sık çalılıklarla kaplı
çamur zeminli tuhaf bir yerde koşuyorsun
karanlık çökmek üzere
gözlerinin ardındaki boşluğa
onun görüntüsünü doldur
ve kaç …
önce derin bir sessizlik
ve sonra bastırılmış hıçkırıklar
katları yüksek şehrin derinliklerinde
uğultulu bir ağlayış
ne gidecek yer
ne kaçacak derman
ne de hayatta tutacak yiyecek yok
seçenek yok
haberin var mı
insan maskesi takıp, insaniyet taklidi yapanlar
ben kendimi bildim bileli
sen kendini bildin bileli
eşitlik, özgürlük, demokrasi dağıtıyor da
neden masum bebekleri katlediyorlar
açlıktan, susuzluktan, soğuktan ölüyor
çocuklar
hala
donarak ölmek nasıldır
bilir misin
üşümekten sonra
ısınma hayali kurmaktan söz etmiyorum
duyguların, düşüncelerin, bedenin donuşuna
ruhunun tek başına şahit olmasından
bahsediyorum
önce
elleri, ayakları uyuşuyormuş insanın
kan akışı yavaşlıyormuş
kalbi çatlayacakmış gibi kasılıp genişliyormuş
sonra, yakıcı bir soluk
morarmış dudaklarından son kez çıkıyormuş ruh
ve ölüyormuşsun
kimsesiz
gazze’ de
bir çarşamba günü
ailenle birlikte kaldığın derme çatma bir çadırda
donarak
içime düşen kor ateşi paylaşıp
birlikte ağlaşalım
duaya duralım
vicdansızlığa meydan okuyalım
belki hafifler vicdan sızımız
emi…
sesinde telaş, yorgunluk, bıkkınlık
hatta hesapçı bir tını sezinledim
saatlerce dolaşmışsın
hatta kimi mağazaların kasasında uzun kuyruklar oluşmuş da
elinde aldıklarınla sıra bekleyerek çok zaman kaybetmişsin
yorulmuşsun
beden kutusunun içindeki
merhametli,
vicdanlı
düşünceli
çözüm üreten aklı
şefkatli elleriyle
bir fiyonk kadar hayata bağlayıcı gülüşü ile sen
dünyaya bir hediye değil miydin
bir yığın hediye paketi yapmalıyım
yığınla para harcadım vallahi
içim gitti
ama ne yaparsın
bizim camiada mahcup olmak
dile düşmektense
pamuk ellerim cüzdanımı feda etti
gösterişçi bir şımarıklık yerleşmişti içime
dememeliydin
keşke...
dediğimde
anladım kendinle yüzleşecek kadar cesur olmadığını
sustuğumda
vaktinden saniyeler çalan bir hırsız muamelesiyle
kapatalım, görüşürüz...deyiverdin.
sonrası mı…
kendisiyle görüşemeyenle
görüşmeli miydim
kendi varlığıyla
bir fiyonk kadar hayata bağlayıcı gülüşü ile
dünyaya bir hediye veremeyenle
hazırladığın ışıltılı hediyeleri verirken
benim için sorar mısın
dünyamızda çocuklar açlıktan ölürken
biz neyi kutluyoruz
der misin
kendine
dünya yanıyor
dünya donuyor
ölümün rengini keşfedince
bana haber verir misin
redfer
Kayıt Tarihi : 12.7.2025 15:23:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!