Sen bükülme aman dur!
Hayallerin bükülsün.
Çocuk oyunlarından, çemberlerin sökülsün.
Varsın batsın ayağına kırdığın tüm aynalar
Hükümdar edasıyla gül geç acılarına
Özrünü sus, sesini sakla, dilin bükülsün!
Her şey unutulur, her şey unutulur …
(Yaşam dilencisi olmak var bir kentte / en iyisi gitmeli kısa ve kati / bellek menzilinden çıkmalı / unutulmalı güzelleştikçe ölen adamların eski makamlı şarkıları / açık kalan son kapı da kapatılmalı / çok kişinin pişmanlığından ve uzun bahçelerden geçerek / orda bir akşam bulup burada sabah yitirilen yerlerden / gitmeli insan / güç, geniş zamanlı bir boyutu anlatmak / ve geçtiğimiz yolların ayaklarımızda bıraktığı izleri / en iyisi kalmamalı…)
Aman bükülme sakın, nasıl olsa vakit var!
Arzun şahlandığında içinden geleni yap
Nasılsa önünde çok, tüketecek yaşam var.
Kurmak yıkmak sana has, bırak da şaşırsınlar
Omurgasız isyanlarla çalkalansın denizin
İçinin yangınını zaman suyunda yıka
Ha bir eksik bir fazla
İnsancıklar eksilsin muhteşem anlamından
Anların, yalanların, yananların arasından
Varsın yürüsün namın, sonra ağzını yıka!
(Evimiz cam kırığı şarap kokusu / aramızda on yıl(lar) / iki yakamızın arasında bir dünya borcu / ne bırakır ne bırakmaz / kanatır ince ince / sessiz binalarda patlayan sesler / içimizin yarasıdır...)
Herkes kendi tanrısı yürüdüğü yolların
Anlayamasın seni bir avuç eksik insan
İlkel beyinlerinde küçük küçük hesaplar
Uzak, görme ihtimaliyle yaşıyorlar, bakmadan
Kim ne vermiş ne almış, ne anlamış ki senden;
Tanrılığının bile farkına varmamışlar.
Altı üstü sevdalı hayallere kapılıp
Seni tanımamışlar
Seni tanımamışlar
Beni de kat onlara
Beni de at sonlara
İnanma sakın aman, büyülü zamanlara…
İçine bir hamak kur, uyu!
(Giyinik girilen evlerin kaderidir çıplaklık / evler ki dolar dolar boşalır / ve çocuklarımız büyür vakti gelince…)
Ama sakın üzülme!
Ama sakın süzülme!
Bir ömür yetmese de bir insan anlamaya
Ölüm anlamsız, ölümden dönmek öyle
Bir son varsa dünyada daha nice ilkler var, devam et böyle!
(İçimizden geçen şarkı, dışımıza taşan keder / kısa notun arkasına kendini asan şair / yolgeçen hanı gönlü / çift tokmaklı kapıların inceliğince misafirperver...)
Bakıyorsun nasırı nasır. Eti et, kırmızı, insan.
Takılma sen bunlara,
Sıkılma sen bunlara…
Hepsi de saçma şeyler
Sev kendini sabırla
Kırmızı yüzlü alkolikler biriktir kumbaranda
Ama her şey unutulur
giderken
Bunu da hatırla…
Ocak 2007 / Ankara
Şenol DenizciKayıt Tarihi : 19.4.2007 15:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)