BEŞ KIRK BEŞ YEDİ ON BEŞ
Beş kırk beş Konak vapuru
İmbata karşı yarıyor suları.
Hafif ürperişlerle güneşi seyrediyorum.
O büyük haşmetiyle batıyor yavaş yavaş …
Bilinmeyen diyarlara doğru…
Derken,
Ilık bir yangın yüreğimi sardı
Seni ilk gördüğüm andı.
Bir güneş batarken önümde
Bir güneş doğdu gönlümde.
Gözüm bir an sende
Bir an göklerde kaldı.
Sabah yedi on beş,
Akşam beş kırk beş…
Sabah yedi on beş,
Akşam beş kırk beş…
Kaç gün geçti?
Kaç hafta, kaç ay…?
Seni hep uzaktan seyrettim,
Seyretmeye doyamadım.
Cesaretimi toplayıp
Önüne çıkamadım bir gün…
Çoklukla hemen arkandaydım,
Ya da karşında,
Bazen sana yol açar,
Bazen de yer verirdim.
Gözlerimizle selâmlaşırken…
Ha bugün,
Ha yarın derken…
O iki kelimeyi bir araya getiremedim.
Haykırarak;
Seni seviyorum!
Diyemedim.
Bir sabah,
Bir delikanlının kolundaydın,
Hafif mahzun bir tebessümle geçtin yanımdan
Dünyam yıkıldı,
Hayallerim artık idam mahkumu…
Yok artık yedi on beş vapuru,
Beş kırk beş vapuru da battı.
Sana son kez uzaktan bakıp,
Kalbimin en sıcak yerinden
Mutluluğun için dua ediyorum,
Beş kırk beşte başlayıp
Yedi on beşte biten aşkıma
Elveda diyorum.
Ve sana ….
Gönüller dolusu mutluluk diliyorum.
06.02.04
Kayıt Tarihi : 30.7.2009 18:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
06.02.04 Perşembe akşamüstü Fatih’le “Bergama” vapuruyla Konaktan Karşıyaka’ya geçerken bir delikanlının küpeşteye dayanarak duruşundan esinlenilmiştir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!