Bilinmezlik içinde bir bilinen var.
İklimler değişirken tabiatta,
Leylekler göç eylerken ağustosta,
İncirler yaprağını döktü sonbaharda.
Nedendir bekleyiş Anadolu’da hâlâ?
Mihmandarlık etmede kusur yok da,
Efilti’nin bile esintisi yok sen olunca.
Zarafetinle süzülmene sözüm yok.
Lanet mi okuyayım istersin sana?
İstikametini belirle, dön yurduna.
Kavuşmak ister gönlüm kara kışına.
İçindeyim sen varken ateşin;
Çilesindeyim sen varken hicranın.
İstinad duvarı olan bedenim çökmekte;
Nizamı sağlamaya yetmez gücü gönlümün.
Diyarı mı unutun, konukluğu mu,
Eski dil ile mi, yeni dil ile mi?
Bilemedim sana sitemimi.
İzini şaşırdıysan göstereyim menzilini.
Ruhum ırmak dolusu serinlik arzular;
Buruk bir yangındayım.
İntizarın en kıdemlisindeyim.
Lütuf mu dilersin, yoksa kin mi?
İsler kapladı, aldırmadın hâlime.
Nameler doldu taştı; verdim artık cahilliğine.
Eylem mi beklersin, sırra mı meraksın?
Nafiledir bil inadın.
Veda ederim de cihana.
Akmaz bu sırrın sızıntısı sana.
Ruhum yol almadan akmasa da ilk damla…
Turgay Kılıç 2
Kayıt Tarihi : 2.12.2025 23:14:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!