır gider...Okul çağı geldiğinde, eve en yakın devlet okulu hangisi ise ona yazdırılir..Uzun vadeli öngörü için hiç şansı yok..Lüks onlar..Ne yapsınlar şartlar işte...
Sonra ergenlik, gençlik; bazıları için ne kadar renklidir..Marka kıyafetler, marka eğlence yerleri ve gönlünce para harcama.Yurt içi, yurt dışı seyahatler.
Gelelim çifte standarta, pazarda ne bulursan onu giy..Bulduğuna şükret...Bir çay bahçesinde bir çay içtiysen, parkta bir banka oturup çekirdek çitlediysen daha ne eğlencesi...
Sonra iş güç; torpilin varsa para, kariyer senin.. Yoksa, kırmızı ışık yaniyor demektir. Orada dur...Hatta hayatın boyunca 'dur'..
Sonra evlilik insan hayatının en özel zaman dilimi..Ilk kez hayatınıza, kendiniz yön verebilme imkanına sahipsiniz (olmayabilirsiniz de) , seçiminizle..Doğru seçim şart..Ne varki; bu da şans.. Bir de hiç evlenmemiş olmakta var.
Aslinda 'çifte standart' değil 'üçte- dörtte standart'ı da var bu işin..Doğar doğmaz kapının önüne konan çocuklar gibi..Doğar doğmaz aç olan annenin, sütü olmadığı için anne sütü bile bulamayan çocuklar gibi..Kimi villalarda, yalılarda yaşarken; damı akan, sobası yanmayan gecekonduda yasam savasi veren insanlar gibi..
Adalet var mi gerçekten? .Adaleti tanıyan olmuş mu hiç hayatında? .Adaleti tanıyan varsa; "en şanslı kul" diye guinness rekorlar kitabına girmeli.
Yazdıkça, adalet sözcüğü lügata nasıl girmiş olabilir diye düşünüyorum. Adaletsiz bir dünyada, bu sözcüğü nasıl bulup var etmişler anlamadim...Çifte standartlarin geçerli olduğu bir dünyada, adalet ne kadar anlamsiz bir kelime..
Manevi adalet o nasıl oluyor acaba? Herkesin beyaz bir beze sarılıp toprağa konmasından ibaretse, tamam diyebilirim..Bundan başka hiçbir konuda adalet görmedim...
Adalet sözcüğü boşa yer ediyor sözlüklerde..Atın gitsin sözcük dagarciginizdan..
Nalan Uzer
13/ 01/2017
Kayıt Tarihi : 13.1.2017 20:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)