Ağzımda Narin Bir Kelebek Ölüsü

Lütfi Kireçci
222

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Ağzımda Narin Bir Kelebek Ölüsü

Tek tabancayım,
Baruttan yapılmış bir öfke taşıyorum
Öyle olur olmaz şeylerden korkmuyorum,
Bütün dağlar benim,
Şehir ürkütücü bir yalnızlığı yıkarken düşlerime
Ağzımda narin bir kelebek ölüsü,
Çığlıktan dudakları uçuklamış çocuklara
Sığınak yüreğim,
Birde başucumda Kerbela,
Süt yerine kan içtiğim oluk
Ah bedenim
Bir dervişin halvet hallerine tutulmuş yangın.
Çölde ceylan vurur terim
Günüm düşmez güneşe,
Ben bu ömrü nasıl sığdırırım
Yusuf, suz kuyulara
Bela Kaf dağını beklemez
Ankalar düşerken yastık altlarına,
Dudaklarıma payidar
Bir ağ örmeliyim mağara önlerinden,
Bıçaklarla yarılan tufanın ağzından
Bir gül koparmalıyım sevgiliye

Başucundayım,
Kendini ölüme adamış adamların
Ne yoksulluğa yerinmişler,
Ne sevinmişler zenginliğe,
Mertliği damıtarak
Çiğdem görmemiş kentlere,
Kanlı sınır boylarında
Kaçırmamışlar uykularını,
Şimdi çık Dağıstan’a, çeçenya dağlarına,
En yüksek kayalarında
Şamil’den utanıp uçmaz kartallar
Siz şekerden tanrılarınızı yiyin hubelin torunları,
Benim hüznüme, havada kuş
Irmakta balık iştirak eder,
Dağda kartal utanır benden
Azıcık uzatsam korkularımı gölgeye,
Denize at süren binlerce Fatih gelir kıbleden
Ne zaman
Kıblesiz bir rüzgâra takılsa gülüşlerim
Ötüken’den Estergon’a
Kürşad’lar dökülür yollara

Doğunun feryadı yanan ırmaklar döker içimize,
Keyfin estetiğinde kaburgaları kırılmış batı
Ağzımın kıvrımlarının uzaklaştırılırken Hıra
Mavi bir yalnızlık eşlik eder eşkıya yaralarıma.
Uzun kâbuslar düşer ürkütülmüş sabahlarıma,
Kim temizler alfabemi
Uçurumlara miras kalmasından.
Her yusufçuk masalından
Mazbatamı aldığım günden beri,
Gökler kurşun yarası,
Barut kokusu yerler,
Kaçıp giderken ceylanlar gözlerimden
Bir muamma çığlığında
Yüzüme patlayan menekşeler olmasa hani.
Kirli bir zamanla hemhal oluşuma,
Amele olur sadakatsizlik.

Kaç duvar yıkarız böyle,
Ekmek ve özgürlük kavgasında
Sen adına ziyanı yok dersin,
Ben nefes almadan seğirtirim zemheri işgaline.
Martılar büyürken uzayan saçlarımda
Başkaldırı şiirlerim nakarat olurken
Yunus Emre dilli çocuklara.
Göğsüme ürkütülmüş rüyalardan an gelir daralırım,
Gömleğimin yakasına bağdaş kurup oturan haydutlarla savaşırım,
Bu şehir ahalisinin efendileri kundaklarken soframızı,
İn cin top oynar yağmurlarla kesilirken başımız
Biz hala emr-i bil maruftayız
Takarız yıldızları ahizesine göklerin.

Asılmış bir adam silüyeti düşerken çatıların kefenlerine.

Lütfi Kireçci
Kayıt Tarihi : 28.5.2008 19:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Salihanur Bilge
    Salihanur Bilge

    Bu şehir ahalisinin efendileri kundaklarken soframızı,
    İn cin top oynar yağmurlarla kesilirken başımız
    Biz hala emr-i bil maruftayız
    Takarız yıldızları ahizesine göklerin.

    Ne güzel bir meşguliyet. Hisseden yüreğinize esenlikler dilerim.
    Saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin

    Hem çok uzun olmuş hem de, şiirden ziyade imge salatasına dönmüş. Bizse, azda özü manzum haline dönüştürüp, muhataplarına bir lüb olarak takdim edilmiş şiirlerden hoşlanıyoruz.

    Cevap Yaz
  • Doğa Fendi
    Doğa Fendi

    yüreğinize sağlık hocam bu cümleleri birleştirebilmek bir marifet!

    Cevap Yaz
  • Metin Solak
    Metin Solak

    Evet serbestin avantajınıda kullanarak derinleşmiş tebrikler

    Cevap Yaz
  • Nazır Çiftçi
    Nazır Çiftçi

    Günün Şairini kutluyorum. Şiir; öyle derin anlatılmış ki,dünden bu güne yaşanılanlar ve yaşanacakların izleri var. O dağlar benim. O dağlar bizim. Bizler, Yunus gibi sevgiyi götürürüz.Ne Batı ne Doğu diyerek kendimizi güçlendirme zamanıdır.Şair kutluyorum.Beğeniile okudum. tam puan. +ant.Saygılarımla.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (6)

Lütfi Kireçci