Ben Meltem, Karadeniz’in asi kızı,
Rüzgârla yarışır bakışımın hızı.
Bir türkü düşer kalbe,
göğsünde yankı olur önce,
sonra usulca sızar içe,
eski bir hatıranın tozlu perdesini aralar.
Kimi zaman “Hey Onbeşli”nin sızısıdır,
kimi zaman “Orada bir köy var uzakta”nın umudu.
Kaval sesinde dağların hüznü,
saz teline dokunan parmakta hasretin titrek soluğu.
Bir türkü düşer kalbe,
sözleri değil, yürekle söyleneni anlatır.
Bir damla gözyaşından süzülür,
bir çift yorgun elin duasında yoğrulur.
Analar ninni diye söyler,
çocuklar uyur, babalar yola düşer.
Gurbetin kapısında bir “Yemen Türküsü” yankılanır,
ardından “Ah bir ataş ver”le tutuşur eller.
Yürek üşür bazen,
kader soğuktur, yol uzundur.
Ama o türkü,
sobasız evlerin içine bile sıcaklık koyar,
duyan her gönülde bir umut doğar.
Bir türkü düşer kalbe,
belki bir sevdanın adıyla gelir,
belki dönmeyen bir askerin mektubuyla.
Belki bir mendile işlenmiş isimdir sadece,
ama yıllar geçse de silinmez nakışı.
Ve biz biliriz ki;
her türkü, Allah’a açılmış sessiz bir yakarıştır.
Sazın teliyle değil, yüreğin ilmiğiyle dokunur,
kulun dilinde değil, ruhunda edilen bir duadır.
Kayıt Tarihi : 13.11.2025 22:20:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!